Öncesinde bilgisayarın başına yalnızca temizlik yapmak için gelen annelerin ve öğüt vermek için gelen babaların aniden Facebook’a üye olmalarının bir nedeni vardı. Saatlerini kurup gecenin bir yarısında domates ekmek için uyanmaları ve Türkçesi bulunmayan oyuna daha fazla hakim olmak için İngilizce öğrenmeye başlamaları hep Farmville’i daha iyi oynamak içindi. Farmville kalıpları kırdı, davranış şekillerini değiştirdi. Başka bir oyun daha Farmville’in yaptığını yapabilir mi?
Facebook ve Twitter gibi sosyal ağ sitelerine artık sadece eğlenmek için değil gereksinim olduğu için girdiğimiz bir zamandayız. Facebook özelinde konuşacak olursak, arkadaşlarla iletişime devam etmek, network’leri çerçevesinde aktif olmak ve kendini sürekli hatırlatmak gibi Web 2.0 kullanıcılarının bir “yapılması zorunlu” listesi var. Bunun yanında Farmville, Cityville ve Texas Hold’em Poker gibi popüler oyunlar kullanıcıların kendilerini ifade etmelerinin yanında, bu içselleştirilmiş karmaşa içinde eğlenerek rahatlamalarını ve sitede daha uzun zaman geçirmelerini sağlıyor. Bu tip oyunlar yalnızca var olan kullanıcıların alışkanlıklarını şekillendirmekle kalmıyor, çok farklı tipteki yeni kullanıcıların da sisteme dahil olmasını sağlıyor. Etkilediği muhakkak ama site içi bir oyun var olan üyelerin kullanım alışkanlıklarını tümden değiştirebilir mi?
Nurseli İdiz’in yıllar önce Show TV’de sunduğu Saklambaç isimli programı hatırlayacak kadar yaşlı olanlarınız vardır. Bir erkek ya da kızımız paravanın arkasında duran üç talihliye sorularını sorar ve en fazla ilgisini çeken paravan arkası kişisiyle yemeğe çıkardı. Açıkçası bugünkü izdivaç programlarına kıyasla oldukça masumdu. Bizi ilgilendiren konu ise 3GS Studios isimli oyun firmasının, bizdeki Saklambaç’ın orijinali olan The Dating Game adındaki ünlü Amerikan programının isim hakkını almış olması. Çok yakında çıkaracakları aynı konseptli oyun 2011’in ilk çeyreğinde Facebook, MySpace, Hi5, Twitter ve Friendster gibi ünlü sosyal ağlarda kullanıcılara sunulacakmış. Böylece insanlar bahsi geçen popüler Web 2.0 platformlarını bir The Dating Game oyunu vasıtasıyla sevgili bulmak için ya da yalnızca eğlenmek için kullanabilecekler.
Biliyorsunuz, Facebook, 2000’lerin ortasındaki çıkışıyla, birçok ülkede yerel bazda oldukça popüler olan arkadaşlık platformlarının önüne geçti. Türkiye’den de Yonja.com‘u dahil edebileceğimiz bu yerel sosyal ağlar, zamanında birçok kullanıcının sosyalleşmek için uğrak yeriyken, değişen bakış açılarıyla beraber artık birçok insan tarafından yalnızca sevgili bulma siteleri olarak gösteriliyor. Farmville ve Cityville gibi oyunlarla insanların oyun oynama alışkanlıklarının ve günlük hayatlarının nasıl değiştiğini görüyoruz. Peki masum görünen bir sevgili bulma oyunu ve yaratacağı etki ile Facebook kullanıcısının Facebook‘a bakış açısı değişir mi? Gelecekte Facebook için “orada herkes sevgili bulmaya çalışıyor” diyeceğimiz bir gün gelir mi?
Dijital pazarlamaya yön veren “fan page” konsepti ve Facebook Connect ile online entegrasyonun farklı bir boyuta taşınması Facebook devriminin halkaları olarak gösteriliyor. Yeni yeni aktive edilmeye başlanan e-mail sistemi ise Facebook kullanıcıların iletişim kanallarını şekillendirecek gibi duruyor ve bütün bunlardan dolayı birçok insan Facebook‘un ömrünün aynı Google gibi sonsuz olabileceğini öngörüyor. Bazıları ise sadık olmayan ve çabuk platform değiştirebilen Web 2.0 üyelerinin zamanı geldiğinde doyuma ulaşacağını ve Friendster ya da MySpace gibi Facebook‘un da popülaritesini yitireceğini iddia ediyor. Peki kullanıcılar The Dating Game oyunu ile Facebook’taki alışkanlıklarını değiştirebilir ya da yeni alışkanlıklar edinebilirler mi? Basit bir sevgili bulma oyunu, mükemmel dizilmiş domino taşlarını bozan talihsiz bir hamle olabilir mi?
benim sahsi gorusum Facebook’un zaten kendini , hayatini ve arkadaslarini teshir etme meraklisi olanlarin toplandigi bir yer oldugu. Ancak Twitter ve Friend Feed oyle degil, fotograf koymaz cogu kisi, bugun suraya gittim demez. Ha tabiki facebook’u hala arkadaslarini bulmak icin kullanan yok mudur, vardir. Fakat cogunlugu bu niyetten oldukca uzak. Simdi sorarsaniz “senin facebook’un yok mu?” diye, valla yok. Hic olmadi.