x

İyi İçerik Üretmenin 10 Emri

İyi İçerik Üretmenin 10 Emri

İçerik kraldır, peki ama kral bir içerik nasıl yaratılır?

Blog tutmak kolay bir iş değildir, bunu öncelikle kabul edelim. Kolay olan blog açmaktır. Zor olan istikrarlı bir şekilde ilgi çekici ve paylaşılası içerik üretmektir. Bu yüzden tekrar tekrar yeni bloglar açılır, yeni yılın ilk gününde olduğu gibi alınan sıfır kilometre kararlar ve verilen cilalı sözlerle: “Bu yıl düzenli blog tutacağım, düzenli yazacağım ve yazılarım çok paylaşılacak!”

Sahi sen kendine kaç tane blog açtın sevgili okuyucu? Kaç tanesi etrafında gördüğünde moda bloglarını andırdı, kaç tanesi fotoğraf ve video atan futbol bloglarına benzedi, kaç tanesinde büyük teknoloji sitelerindeki haberleri kopyalayıp yapıştırarak teknoloji ve sosyal medya uzmanı olmaya çalıştın?

O moda bloglarının bazısı kendi e-ticaret girişimini kurdu. O futbol bloglarını kuranlardan bazıları şu anda bir TV programında yorum yapıyor ve o teknoloji bloglarının yazarları sektörün önemli isimleri ile davetlere katılıyorlar, fikir alışverişinde bulunuyorlar.

Yaptıkları şey çok basitti: İyi ve düzenli içerik üretmek. Sen ise iyi ve düzenli içerik üretenin işini küçümsedin, daha iyisini bile yapabilecekken köşene çekildin. Ben şimdi seni böyle sarsarak sana bir fırsat daha veriyorum aslında. Hiçbir şey için geç değil. Sen de düzenli blog tutarak kendi alanında uzman olabilir, ismini duyurabilir, hatta markanı bile yaratabilirsin. İnternet fırsatlar dünyası.

Peki iyi içerik nasıl üretilir? İyi içerik üretmenin 10 emri nedir?

–          Popüler konular hakkında yazın. Evinden dışarı çıkan herkes gündemin içindedir. Herkes Amy Winehouse’un ölümü hakkında atıp tutabilir ya da sosyal medyanın yükselişi üzerine yorum yapabilir. Herkesin Fenerbahçe’nin yaşadığı şike davasıyla ilgili bir fikri vardır. Popüler her konu hakkında yazabilirsiniz, yeter ki odağınızı ve tarzınızı kaybetmeyin ve yeter ki bu popüler konular hakkında yazdıklarınız genelin yazdıklarına benzemesin.

–          Ahkam kesin. Cahil cesaretinizi koruyun ama bilginiz ve birikiminizle yargılarda bulunun. Eleştirilmekten korkmayın. Korkan kişi kesin yargılarda bulunamaz. Ancak bildiğinden emin olan, bilmek için okumuş olan yargıda bulunabilir. Bilmediğiniz konuda ahkam kesmeyin, parmakla gösterirler. Emin olun, herkes birilerinin kendisine neyin doğru, neyin yanlış olduğunun gösterilmesini ister. Yeter ki kestiğiniz ahkam inandırıcı olsun. İnandırıcı olmasının yolu da “bilmek”tir.

–          Duygulara hitap edin. İnandırıcı olmak için duygulara hitap etmeniz gerekir. Okuyucunun gönül yaylarını titretin. Çocukken kaybettiğiniz yaşlı akrabalarınızdan bahsedin demiyorum, duygulara hitap etmek bu değil. Empati kurmakla başlayabilirsiniz mesela. Bilin ki herkes kendi gibi düşünülsün, hissedilsin ister. Kabul etmez, ama içten içe ister bunu. Etrafı iyi gözlemleyin, insanların duygularını hedefleyin. İnsanlar neyi duymayı ve hissetmeyi istiyor?

–          Rakamlardan beslenin. İstatistikler yazıya can katar, içeriği zenginleştirir. Herkes kesin gerçekleri duymak ister. Facebook’un “çok” kullanıcısı olduğu değil, “800 milyon” kullanıcısı olduğu ilgi çekici olandır. Eğer 800 milyon rakamı ilgi çekici değilse, “dünya nüfusunun neredeyse 10’da 1’i” pekiştirmesini kullanın. Ama lütfen artık Facebook’un üye sayısından bahsetmeyin. Herkes Facebook’tan bahsediyor, siz Path’ten bahsedin, Instagram’dan bahsedin.

–          Farklı olun. Bu zamanın internet dünyasında artık herkes yanındakine ne kadar benzediğini fark etti ve dolayısıyla herkes yanındakine benzemediğini kanıtlamaya çalışıyor. Elbette aynı değiliz ama tamamen farklı da değiliz. Siz ürettiğiniz içerik ile farklı olduğunuzu gösterin. Sizin kafanızdakiler değil, ortaya çıkardıklarınız farkınızı yaratır ve herkes farklı birilerini görmek, duymak, okumak ister. Hikayeniz, farkınızı yaratır.

–          Hikayeniz olsun. İlginç bir hikayeye herkes ilgi gösterir. Başarı hikayelerinizi paylaşın. Sizin başarı hikayeniz yoksa, başkalarının başarı hikayelerini okuyun ve aktarın. Herkes kendi hikayesine bir şeyler katar, siz de katın. Başkalarının hikayelerinden esinlenin, siz de başarılı olmak ve hikaye sahibi olmak için çalışın, çabalayın. Sonra da bir gün sizin başarı hikayenizi anlatsınlar, hikayesi olmayanlar.

–          İnsanları eğlendirin. Bu hayatı yaşamak herkes için kolay değil. Herkes sizin gördüğünüz kelebekleri, çiçekleri ve gökkuşaklarını görmüyor olabilir. Bunların varlığını kanıtlayın onlara. Her gün birbirine benzeyen ve sıkıcı onlarca içerik tipi (yazı, video, ses, resim vb) ile karşılaşan okuyucuya eğlenebileceğini hatırlatın. Siz sıkıcı olursanız, herkes sıkılır.

–          Paylaşılası içerik üretin. Sosyal medya kanallarında paylaştıklarıyla insanlar artık kendilerini tanımlama ve öyle ya da böyle kendi markalarını yaratma peşindeler. Eğer siz iyi içerik üretirseniz, eninde sonunda sizin içeriğinizi de paylaşırlar. Daha iyi içerik, daha çok paylaşımı getirir. Daha çok paylaşım, daha çok okuyucu demektir ve daha çok okuyucunun sizi takip ediyor olması daha fazla içerik üretmeniz için size motivasyon kaynağı olur.

–          Çarpıcı başlık bulun, iyi görsel seçin ve imla kurallarına dikkat edin. Bir yazının başlığı kadının kalçası, erkeğin ayakkabısı gibidir. İlk önce başlığa bakılır. Sonra görseller dikkat çeker. Görseller kirpiktir, dudaktır; omuzdur, boydur. Yazı okunurken ise imla hataları ve anlatım bozuklukları dikkat çeker, fazlası yazıdan uzaklaştırır. İmla hatası ve anlatım bozukluğu ağız kokusudur ama çaresi vardır. Dikkat ederseniz, mükemmele yakın bir Türkçe kullanabilirsiniz (ama aslında kimse mükemmel değildir).

–          Son madde okuyucunun maddesidir. Okuyucunuza ya da izleyicinize yorum yapabilecek alan bırakın. O da düşüncelerini söylesin, katılmayı dilesin. Katılmasını sağlamak için kışkırtıcı cümleler kullanın, tasvirlerde bulunun. Size küfür de edebilirler, saygı da duyabilirler. Tepki göstermelerini sağlayın. Ancak unutmayın, ilişki kurmak birileriyle tanışmak değil, tanışıklığı devam ettirmektir.

Fark etmişsinizdir, yazı yazmak ve -aslında büyük resimde- içerik üretmek hayatın kendisi gibidir. Yazı yazan ve içerik üreten kişi varoluşunu anlamlandırır ve bu eylemin aslında ibadetten farkı yoktur.

Farklı oldum, çarpıcı davrandım, ahkam kestim, imlaya dikkat ettim ve şimdi yorumunuzu bekliyorum sevgili okuyucu.

Yorumlar (22)

  1. Ben de bir blog yazarıyım, geliştireceğim bir konum yok çünkü tamamen kendi hayatım üzerinden ilerliyorum. Yine de bu yazıyı çok sevdim. Her şey çok net. Ellerinize sağlık…

  2. Bu konuda Google Reader’da en az 100 tane içeriğe denk gelmişimdir; hiç böyle başarılı yazılmışını görmedim. Tebrikler.

  3. Batuhan Bey güzel yazmışsınız ama bu dedikleriniz içeriğin türüne göre farklılık gösterebilir.Örneğin ilk yorum yazan Pelin Hanım gibi kişisel ve kendinden bir şeyler yazanlar için bu kuralların çoğu geçerli değildir.

  4. Merhaba Batuhan Bey;

    Yazınızı beğendim, kısa öz ve net olmuş. Verdiğiniz tavsiyeleri yerinde ve kararında uygulamışsınız. İyi bir örnek olmuş.

    Bu konu üzerine daha önce benim de bir yazı girişimim olmuştu fakat devam etme kararlılığını gösterememiştim. Yazınız kendi yazı serime devam etmek için de bir şevk oldu. http://internetgazetecisi.blogspot.com/2011/08/internette-cok-tklanan-bir-yaz-nasl.html adresindeki yazım için tavsiyelerinizi beklerim. Teşekkürler…

  5. Serdar bey, ben tam tersini düşünüyorum. Pelin hanımın bloguna baktım, çok da tatlı yazıyor kendisi, bence bu şekilde devam etmeli. Bloggerdaki takipçi sayısı 300’ü geçtiğine göre de şu anda doğru yolda. Hikayesi var, farklı yazıyor, duygulara hitap ediyor, çarpıcı başlık buluyor, eğlendiriyor… Bu maddelerin az çok her blog yazarı (ve hatta sadece bloglar değil, diğer her mecrada içerik üreten kişiler için) geçerli olduğuna inanıyorum ben.

  6. Yazdıklarınıza inandığınız 2. maddeden belli oluyor. İyi içerik üretmeyi tam olarak anlatamadığınız halde ya da diğerlerinden farklı bir şey ortaya koyamadığınız halde 10 emir şeklinde ahkam kesmişsiniz.

  7. Türk insanını genelde motivasyondan hoşlanır, bunu yazınızda içinizdeki ateşle fazlasıyla verebilmişsiniz, tebrikler. Ancak içerik popülerite ve çok okunma nedeniyle değil, insanlara farklı bir bakış açısı kazandırma amacıyla üretilirse gerçekten “iyi içerik” olur. Eğer sadece ahkam kesmek, çok okunmak ve çok yorum alma, paylaşılmak istiyorsanız, burada Erol Köse’nin twitter taktiğini veriyorsunuz… Malesef bu yazıda insanların hayatlarına değer katma anlamında tek bir madde göremedim… Son maddenin gerçekten okuyucuyla ilgili olmasını bekledim, ama yine sizin kaç yorum alabileceğinizle ilgiliymiş.

    Bende o zaman bitiriş cümlenizi size sunayım:

    “Farklı oldum, çarpıcı davrandım, ahkam kestim, imlaya dikkat ettim ve şimdi yorumunuzu bekliyorum sevgili okuyucu.”

  8. Batuhan Bey, yazınız ile ilgili yorum yapacağım ama inşallah kızmazsınız, azarlamaya başlamazsınız beni. Korkuyorum, mazur görün. Daha önce sitenizde okuyucuların ‘paket edildiğine’ sıkça denk gelmiştim.

    Yazınız bence çok güzel bir derleme olmuş. Kıvrak kaleminiz ile beraber de bu derleme, eğlenceli bir hal almış. Piyasada yayınlanan bir çok iyi içerik üretme konulu yazılarda bahsettiğiniz şeylerle sıklıkla karşılaşıyoruz, on dakika Google’da arama yapmak yeterli. He derseniz ki, ‘Başka söyleyecek ne var?’ona da eyvallah, ancak bu sözler ilk defa söylenmiyor.

    İddialısınız, ahkam kesiyorsunuz, başlığınızda ’10 emir’ diyorsunuz. Umarım benim gibi 45 yaşına geldiğinizde de aynı iddiaya devam edebilirsiniz. İnsan üniversiteden yeni mezun olduğunda her şeyi bildiğini zannediyor ama 20 yılda öyle olmadığı anlamak için çok fırsat çıkıyor karşısına.

  9. İyi ahkam kesmiyorsunuz, hatta mesajıma iyi ahkam kesiyorum ama değil mi deyip, kendinizi hala birşey zannetmeniz, “ben hiçbirşey bilmediğimi bildiğim için çok şey biliyorum” diyen Socrates’in önünde baya ergen kalmanıza neden oluyor. Yaptığım yorumlar belli ki size gerçekliği bir kez daha hatırlatmış olacak ki, küçüldüğünüz yerde “ahkam kesiyorum” “işte yılmadım” tribine giriyorsunuz. Sosyalmedya.co’ya gerçekten yakıştıramadım sizin gibi çokbilmişlik yapan, ama insanlara hiçbir değer vermeyen birini… Sadece popülarite adına yazılmış, ama içeriğin gerçek değerleriyle hiçbir alakası olmayan böyle bir yazıyı sosyalmedya.co’nun okuyuculara sunması gerçekten hoş birşey değil.

    Zaten bundan önce yazdığınız makalelerin hiçbiri haber dışında birşey içermiyor. İlk defa insanlara birşey veriyim deyip, ipucu makalesi yazıp, elinize gözünüze bulaştırmışsınız. Makalenizde belirttiğiniz hiçbir şey bilmeyen ama kendisini sosyal medya uzmanı sanan arkadaş tabiri, yine kendinizden esinlenerek yazılmış olmalı…

  10. Cengiz Bey, o kadar doğru bir yorum yapmışsınız ki size sonuna kadar hak veriyorum. O noktayı atlamışım ama bunun da kendimce bir nedeni var. Size kendi blogumdan cevap vermeyi tercih ettim, bir nevi günah çıkartma da diyebilirsiniz. http://batuhanapaydin.com/2012/01/12/yoklugun-kaniti-kanitin-yoklugu-mudur/

    Gürkan Bey, sizin kadar kibar, ölçülü ve yapıcı eleştiride bulunan kimse buradan paketlenerek gönderilmez. Aksine bu noktada bir ilişki doğar, ben buna inanıyorum. Dediğiniz gibi bu konuda özellikle İngilizce epey yazı var ama Türkçe kaynaklar için aynı şey geçerli değil. Birkaç eli öpülesi usta dışında başka yerlerden kopyala yapıştır ya da çeviri olan yazılar. Bu listeyi oluştururken çeviri gibi durmasın diye kendi gözlemlerimden faydalandım (ama illa ki etkilenme var, kaçınılmaz olarak). Tabi yazıyı asıl var eden şey yazıdaki üsluptur. Benim üslubum da naçizane budur. Yaşınıza ve size saygı duyuyorum, umarım korktuğumuz başımıza gelmez.

    Ve sevgili Cengiz, ilk yorumun da sahibi sensen eğer bu yorumunu yakıştıramadım, ben Fatih’ten geldi sanmıştım bu yorum (dolasıyla artık “bey” yok, kalmadı “bey”). Halbuki sırf sana saygı duyarak birkaç satır karalamıştım, yukarıda linki de var. Yani aslında iyi ahkam kesmeyle ilgili yorumumu senin üstündeki kişiye yazmıştım. Ben seni yaptığın ilk yorum ile hatırlamayı istiyorum. Son olarak benim yazdığım “besili” yazılara kendi ismimdeki sitemden ulaşabilirsin. Sadece haber yazmıyorum yani, ayıp yaptığın. Kibar olmaya çalışıyorum, umarım farkındasındır.

  11. Benim hayatım bu sistem gereksinimlerini malesef karşlamıyor :) deli gibi yazmak istiyorum, hatta panele giriyorum yeni yazı ekle bakalım diyorum ondan sonra ekran bana ben ekrana bakıyoruz.

  12. Merhaba Batuhan Bey,
    Yazınızı çok beğendim. Bu konuda yazılmış olanların içerisinde en başarılısı olduğunu söyleyebilirim. Bir blogger değilim ancak şirket bünyesinde bir bülten çıkarıyorum. Bu bahsettiklerinizi bu alan da da kullabilir miyim sizce?
    Paylaşım için teşekkürler.

  13. Çiğdem Hanım, nasıl bir sektör için bülten hazırladığınızı bilmiyorum ama farklı olmak, rakamlardan beslenmek, duygulara hitap etmek, hikayeye sahip olmak ve Türkçe’ye dikkat etmek bir bülten için dikkat edilmesi gereken noktalar olarak gösterilebilir.

  14. Beş yıl olmuş bu yazının yayınına ve bu hararetli yorumlara. Çok geride kalmış yada beş yıl kadar teknolojik olarak ileri gitmişimdir (bilemedim şimdi) ama bende yazmadan yapamadım. Bir beş yıl sonra denk gelmeme rağmen onlarca güncel “içerik” yazısı içinden bu yazı beni çekip aldı içine. Dedim ya onlarca içerik yazısı okudum ancak hiçbirinden faydalanamadım. Henüz bir blogger sayılmam, yazdığım sayısız deneme yazım olmasına rağmen çoğunu paylaşmamışımdır bile web sayfamda. Ama siz beş yıl önce çok haklı bir yazı yazmışsınız. Teknik bilgiden çok ruha hitab eden özgün bilgiye aç insanlar ve bu açlık artık daha da fazla olmaya başladı ama hiç kimse farkında değil bunun. Bİnlerce, yüzlerce blog, sayısız güncel makale var ama ben artık okumaktan tiksiniyorum bir çoğunu. (Sözüm özgünlüğünü koruyan nadir yazarlardan dışarı) Neyse daha fazla uzatmayım, beş yıl sonra bile olsa ekranda benimle konuşan bir yazara rastladığım için teşekkür etmek istedim size.