x

Olmanız gerektiği kadar başarılı olamamanızın 25 sebebi

Olmanız gerektiği kadar başarılı olamamanızın 25 sebebi

Muhtemelen bugün ya da birkaç gün önce her şeyin ters gittiği bir gün yaşadınız. Çevrenize bakıyorsunuz, insanlar işlerini gayet iyi yapıyor; hatta ondan daha iyi olduğunuzu düşündüğünüz o iş arkadaşınız bile çok iyi durumda. Sizse, kendinizi berbat hissediyorsunuz. Belki de başarısız olmanıza sebep olan şey, sizsinizdir. Olamaz mı? Belki bu 25 sebepten ötürü, olduğunuz yerde sayıyorsunuzdur. Ne dersiniz?

Tembelsiniz.

Yazar Jim Kukral’ın dediğine göre başarısızlığın en ama en büyük sebebi tembellik. “Başarılı insanlar, her gün geberene kadar çalışıyor. İstiyorsanız, tabi ki, tembel olmaya hakkınız var. Sadece kabul edin. Ama sakın başarılı ya da zengin olmadığınız için yakınmayın, tamam mı?” diye de ekliyor.

“Neden ben değilim?” diye sorup duruyorsunuz.

Başka insanlar neden başarılı diye yakınarak zamanınızı ziyan etmeyi bırakın. Değilsiniz işte. Başarılı olanlara babadan miras kalmadı ya da piyango vurmadı. Herkes bir şekilde iyi ya da kötü zamanlardan geçiyor. Onlar da bu dönemlerden geçtiler ve şikayet etmek yerine başarıyı seçtiler. Belki sıra sizdedir. Söylenmek yerine hayatınız için pozitif bir yön belirleyin ve bir şeyleri değiştirmeye bakın.

Kafanızın içinde sıkışıp kalıyorsunuz.

Başarılı insanların hepsinin bir ortak noktası olduğunu fark etmişsinizdir: Onlar hayallerini hayata geçirmek için uğraşıyor. Sürekli bir şeyleri kafaya takıp, başlarına gelecek kötü şeylerin felaket senaryolarını yazmıyorlar. NHL efsanesi Wayne Gretzky bir keresinde “Hiç yapmadığınız atışların %100’ünü zaten kaçırmış olursunuz.”. Atışınızı yapın!

Sosyal medyada çok fazla zaman kaybediyorsunuz.

İnsanların sosyal medya hesaplarını günde ortalama en az 17 kere kontrol ettiğini biliyor muydunuz? Evet, çevrenizle ve müşterilerinizle iletişim içerisinde olmanız gerekiyor; ancak bu tüm boş zamanınızı sosyal medyada geçirmeniz anlamına da gelmiyor. Bunun için kendinizi programlayın. Bir düzene oturtun.

Başladığınız şeyi hiçbir zaman bitirmiyorsunuz.

Birçok zeki insan “Başlamak kolay, bitirmek zor.” der. Havluyu ne zaman atacağınızı bilmeniz gerekiyor. Biraz sabredin, projenizi izleyin. Unutmayın, hiçbir başarı bir gecede elde edilmedi. Yapmaya değen şeyler, her zaman çok uğraş ve zaman gerektirdi.

İşinizi ciddiye almıyorsunuz.

İster serbest çalışan olun, ister ayakkabı satan bir e-ticaret sitesinin sahibi olun, eğer işinizi ciddiye almazsanız, başarılı olamazsınız. Eğer geçim kaynağınız bu ise, belli ki bu sizin işiniz. Hafife almayın.

Kendinize inanmıyorsunuz.

Eğer kendinize inanmazsanız, ciddi adımlar atmaya nasıl gönüllü olabilirsiniz ki? Ayrıca neden kendinize inanmayasınız? Potansiyel bir müşterinin iletişim bilgilerini elde edebilmek bile bir başarıdır. Kendinizi kutlayın. Bu şekilde insanların size olan güvenini de yükseltirsiniz. Yapabileceğiniz en büyük iş, ilk olarak kendinize olan güveninizi kazanmaktır.

Sınırlanmış hissediyorsunuz.

Hiçbir şey sizi kontrolü altına almış değil. Eğer bir şeyi gerçekten de çok istiyorsanız, oraya çıkmak ve onu kazanmak zorundasınız. Sürekli bir şeylerin sizi sınırladığını düşünüyorsanız, bir mucize bekliyorsanız, çok bekliyorsunuz. Kendi fırsatınızı kendiniz yaratın.

Önemsiz şeylere kafanızı çok takıyorsunuz.

Zevklerinizin ya da hobilerinizin olması güzel bir şey; ancak oturup Tom Hiddlestone gibi karizmatik ve entelektüel bir adam Taylor Swift gibi basit bir pop ikonuyla nasıl beraber olur diye günlerce kafanızı meşgul ediyorsanız, güzelim potansiyelinizi ziyan ediyorsunuz.

Sürekli olarak güvenli alanınızda duruyorsunuz.

Güvenli alanınızda iyi hissediyorsunuz. Ancak güvenli alanınızda geçirdiğiniz zamanın kontrolü önemli. Burada sürekli olarak kalmak, yerinizde saymanıza ve hatta korkularınıza yenik düşmenize sebep olur. Hiçbir zaman büyüyemezsiniz ve tek bir noktada bir yere kadar gelişebilirsiniz.

Olmanız gerektiğiniz kadar üretken değilsiniz.

Günde 8 ya da daha fazla saat çalışıyor olmak, üretken olmak anlamına gelmiyor. Dikkat dağınıklıkları, aralar ve bir iş üzerinde çok fazla zaman harcamalar, aslında günde bir saat çalışmaya denk geliyor. Kendinizi planlamaya çalışın. Gününüzü nasıl verimli kullanabileceğinizi öğrenin. İnternet bunun için sonsuz bir kaynak.

Paraya çok fazla odaklanıyorsunuz.

Bir işe giriştiniz diye hemen zengin olacaksınız anlamına gelmiyor. Bildiğimiz başarılı girişimciler ve iş adamları, para odaklı değillerdi. İlk etapta, muhteşem bir ürün üretmeye odaklanıyorlar. Önemli olan sevdiğiniz şeyi bulmak. Onu bulun ve hiçbir zaman kendinizi çalışıyormuş gibi hissetmeyin.

Yeterince tutkulu değilsiniz.

Yaptığınız işi sevmiyorsanız, %100 yerinde %50 efor sarf edersiniz. Tutku olmadan, ne ilham alırsınız ne de motive olursunuz. Özellikle de zor zamanlarda.

Olumsuz düşünceye odaklısınız.

Olumsuz düşünceye takarsanız, yolunuza sürekli taş koyarsınız. Başka bir deyişle, kendinizi başarısızlığa hazırlıyorsunuz. Unutmayın, olumsuzu düşünmek, gerçekçi düşünmek değildir. Pozitif düşünce size hem başarı hem de başarılı bir çevre kazandırır.

Henüz hedeflerinizi belirlemediniz.

Hiç plan yapmıyorsunuz. Bir gün kendiliğinden sihirli bir şekilde bir hedef oluşsun da siz de o hedefe gitmeye başlayın, değil mi? Yok öyle şey maalesef. Hedeflerinizi belirleyin ve yola çıkın. Büyük hedefleriniz yoksa sıkıntı değil. Hatta daha iyi bile sayılır. Yeter ki hedefinizi belirleyin. Gerekirse, daha büyük hedefleri sırası gelir.

Kendinizi tanımıyorsunuz.

Sun Tzu, Savaş Sanatı’nda der ki “Kendinizi tanırsanız, tüm savaşları kazanırsınız.”. Yani nede iyi olduğunuzu, hangi yeteneklere sahip olduğunuzu, değerlerinizi, hedeflerinizi bilmeniz gerekiyor. Kendinizi bilmek, başarıya giden yolu öğrenmek demektir. Kendinizi keşfedin.

Çok kolay pes ediyorsunuz.

Bazen böyle pencereden her şeyi fırlatasınız geliyor. Bu anlık bir his değil, günlerce hatta haftalarca bile sürebilir. Tekrar ediyorum, başarı kolay gelmez. Bir şeyler istediğiniz gibi ilerlemiyor diye, hayallerinizden vazgeçecek değilsiniz. Bebek adımlarıyla ilerlemeyi bilin.

Her şeyi kendi başınıza halledebileceğinizi düşünüyorsunuz.

Başarılı insanların başarılarını tek başına elde ettiklerine dair son derece yanlış bir algı var. Jobs, Gates ve Zuckerberg; bunların hepsi Wozniak, Allen ve Saverin’in desteğiyle bugünlere geldi. Şöyle düşünün, mesela siz çok yetenekli bir inşaat işçisisiniz. Sıra kendi evinizi inşa etmeye geldiğinde, tek başınıza ne kadar ileri gidebilirsiniz? Ne kadar yetenekli olursanız olun, her zaman başkalarının desteğine ihtiyaç duyarsınız. Yoldan geçen bir arkadaştan bile yardım isteyebilirsiniz. Eğer destek timiniz yoksa, yaratmaya başlayın.

Paranızı doğru şekilde yönetmiyorsunuz.

Paranın doğru yönetilememesi, birçok gelecek vaat eden işin batmasına sebep olmuştur. Hatta kişisel hayatınızda da bu böyledir, öyle değil mi? Bütçe yönetimi yapın. Para saklayın, gereken zamanda kullanın. Bununla alakalı ders veren birçok yer var. Ücretli ya da ücretsiz. Birine katılın.

Mükemmeliyetçisiniz.

Kimse mükemmel değildir. Zamanınızı mükemmel olanı aramak ve yapmak yerine, yapabileceğinizin en iyisini yapmaya harcayın. Bir şeyi kusursuz yapmaya odaklanıp zaman kaybetmeyin. İşleri bitirmeye odaklanın. Zamanınızı iyi planlayın.

Çok küçük düşünüyorsunuz.

Kısa süreli başarılara odaklanmayın. Yeteri miktarda büyük hayaller edinin. Hiçbir şey için geç olduğunu düşünmeyin. Dünyanın en yaşlı kadın vücut geliştiricisini düşünün. Kendisi 80 yaşında ve spor yapmaya 56 yaşında başlamış. Hala yarışmalara katılıyor. Dereceler alıyor. 56 yaş!

Sürekli olarak bir şeyler öğrenmiyorsunuz.

Başarılı insanlar, sürekli olarak kendilerini geliştirmek için yeni yollar ararlar; okular; öğrenirler. Siz de böyle yapın. Seminerlere gidin. İnternet seminerlerine katılın. Yeni uzmanlıklar edinin. Her zaman işinize yarayacaktır.

Yeterince iş bağlantısı kurmuyorsunuz.

İş bağlantısı çok önemli. Biriyle tanıştığınızda, onunla işiniz olmayacağını düşünmeyin. Bugün değil ama belki yarın kendisiyle çalışmanız gerekebilir. İnsanları sınıflandırmayın, ayırt etmeyin. Size garip gelen o insan, belki ne cevherler taşıyordur. Hiç bilemezsiniz.

Ne zaman bırakmanız gerektiğini bilmiyorsunuz.

Daha önce hemen pes etmeyin demiştim. Bunun bir de tam tersi var; nerede bırakacağınızı bilmek. Yolunuza devam etmek, unutmak demek değildir. Yaşadıklarınızdan feyz alın, yeni ufuklara açılın.

 

Yorumlar (1)

  1. Güzel yazı! Yer imlerine aldım, karamsarlığa düştükçe bana tokat atmasını sağlayacağım. :)