x

Soaked ile #partidedigin Öncesinde Konuştuk [Röportaj]

Soaked ile #partidedigin Öncesinde Konuştuk [Röportaj]
Soaked iki yıllık geçmişe sahip, bir Synth-Pop grubu. 2010 yılında ilk defa dört şarkılık EP ile müzik severler ile buluşan grubun ilk albümü Aftermath geçtiğimiz sene yayınlandı. Grubun daha önce sizlerle paylaştığımız ilginç bir de özelliği bulunuyor. Soaked grubu, bütçesi crowdsourcing ile fonlanan Türkiye’nin ilk klibine sahip. Aftermath albümünden çıkan üçüncü klip olan Painless için Projemefon‘da grubun takipçileri tarafından bir fon oluşturuldu.
Soaked, 23 Mayıs gecesi The Game’de vereceğimiz Yaza Merhaba partisinde sahne alacak. Performansları öncesinde Soaked ekibi ile röportaj yapma imkanı bulduk. Röportajda grubun sosyal medyaya bakışını, gelecek planlarını ve Çarşamba akşamı bizi nelerin beklediğini sorduk.
Myspace ile başladık oradan alternatifler çıktı. Blogger kafası oluştu bir anda, sonra Facebook, Friendfeed derken Twitter ve en sonunda da Pinterest. Bundan sonrası ne olur sizce?

Balamir Nazlıca: Bana sanki dikkat süremiz veya bir işe odaklanma süremiz gitgide azalıyor gibi geliyor. Eskiden bir işe konsantre olurduk, odaklanırdık. Şimdiyse her yerden saldırı var ve bilgi fazlalığı var. Sanki bütün bu bilgi kirliliğini temizleyip ulaşmanız gereken bilgiyi en kısa zamanda size ulaştıtan bir araç (Google değil ama!) bir sonraki adım gibi geliyor bana. Şu anda tek ihtiyaç fazla bilgiyi filtrelemek. Bundan sonraki adım o olur. Bu müzik için de geçerli!

Facebook ve Twitter takipçileriniz ile aranız nasıl? Sizde de bir pampiş durumu var mı?

B.N.: Bizi takip eden kitle orta yaş ve biraz altı gibi. Çok aktif değiller. Onlarla daha çok sohbet etmek kendilerini daha yakından tanımak isteriz. Ama bir yerde de ince bir duvarın olması iyi bir şey. Neticede bir sanat icra ediyoruz ve insanlara sunuyoruz. Beğenenler de oluyor beğenmeyenler de. Her şeyi duymak veya her konuda yorum almak sanatçının gelişimi için o kadar da sağlıklı değil. Bizim takipçilerimiz tam sınırda diyebilirim ama biraz daha onları duymak isteriz.

Twitter’ın kralı Ashton için ne dersiniz?

B.N.: Ashton kadar popüler olamadık ama onu daha çok oyunculuğu ile hatırlamak isteriz!

Türkiye’de Facebook sizce neden bu kadar yaygın?

B.N.: İçimizdeki muhabbet aşkı çok fazla. Bence kapalı bir toplum için Facebook bir nefes oldu, toplumun nefes almasını sağladı. Neticede ne kadar çok yasak varsa o kadar çok direniş olur ve bildiğiniz gibi Türkiye’nin aslında internetle arası pek iyi değil. Bence facebook bir nevi insanlarin özgürce fikir üretmelerini ve kendilerini önemli hissetmelerini sağladı. Ki bunlar da Türkiye’de en önemli ve eksik duygular diyebiliriz!

Soaked’u nereden takip edebiliriz?

B.N.: Facebook sayfamızdan veya Twitter adresimizden ya da aslında en iyisi websitemiz üzerinden takip edebilirsiniz.

Bundan sonraki planlarınız nedir?

B.N.: Son iki yılda 40’tan fazla konser verdik hatta 50’ye geldik! Bir EP ve bir albüm çıkardık. Türkiye’nin ilk crowdsourcing klibini çektik! “Ehh biraz yorulduk dinlenelim” demiyoruz! İkinci albüme gidiyoruz. Bu aralar Balamir evde deli gibi beste yapıyor. Yurt dışından “producer” arayışlarımız var. İlk album tozlanmadan yola devam edeceğiz. Ama psikoloji bu aralar biraz fena.

Facebook mu Twitter mı?

B.N.: Twitter bir mikro blog. Facebook daha kapsamlı. Gerçi günümüz dünyasında Twitter daha uygun gibi ama her şekilde tercihimiz facebook.

U2’nun Facebook hisselerine ne dersiniz?

B.N.: Bono zaten hep dört ayak üstüne düşer. Gelmiş geçmiş en büyük rock gruplarından biri olmak ona yetmedi! Nasıl desek, şanslı adam!

Son sorumuz, bizi Çarşamba akşamı neler bekliyor?

B.N.: Neler beklemiyor ki! Maskeler var. Ceren Aksungur’un tasarımları var. Engin Eraydın Vj’imiz  bize eşlik ediyor. DJ’imiz Semih Akay. Enfes video yönetmenimiz Emre Akay’ın klipleri var. Darbukada İsmail Altunbaş bize eşlik edecek ve tabii ki Soaked ekibi (Balamir, Hatice, Emrah ve Emir) var. Soaked gördüğünüz gibi sadece konser vermiyor her konser bizim için başlıbaşına bir festival gibi. Çıtayı yükseltmeyi seviyoruz. Soaked bir konsepttir deyip deyip durduk. Buyrun gelin kendi gözlerinizle görün diyoruz!

Yorumlar (0)