İnternetle haşır neşir olup da 22 Kasım’da uygulamaya girecek olan filtreyi bilmeyen yoktur herhalde. BTK’nın 22 Ağustos’ta uygulamaya koyacağı filtre çok yoğun eleştiri alması, TTNET Genel Müdürü’nün filtrenin 22 Ağustos’a yetişmeyeceğini söylemesi gibi nedenlerden ötürü 22 Kasım’a ertelenmişti. İşte “Güvenli İnternet” adıyla anılan filtre uygulamasının başlamasına tam bir hafta var.
En başından itibaren BTK’nın güvenli internetini “tek tip” olarak tasarladığını, bunun yerine hem güvenli hem de farklılıkları da içeren sansürsüz ve özgür bir internet istediğini dile getiren Alternatif Bilişim Derneği, BTK tarafından internete getirilen merkezi filtreleme uygulaması ve Güvenli İnternet Hizmetine İlişkin Usul ve Esaslar’ın iptali için Danıştay’a iptal davası açtı.
4 Kasım 2011 tarihinde kurul kararının iptali istemiyle Danıştay’a dava açan derneğin basın açıklaması şu şekilde:
“Bilindiği gibi 22 Şubat 2011 tarihinde yayınlanan ve “Güvenli İnternet Uygulaması” şeklinde sunulan ilk kurul kararı, kamuoyunun haklı eleştirilerine maruz kalmış ve kurum tarafından Ağustos 2011 içinde geri çekilmişti. Ardından karar revize edilmiş ve inceltilmiş yeni versiyonu 16 Eylül 2011 tarihinde BTK tarafından yayınlanmıştı. Ancak yeni kurul kararında da sansürcü anlayış sürdürülmüştür. Bu nedenle derneğimiz 4 Kasım 2011 tarihinde kurul kararının iptali istemiyle Danıştay’da dava açmıştır.
Davanın gerekçeleri arasında öne çıkan temel itiraz noktalarımız şunlardır:
- Öncelikle kamuoyu bilmelidir ki, Kurum Kararı yasal dayanaktan yoksundur. Güvenli İnternet uygulaması temel hak ve özgürlükleri orantısız bir şekilde sınırlandırmaktadır. Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle düzenleme yasal dayanaktan yoksundur.
- “Güvenli İnternet Hizmetine İlişkin Usul ve Esaslar” ülke genelinde uygulanacak ve milyonlarca kişiyi etkileyecek bir düzenleyici idari işlemdir. BTK yasalara aykırı bir şekilde yasalarla düzenlenmemiş bir alanı idari bir işlemle düzenlemiştir. BTK böyle bir karar vermeye yetkili değildir. Asli düzenleme yetkisi yasama organındadır.
- Düzenlemenin hukuksal değer kazanabilmesi ancak Resmi Gazete’de yayımlanması ile mümkündür. Bu nedenle Resmi Gazete’de yayımlanmayan yönetmeliğin tamamının iptali gereklidir.
- BTK’nın düzenlemesi iddia edilenin aksine salt gönüllülük esasına dayanmamaktadır. İnternet servis sağlayıcıları idarenin sunduğu listeleri (beyaz ve kara listeler) reddedemeyecekler, buna ilişkin alt yapıyı kurmaktan kaçınamayacaklardır. İdare, kamu gücü ayrıcalıklarını kullanarak milyonları etkileyen bir düzenlemeyi yetkisini aşarak zorunluluk haline getirmiştir.
- Düzenlemede olumlu bir gelişme olarak gösterilen Çocuk ve Aile Profil Kriterleri Çalışma Kurulu ise hiçbir yasada tanımlanmamış, BTK’nın keyfi tercihlerine göre yapılandırılmış bir idari birimdir. Kurul’un üyeleri, Bakanlık ve Kurum tarafından herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın atanacaktır. Kurul’un çalışma yöntemleri, üyelerinin özlük hakları gibi konular da Usul ve Esaslar’da düzenlenmemiştir. Böyle bir Kurul’un amaçlandığı gibi baskı altında kalmaksızın bağımsız ve tarafsız çalışması, kararlar alması mümkün değildir. Kurul’un kurulmasının tek nedeni, Kurum’un keyfi davrandığı iddialarının önünü almaktır.
Uygulamanın yürürlüğe gireceği 22 Kasım 2011 ile birlikte Türkiye’de İnternet kullanıcılarını bekleyen tehlikelere bir kez daha vurgu yapmak isteriz.
Devlet eliyle merkezi filtre sansürdür
Filtre uygulaması “devlet eliyle merkezi bir şekilde” gerçekleşecektir. Hizmetten yararlanacak yurttaşların hangi sitelere erişeceği / erişemeyeceği BTK tarafından belirlenecektir. Yurttaşların filtre içeriklerini değiştirme özgürlükleri yoktur. Merkezi filter profilleri kullanıldığı sürece devletin izin vermediği bilgiye, habere, farklı/alternatif görüşlere erişme, muhakeme etme ve karar verme olanakları da olmayacaktır.
Güvenli İnternet aldatmacası
“Güvenli İnternet” denilerek kamuoyu yanıltılmakdır. Söz konusu olan süzülmüş / sansürlenmiş İnternet hizmetidir. Doğru ifade “İnternetin Güvenli Kullanımı”dır. Bu da filtreleme veya erişim engelleme ile değil, ancak dijital okur yazarlık ve yeni medya okur yazarlığı ile mümkündür. Tek yolu da eğitim ve farkındalıktır. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, ve AGİT’in defalarca belirttiği gibi filtreleme ve erişim engelleme ile güvenlik sağlanamaz.
Göstermelik kurul
Bir başka yanılgı ise filtreleme listelerinin ve veritabanlarının uzmanlar tarafından, toplumun görüşleri alınarak hazırlanacağıdır. Bu amaçla oluşturulacak kurulun 12 üyesinden 8’i hükümetin atadığı devlet bürokratlarından oluşmaktadır. Üstelik bu kurul sadece kriter belirlemekle görevlidir. Listelerin içeriği bu kriterlere göre BTK tarafından belirlenecektir. Dolayısıyla son sözü yine BTK söyleyecektir. Bu da sürecin ne kadar sivil, şeffaf ve denetime açık olmadığını göstermektedir.
22 Kasım’da iddia edildiği gibi Türkiye’de İnternet “güvenli” değil “filtreli” olacaktır. Uygulama yurttaşların seçme özgürlüklerini ellerinden alacak, yurttaşları pasifleştirecek ve dijital becerilerinin körelmesine yol açacaktır. Türkiye’deki İnternet sansürünü koyulaştıracaktır. Yurttaşların haber alma, bilgiye erişme, iletişim ve örgütlenme gibi temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayacaktır.
Kamuoyunu bu vesileyle bir kez daha İnternet’ine sahip çıkmaya ve sansür uygulamalarına tepki göstermeye davet ederiz.”
Alternatif Bilişim Derneği