Sosyal Medya

ABD’nin Bilgi Sızdırma Skandalında Türkiye İddiası

ABD Ulusal Güvenlik Bürosu (NSA) ve FBI’ın bilgi sızdırma skandalı her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Zira Eski CIA çalışanı Edward Snowden tarafından ortaya çıkarılan ABD’nin bilgi sızdırma faaliyetleriyle ilgili belgelerde yeni bulgular elde edildi. The Guardian‘ın haberine göre izleme faaliyetlerinin kapsamında ABD’nin Avrupa’daki müttefikleri ve Türkiye yer alıyor.

Snowden’ın deşifre ettiği belgelerle birlikte gün yüzüne çıkan istihbarat skandalında ABD’nin izlemenin kapsamıyla ilgili dost ülke ya da müttefik ayrımı yapmadığını söylemek mümkün. Zira habere göre 2010 yılına ait belgeler, ABD’nin Avrupa Birliği temsilciliklerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler’e bağlı Avrupa ülkelerinin büyükelçiliklerini de izlemeye aldığını gösteriyor.

İzleme faaliyetlerinde PRISM adı verilen özel bir yazılım kullanan ve ayrıca 9 internet devinden de kullanıcı bilgisi talep eden ABD istihbarat birimleri, aynı zamanda Almanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerini takibe aldı. Üzerinde “Çok Gizli” ibaresi bulunan belgelere göre ABD’nin belirlediği 38 hedef arasında Türkiye’de bulunuyor.

Diğer yandan ABD’nin hedefinde sadece Avrupa ülkeleri yer almıyor. Belgede AB’ye yönelik istihbarat faaliyetlerini küresel konulardaki politika anlaşmazlıklar hakkında bilgi almak için sürdürdüğü ifade edilen ABD’nin sadece bununla kalmadığı, Japonya, Meksika, Güney Kore ve Hindistan’ı da dinlemeye aldığı ortaya çıktı.

Der Spiegel‘in haberine göre ABD söz konusu operasyonlarında farklı dinleme tekniklerini de kullandı. Nitekim belgeler ABD’nin AB temsilcilerinden bilgi toplamak için kapalı devre kamera ve ethernet ağına girerek bilgisayarlara casus programlar yerleştirdiğini gösteriyor.

ABD’nin Türkiye’den hangi bilgileri sızdırdığı ve izlemenin kapsamı şu anda bilinmiyor. Ancak NSA ve FBI’ın Avrupa’yı hedef alan istihbarat çalışmalarında en aktif olduğu ülkenin Almanya olduğu belirtiliyor. Almanya’da oldukça büyük bir operasyon gerçekleştiren ABD’nin, telefon, e-posta ve SMS aracılığıyla gerçekleştirilen 500 milyon görüşmeyi takibe aldığı tahmin ediliyor.