Bilim adamları sessizliğin beyin üzerindeki büyük etkisi karşısında şaşkın. Şimdi şaşırma sırası sizde!
En son ne zaman gerçekten sessiz bir an yaşadınız?
Eğer sessiz ve uzak bir yerde yaşayacak kadar şanslıysanız bu sorunun cevabını vermek o kadar da zor değil. Fakat çoğu kent sakini için araba kornalarının kakafonisinden, inşaat gürültüsünden ve insanların gevezeliğinden kaçmak nadir gerçekleşen büyük bir olay.
Acaba hepimiz bu gürültülü dünyadan daha sık kaçarak biraz sessizlik ve biraz huzur bulmak için çaba göstermeli miyiz?
İşte Daniel A. Gross tarafından Nautilus‘da ele alınan yazının konusu tam da bu! Yazı, sessizliğin insan beyni üzerindeki etkileri üzerine yürütülen en son araştırmayı derinlemesine inceliyor. Biz sessizliği genellikle, olumlu bir durum yerine bir yokluk, gürültünün yokluğu olarak değerlendirme eğilimindeyiz. Fakat bu bilimsel araştırmaya göre sessizlik beyniniz için kötü değil aksine etkin bir şekilde iyi.
Beyniniz gürültüye maruz kaldığında ne oluyor?
Şimdiye kadar bu haber güncelliğini çoktan yitirdi ancak iyi belirlenmiş bir araştırma bütünü; çok fazla sesin, gürültünün sağlığınıza zararlı olduğunu onaylıyor. Üstelik bu haber en çok DJ’leri ve tren raylarına yakın bir bölgede yaşayanları ilgilendiriyor.
Gross: “20. yüzyılın ortalarında epidemiyoloji uzmanları, yüksek tansiyon ile otoyol ve hava alanı gibi kronik gürültü kaynakları arasında bir bağlantı olduğunu keşfetti. Daha sonraları araştırma gürültüyü; uykusuzluk, kalp hastalıkları ve kulak çınlaması oranlarının artmasına bağladı.” diye yazıyor.
Ve zarar sadece fiziksel değil. Komşunuzun dört geveze köpeğinin sizi gerçekten strese soktuğunu bilim kanıtlıyor. Gross konuyu detaylı olarak şöyle açıklıyor: “Nörofizyoloji ile ilgili bir araştırma seslerin ilk olarak bademcikleri ve beynin şakak loblarındaki nöron kümelerini etkinleştirdiği ortaya koyuyor. Bu nöronlar da hafıza formasyonu ve duygularla ilişkili! Etkinleştirme ise kortizol gibi stres hormonlarının salgılanmasına neden oluyor. Düzenli olarak gürültülü ortamda yaşayanlar kronik olarak yüksek seviyede stres hormonu üretiyorlar.”
Bu kadar stres, sağlığın bozulmasına yol açıyor. WHO ise bunu rakamlara dökmeye çalışmış. Gross bu konuda şöyle yazıyor: “Batı Avrupa’nın 340 milyon sakini, gürültü yüzünden her yıl, sağlıklı hayatından toplamda bir milyon yıllık kısmını kaybediyor. ”
Sessizliğin beyne etkisi nedir?
Tüm bu çalışmalar göz önünde bulundurulunca sessizliğin stersi azaltması kimseyi şoke etmiyor. Fakat bilim adamları gürültünün sağlık üzerindeki etkilerini araştırırken tesadüfen sürpriz bir sonuçla karşılaştı: sessizlik, gürültü kirliliği yoksunluğundan daha fazlasıydı. Bizim üzerimizde fizyolojik ve psikolojik olarak olumlu etkileri olan etkin bir fayda!
Örneğin, bir Duke biyoloğu tarafından yönetilen tek fare çalışmasının sonuçları araştırma ekibi için tam bir muamma. Bebek farelerin çağrılarının yetişkinlerin beyin hücrelerinin büyümesini teşvik ettiği hipotei üzerine çalışan ekip, beynin kendini yenilemesine en çok sessizliğin katkıda bulunduğunu keşfetti.
“Günde iki saatlik sessizlik, hissiyatlar dahil olmak üzere hafıza formasyonuyla ilişkili hipokampüsteki hücre gelişimini teşvik ediyor.” diyor Gross ve düzenli olarak sessizce vakit geçirmenin beyinde gerçekleşen şaşırtıcı faydalarını listelemeye devam ediyor:
“Gürültüden ve hedef odaklı görevlerden uzaklaşmak, bilinçli çalışma alanımızın görevini yapmasını, dünyada kendimize dokunmamızı ve nereye uyum sağlayacağımızı keşfetmemizi sağlıyor. Bedenimizi sakinleştiriyor, iç sesimizin yükselmesini ve dünyayla olan bağımıza ayak uydurmamızı sağlıyor.”
Şimdi yeniden soralım: en son ne zaman gerçekten sessiz bir an yaşadınız?
Ve belki de gürültüden düzenli olarak kaçmak için daha fazla çaba göstermelisiniz. Ne dersiniz?