Bir konuşmacı, anlatıcı olarak topluluğa karşı konuşurken hiç bir zaman elinizi sıkmamanız gerekir. İzleyenlerle göz temasını daima yakalamanız gerekir. Sizi izleyenlerin sizin gergin olduğunu görmemesi gerekir aksi halde kendilerini güvende hissetmeyeceklerdir.
Sizlere çok akıllı ve hemen hemen her gün işyerinde sunumlar yapan kişilerin bile yaptığı bazı hataları aşağıda sıralayacağım.
Mesajlarınızın dinleyicilerinize yönelik olmaması
Benjamin Disraeli’nin zamanında söylediği gibi; “Karşınızdaki kişi ile ilgili konuşursanız o kişi sizi saatlerce dinleyecektir. Onlarla ilgili konuşmazsanız eğer büyük bir ihtimalle sizi uzun süreli dinleme zahmetine girmeyeceklerdir.” Konuşmacılar genel olarak izleyenlerle ilgili olmayan genel geçer konulara daldığı zaman izleyici onu yaklar ve dersini iyi çalışmadığını hemen farkeder. Bundan sonrası konuşmacıya krşı bir kızgınlık ve ciddiyetsizlik getirir.
İzleyicinizi bilin ve ona göre konuşmaya hazırlanın.
Göz teması kurmamak
Sırf izleyicilere bakıyormuş gibi görünmeye çalışıp karşınızdakilere öyle hızlı bir göz gezdirmeniz yeterli değildir. İzleyicilere kendileriyle ilgili bir şeylerden söz ederken cümlenizi bitirene kadar aynı kişiye bakmalısınız veya bir kişiye en az 2-3 saniye odalanmalısınız ki ciddiyetiniz ortaya çıksın. Aksi takdirde ikiyüzlü, ilgisiz, güvensiz ve hatta kibirli gibi söylemlerin size yapışmasını engelleyemezsiniz.
Etkili bir açılış yapmamak
Bir konuşmanın en önemli bölümü açılış bölümü olmasına rağmen konuşmacılar hala özensiz ve önemsiz bir şekilde bayat şakalar yapar, kağıttan giriş cümleleri okurlar ve bir şekilde o süreci atlatmaya çalışıp ana konuya girerler. Unutmayın ki dinleyiciler, izleyiciler bundan daha iyisini hak ediyor. Bundan dolayı konuşmaya başlamadan önce etkili bir giriş için biraz kafa yorun ve değerli bir giriş yapın. Konu ile ilgili bazı veriler, istatistikler olabilir veya etkileşimi sağlayacak bazı sorular olabilir.
Dikkat dağıtıcı jest ve mimikler
Yaygın olan ortalama 20 tane dikkat dağıtıcı tik vardır. Bunların arasında yumruğunu sıkma, elleri arkaya koyup volta atmak, eller cepte takılmak, elinizdeki yüzük ile oynamak, ellerinizle sürekli saçını ve elbiselerinizi düzeltmeniz, kalemle oynamak, yüzünüze dokunma gibi…
Bunlardan birkaçını yapmak kitleninin söylemek istediğiniz mesajı kaçırmasına ve kredinizin düşmesine sebep olabilir.
Konforunuzun en üst seviyede olduğuna dikkat edin ve kaygı seviyenizi minimuma düşürün.
Prova yapmıyorsunuz
Alanında uzman olan kişiler bir topluluğa sunuş yapmadan önce konuya hakim olur, içeriği organize eder, notlarını alır ve en az 1 kez sesli bir şekilde sunuşunu yapar.
Ama yapılan anketler Fortune dergisinde ilk 100’e giren şirket çalışanlarından 5000 kişinin sadece %2’sinin bunları yaptığını gösteriyor bize.
Durum böyle olunca seyirciler genelde hazır olmayan bir sunucu ve özensiz, karmaşık bir sunum ile karşı karşıya kalıyor. İzleyicilerin algısını yakalamak için en az 1 kez prova yapmalısınız.
Gergin olduğunuzu söylemeniz
Gerin olmanız gayet normal bir şeydir ve emin olun ilk etapta kimse bunu yadırgamayacaktır. Ama siz her defasında ne kadar gergin olduğunuzu dile getirirseniz izleyiciler sizinle ilgili görmedikleri olumsuzluklara odaklanmaya başlayacaktır. Bu sebeple heyecanlı ve gergin olduğunu söylemenize gerek yok.
İzleyiciye ilham olmuyorsunuz
Söylediklerinizle, hareketlerinizle, görsellerinizle, videolarınızla izleyicilerinize ilham vermelisiniz. Verdiğiniz bilgilerle onları bilgilendirmeli ve o bilgileri kendi yaşamlarında kullanabilecekleri duygusuna sahip olmalılar.