Blogunuz için içerik üretiyorsunuz, buna zaman harcıyorsunuz, emek verdiğinizi düşünüyorsunuz ama günün sonunda baktığınızda okunmuyorsunuz. Her şeyi mükemmel yaptığınızı, rakiplerinizden çok daha üstün olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz ancak farkında olmadan okuyucuyu sizden soğutan şeyler yapıyor olabilirsiniz.
Zira blogunuzun tasarımı, içeriklerin kalitesi, güncelliği kadar okuyucunun ihtiyacını karşılayan, içeriğinizi tükettiği zamana değecek noktalar sunmak önemli. Ancak birçok blog sahibi ve yazarının yaptığı bazı doğru bilinen yanlışlar var ki hem bu hatalar mevcut okurlarınızı kaybetmenize sebep oluyor hem de blogunuza yeni okuyucular çekmenize engel oluyor.
Doğal olarak blog trafiğinizin de düşmesine ve bir türlü istediğiniz seviyeye gelmesine engel olan bu blog hatalarından en önemlilerini aşağıda sıraladık.
Zorluğu, karmaşıklığı seviyorsunuz
Sektörel bir blog tutuyor olabilirsiniz ya da hakikaten anlaşılması güç bir konu hakkında yazıyor olabilirsiniz. Ancak okuyucular asla ilk okuduklarında anlayamadıkları; çözmek için dakikalarını harcamak zorunda kalacakları içerikleri okumayı tercih etmez. Bilginizi, entellektüel seviyenizi, zekanızı göstermek için bu sebeple sıradan bir okuyucunun anlamakta zorlanacağı içerikler yaratmak kaçının. Günümüzde basitlik her alanda sizi yükselttiği için anlatmak istediğiniz fikri basitleştirerek verin ve her ne kadar konu hakkında üstün bilgiye sahip olsanız da sizi okuyacak kişinin seviyesine inmeye gayret edin.
SEO için yazıyorsunuz
Google’da üst sıralarda yer almak tabii ki blogunuza okuyucu çekmek için oldukça önemli ancak içeriklerinizi okuyucu için yaratmıyor; bunun yerine arama motorları için yazıyorsanız üzgünüz ama başarılı olmanız çok da olası değil. Zira Google da arama algoritmasında yaptığı son değişikliklerle “Benim için değil, insanlar için içerik üretin” diyor. Eğer zaten içeriğiniz kaliteli ve özgünse Google size ilk sıralarda yer verecektir. Bu yüzden artık koca haber sitelerinin bile yaptığı “Hemen izle, full HD izle” gibi basit SEO sahtekarlıklarına başvurmadan, okuyucuyu tatmin edecek içeriklere yönelin.
Yorum katmıyorsunuz
Haber içeriği; güncel, bilgilendirici içerikler yazıyor olsanız bile okuyucu içeriğinizin içinde sizin katacağınız, günlük hayatını kolaylaştıracak bilgiyi arıyor. Bu yüzden blogunuzu sırf bilgiyle doldurmak çok da okuyucuyu çeken bir durum değil. Okuyucuyu bu yüzden “Ben bunu okudum, öğrendim ama ne işime yarayacak?” sorusuyla baş başa bırakmayın. Dolayısıyla içeriğinize okuyucunuza ilham verecek, motive edecek kişisel yorumlarınızı eklemeyi unutmayın.
Okuyucunuzu tanımıyorsunuz
Günümüzde her şey ve her şey artık “hedef kitle” kavramı çevresinde dönüyor. Bu yüzden öncelikle sizi kimin okuduğunu, ziyaretçilerinizin profilini, ilgi alanlarını iyice analiz etmeniz gerekiyor. Kimin için yazdığınızı bilirseniz buna göre içerik üretiminiz hem kolaylaşacak hem de dilinizi buna göre ayarlayacağınızdan o hedef kitledeki insanları içeriklerinize çekmeniz o kadar kolaylaşacaktır.
Blogunuzun öne çıkan bir karakteri yok
Yazdığınız konu hakkında günde onlarca, yılda milyonlarca içerik üretiliyor. Peki, insanlar neden onları değil de sizi okusun? İşte bu noktada her blogun kendine özgü bir kişiliği olması noktasına geliyoruz. Blogunuzu insanlaştırmak ve ona bazı nitelikleri, karaktersel özellikleri eklemek; buna göre bir içerik duruşu yaratmak burada önemli. Sizi diğer benzer bloglardan ve rakiplerinizden ayıran bir duruşa sahip olursanız insanlar ne yazdığınızı merak ederek blogunuzu ziyaret edecek ve böylelikle sadık okuyucular yaratmanız daha da kolaylaşacaktır.