Günümüz kadınlarının en çok sıkıntı yaşadığı konulardan biri, doğru erkeği bulamamaları. Öyle ki, çevrenizde 30-40 yaşlarında, başarılı, güzel ve bekar kadın bulmak artık bir hayli kolay. Peki nereye gitti bu adamlar? Sıkı durun, size saklandıkları yeri söylüyoruz: Hiçbir yere gitmediler, hepsi orada duruyor. Sadece zaman değişti.
1986’da Harvard ve Yale’in yaptığı bir araştırmada, kadınların bir terör saldırısında öldürülme ihtimalinin, koca bulma ihtimalinden daha yüksek olduğunu göstermiş. Tabi bu çok eski bir araştırma. Peki sorun sadece erkeklerde değilse?
Doğru erkekler nereye gitti?
Sorunun kendisi bile yazıldığında, insana bir garip hissettiriyor. Gerçek şu ki, kimse bir yere gitmedi, herkes olduğu yerde duruyor. Problem erkeğe ne olduğu değil, kadınların kendileri için bir eş bulma konusunda yetersiz algıya sahip olduğu.
Biraz sert gelebilir, ancak merak etmeyin; bu durum her iki taraf için de geçerli. Artık insanlar artık çok küçük ve sığ beklentiler içine girdi. “Erkek bu beklentileri karşılıyor mu, ok; karşılamıyor mu, o zaman olmaz.” gibi bir durumla karşı karşıya olan aşk dünyası, doğru insanı kaçırdığımız bir ortam haline geldi.
Kafamızda yarattığımız erkek imajına odaklanıp, bay doğruyu kaçırıyor olma ihtimalimiz çok yüksek. Tabii ki, size beklentilerinizi düşürün ya da karşınıza çıkanla yetinin demiyoruz. Biriyle hayatı paylaşmak, onun ne kadar kaslı olduğu, hangi model arabası olduğu, hani müziği dinlediği, ne iş yaptığıyla alakalı değil. Hayat bundan çok daha fazlası. Unutmayın.
Geçici körlük
İki adam bir kadınla tanışıyor. Birinci adam çok eğlenceli, kıvrak zekalı, kolay geçinen, esprili biri; ikinci adam saçma şeyler söyleyen, muhabbeti yakalayamayan, söyledikleri seçilmeyen biri. Kızın kalbini kim kazanır? Tabi ki, birinci adam. Peki hangisi daha iyi bir partner olur? İşte bunu bilemeyiz.
Şimdi sorumuza geri dönelim. Birinin iyi bir partner olup olmadığı, ilk etapta dikkatinizi çekebilme becerisi olmasıyla doğru orantılı değil. Kadınları tavlamayı bilen bir erkeğin, iyi bir partner olup olmayacağını bilemeyiz.
Şimdi diğer bir hikayeye geçelim. Aynı görünüme sahip iki adam bir partide, aynı kızı tavlamaya çalışıyor. Biri sessiz, kızla konuşmaya çalışsa da başarılı olamıyor. İkincisi parti insanı ve gece boyunca kızın etrafında dolanıyor. Hangisinin ilişki potansiyeli daha yüksek?
Yine garantisi olmayan bir noktadayız. Belki parti insanı olan adam, sadece o akşam orada olan herkesi tanıdığı için öyle eğlencelidir. Belki onu arkadaşlarınızın olduğu başka bir partiye götürseniz, surat asacaktır. Belki sessiz çocuk, insanları tanıdıkça daha eğlenceli olacaktır.
Maalesef, parti çocuğunun dikkat çekme ihtimali yüksek. Sessiz çocuğu kimse fark etmeyecek. Sonra da kadınlar, etrafta hiç erkek olmamasıyla alakalı yakınmaya devam edecek.
Sırrı
Biriyle güzel bir ilişkiye başlamanın sırrı, onu tanıyabilecek bir ortamda uzun süre beraber olabilmektir. Bu okul olabilir, iş olabilir, arkadaş ortamı olabilir. Bu sayede daha sağlıklı ilişkiler kurulur. Çünkü bu sayede, kişinin farklı durumlarda nasıl tepkiler verebildiğini görebilirsiniz. Göz ardı etmeyin, gözlemleyin.
Özetle…
Çevrenize biraz daha dikkatli bakın. Unutmayın, kimse mükemmel değil; bu mükemmel olmayan insanlar topluluğuna siz de dahilsiniz. Gözlemleyin, bakın, insanlara şans verin. Belki aslında çok seveceğiniz bir yöne sahiptir, ancak siz onun bu yönünü seveceğinizi hiç bilmiyorsunuzdur.