Günümüzde, size ait bir şirket için veya bir çalışan olarak bir çalışma planı düşünüldüğünde ilk olarak nasıl bir Open Office (açık ofis) alanı yapabiliriz üzerine odaklanılır. Açık ofisler, çalışanların birbirleriyle paylaşımında, iş birliğinde, üretkenlikte ve yaratıcılıkta muazzam artışlar sağlamaktadır.
Açık ofisler ile tüm çalışanlar arasında karşılıklı etkileşim artıyor, bilgi paylaşımı çoğalıyor ve iletişim hiç olmadığı kadar hızlı ve rahat olabiliyor.
Ancak açık ofislerin tüm faydalarının yanı sıra negatif yönleri de vardır. Örneğin bulaşıcı bir hastalığın daha kolay bulaşması, dikkatin daha kolay dağılması ve sürekli ayak üstü toplantılar gibi örnekler bu olumsuz durumlara örnek gösterilebilir.
Facebook çalışanlarının çalıştığı dünyanın en büyük open office alanına verilen ad building 20’dir.
Çalışılan iş ortamı açısından Apple, Google, Yahoo, Amazon ve Tesla gibi firmaların çalışanlarına oranla Facebook çalışanları kendilerini daha mutlu hissediyor, en azından araştırmacılar böyle diyor.
Peki serbest çalışmaya rağmen Facebook çalışanlarını nasıl daha üretken, iş birlikçi ve yaratıcı olmalarını sağlıyor?
Hareketliliğe odaklanın
Her bir Facebook çalışanına masaüstü bilgisayar yerine laptop verilir.
Böylelikle birincil çalışma aracı olan laptoplar çalışma masası dışında bir yerde bulunulduğunda (bir toplantı odasına veya var olan ortamdan kimsenin olmadığı bir alana gidildiğinde vb..) bu alanlarda da çalışmalara devam edebilmeyi sağlar.
Tabi ki tüm bu hareketliliğin olduğu bir alanda sessiz bir ortam olması beklenilmiyor. Toplantı odalarında bire bir veya 20 veya daha fazla kişi aynı anda görüşebiliyor. Ofiste bulunan kütüphane alanlarında odaklanmak için sessiz bir alana ihtiyaç duyanlar için ideal bir ortamdır veya bu alanda dikkat dağıtmak ve stres atmak için çeşitli dokümanları inceleyebiliyorsunuz.
Serbest hareket alanı ve her yerde çalışabilme ortamı ile dikkat dağılımı ve kısıtlamaları ortadan kaldırarak daha üretken olmak hedefleniyor. Hareketlilik aynı zamanda çalışanlara iş dışı zamanlarını da aynı alanda geçirmelerine olanak sağlıyor.
Esnek zamanlama için izin verin
Fiziksel hareketlilik serbestliği dışında Facebook çalışanları kendi çalışma takvimlerini oluşturma konusunda da serbesttirler.
Örneğin gün içinde yapmanız gerekenleri isterseniz günün erken saatlerinde veya günün geç saatlerinde yapabilirsiniz, kimse sizi sorgulamaz. Yeter ki yapılması gereken iş, bitmesi gereken tarihe yetişsin.
Ayrıca bazı ekipler günün belirli günlerinde veya sürekli olarak evde çalışmayı tercih ediyorlar. Bu şekilde kişiler hem annelik veya babalık görevlerini hem de işlerini aksatmadan yapabiliyorlar. Ayrıca diledikleri zaman ofise döndüklerinde çalışma masaları onları bekliyor olacak.
Bireysel sınırları güçlendirin
Açık ofislerde çok fazla çalışanın olması dikkat dağılımı gibi sorunlara sebep olabiliyor.
Bu tarzda bir sorun için Facebook her bir çalışanın masasına 27” monitör bırakıyor ayrıca dileyenlere gürültü önleyici kulaklıklar veriliyor.
Büyük ekranlı monitörler ile çevresel etkenlerden ötürü oluşan dikkat dağılımının etkisi azaltılması amaçlanıyor. Bu büyük monitörler ve gürültü önleyici kulaklıklar oradan geçen kişilere de rahatsız etmeyin mesajını da veriyor.
Her iki seçenek de hem kontrol edilemeyen hem de potansiyel dikkat dağıtıcılarının etkisini hızlı ve verimli bir şekilde azaltılmasını sağlıyor.
Tesadüfi karşılaşmaları cesaretlendirin
Bireysel sınırlara ters olan açık ofisler kişilerin birbirleriyle tesadüfü karşılaşmaları olasılığı yüksektir.
Mutfaktan içecek alımı veya kantinde yemek yeme sırasında tesadüfü karşılaşmalar illa ki çok fazla olacaktır.
Bu tesadüfü karşılaşmaların sonucu genellikle bir sorunu çözme ya da ileriye doğru bir fikir alışverişlerinin ortaya çıkmasını sağlar. Her türlü durumda iki tarafta karşılıklı bir etkileşim içerisinde birbirlerinden bir şey öğrenebilir ve bu da kişilerin motivasyonun artmasını sağlar. Bunun farkında olan Facebook çalışanların birbirleriyle olan tesadüfi karşılaşmalarda kişilerin birbirleriyle sohbet etmelerini teşvik eder.
Tüm bu etkenler ve tabi ki birlikte başarılan “büyük bir iş” hissiyatı, çalışanlarda mutluluğu artıran etkenler oluyor.