Kadınlar, uzun yıllardır eşitlik için mücadele veriyor; ancak bu mücadele sadece sokaklar, mahkemeler ya da meclislerle sınırlı değil. En büyük savaş “algı” ile verilen savaş. Televizyonda izlediğiniz dizilerden tutun kullandığınız kelimelere kadar birçok “normal” sayılan şey, kadını hedef haline getiren durumlar olabiliyor. İşin en üzücü tarafı ise bu konuların irdelenmesi durumunda, belirli bir kesimin kırıcı ve aşağılayıcı bir şekilde fikirlerini beyan eden kişilere sözlü ya da fiziksel olarak saldırması. Bunun sebebi ise yapılan yorumları abartılı bulmaları, çünkü onlara göre her şey normal.
Peki, “normal” nedir? Yıllar önce kölecilik, soykırım, ayırımcılık ve daha nicesi normaldi ve bu durumların anormalleştirilmesinin üzerinden aslına bakarsanız çok geçmedi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanmasının üzerinden bir yüzyıl bile geçmemiş durumda. Türkiye’de toplum içerisinde işaret dilini kullanmak bile, her ne kadar toplum içerisinde çok uygulanmasa da, birkaç yıl öncesine kadar resmi olarak yasaktı. Yani normallik, bizlere öğretilen ve zaman içerisinde değişebilen bir olgu.
Tüm bunlardan yola çıkarak, kısa geçmişin üzerinden geçtik ve yıllar öncesinin “normal” sayılan cinsiyetçi reklamlarını derledik. Biraz tarihte gezelim ve görelim, dünya nereden nereye gelmiş.
Heinz 1950: “Son zamanlarda bazı kocalar, eşlerini dövmeyi bıraktı!”
Çünkü kadınları dövmek normal. Adamı aç bırakırsan, seni döver. Heinz ile doyur, dövmesin.
Van Heusen, 1951: “Ona bu dünyanın erkeklere ait olduğunu göster!”
Çünkü tüm dünya erkekler için yaratıldı.
Chase & Sanborn, 1952: “Kocanıza kötü kahve içiriseniz, hapı yuttunuz!”
Görsel, aile içi şiddeti açıkça destekliyor.
Schlitz, 1952: “Üzülme hayatım, sonuçta birayı yakmadın!”
Kocanızın size kızmaması için evinizde her zaman bira bulundurun. Beceriksiz olsanız bile…
Alcoa, 1953: “Yani bu şişeyi bir kadının bile açabileceğini mi söylüyorsun?”
Bir kadının bile…
Pitney-Bowes, 1953: “Bir kadını öldürmek her zaman suç sayılabilir mi?”
Gereksiz triplere girip adamı hasta ettiklerinde sayılmayabilir. Hatta bu reklamdaki mantığın gerçekten uygulandığı bir ülke var. Bildiniz değil mi? Bildiniz…
Drummond, 1959: “Erkekler kadınlardan daha iyidir. Kadınlar ayak bağıdır!”
Reklamı eğlenceli hale getirmek için kadını ayaklar altına almak en iyi yoldu galiba.
Dacron, 1970: Ayak altına almak demişken…
E daha ne olsun?
Kenwood, 1961: “Eşiniz yemek yapmak için var!”
Acme, 1963: “Kocanızı tatmin eden kahve”
Çünkü dünyadaki en önemli göreviniz, kocanızı mutlu etmek.
Nesbit’s, 1964: “Erkek hardalı alabilecek kadar kadın mısınız?”
Yine erkek için kadın olmak…
VW, 1964: “Eninde sonunda eşiniz araba kullanmak isteyecek, bu yüzden bir Volkswagen sahibi olmalısınız.”
Kadınlar hassas ve kibardır, ancak bazen bazı şeylere çarpabilirler. Yani, kadınlar araba kullanmayı beceremez.
Brown & Williamson, 1967: “En iyi kadın, ince ve zengin olandır.”
Procter & Gamble, 1968: “Ay kendini temizlemez.”
Bir kadın yollayın, ayı pırıl pırıl yapsın.
Muriel, 1969: “Yüzüne bir kez üfleyin ve peşinizden her yere gelsin.”
1969-1970: “Tebrikler hayatım ama başkan yardımcısının tam olarak görevi nedir?”
Kadınlar ofis işlerinden, hiyerarşilerinden ne anlar?!
1970 Datacomp: “Bu bir bilgisayar mı?”
Datacomp, kadınların bile kullanabileceği bir bilgisayar geliştirdi. Kadınların bile…
Mini, 1971: “Basit kullanım için otomatik vitesli Mini”
Çünkü kadınlar salak. Bu yüzden, kafalarının alabileceği bir araba ürettik.
Dormeyer, 1966: Kadınlar o kadar çaresiz ki, bir tane küçük ev aleti aldırmak için ağlar.
1974 Weyenberg Shoes: “Onu ait olduğu yerde tut.”
Kadınlar ayaklar altında olmalı!