1- Planlar değişir.
Tekdüze bir ofis yaşamından sıkılanlara bir önerimiz var: Planlarınızın nasıl da değiştiğini gözlemlemek için bir ajandanız olmalı. Ajandanıza iş planınızı her gün mutlaka yazmalısınız. Hatta siz iyisi mi haftalık bir plan oluşturmaya bakın. O günkü planınız saat 16.00’ya kadar tıkır tıkır işlerken, bir bakmışsınız araya şirketten birinin doğum günü pastası girmiş.
Hal böyleyken sizin rapor acilse akşama, acil değilse yarına kaldı gibi. E, bakın ne oldu şimdi?
Hayatın ve planların her an değişime gebe olduğunu unutmayın ve en katı ortamlarda bile değişmeyeceğine inandığınız planınıza takılıp stres yapmayın.
2- Bedeniniz önemlidir.
Çoğumuz masa başında, öğlen geçiştirilen yemeklerle ve gecelere kadar elimizden düşürmediğimiz parlak ekranlarımıza bakarak geçiriyoruz günlerimizi. Oysa ki uyku, yemek ve hareket en önemli üçlü. Bu üçlüyle iyi anlaştığınızda bedeninizin ne kadar mutlu olduğunu göreceksiniz.
Biz yalnızca zihinlerden oluşan bir tür değiliz, aksine doğada her gün kilometrelerce yürüyebilecek bir beden kapasitemiz var. Bedeniniz yokmuş gibi davranmayın, onun öneminin farkına varın.
3- Etrafınızdaki kişiler de önemlidir.
Bedeninize iyi bakıyorsanız, sağlam vücudunuz size sağlam bir kafa olarak geri dönecektir. Kafanızın sağlam kalması ise etrafınızda kafaca ve gönülce anlaştığınız insanların olmasıyla direkt ilişkili. İnsan vaktinin çoğunu diğer insanlarla harcar.
Eş-dost, iş arkadaşları, geniş aile derken sosyalleşmediğimiz günlerde bile birbirimize görünmez iplerle bağlıyızdır. Bu yüzden etrafınızdaki kişileri, karşılıklı mutluluk endeksine göre seçmek sizin için öncelikli olmalı!
4- Kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanmak en iyisidir.
Başımıza ne gelirse gelsin, vereceğimiz tepkilerimiz bizim kontrolümüzdedir. Ağzımızdan çıkacak sözlerden tutun sonrasında alacağımız kararlara kadar.
Hayatta hangi durumun içinde olursanız olsun, gerçeklere odaklanın ve kontrol edebileceğiniz kısımlar olduğunu unutmayın.
5- Affetmek ve geride bırakmak şart.
Değişimler yapıcı ve yıkıcı iki yöne sahiptir. Hayat değişirken, biriktirdiğimiz duygusal yükler sandığımızdan daha ağır hale gelebilir. Onlara kendi kendilerine kaybolacakmış gözüyle bakarak, daha çok çıkmaza girme tuzağına düşmeyin. Her şeyi ruhunuzda taşımayın, ara sıra bir mola verin.
Kafanızı dağıtmak için illa pahalı bir yurt dışı tatiline çıkmak zorunda değilsiniz; en yakınınızdaki parka gidip, hayata bir yarım saat mola verebilirsiniz. Bu tip yalnız başınıza yaptığınız değerlendirmeler size bir gün mutlaka iç ferahlığı, yeni maceralar ve bereket olarak geri dönecek, buna inanın.
6- Hayaller ve hedefler olmadan asla!
Hayalleriniz ve hedefleriniz, yeri gelir çapaların en sağlamı olarak hayat denizinde savrulmanızı engeller. Hayallerinizin peşinde koşmak için size yardımcı olacak bir yaşam koçu bulabilir, ve hatta hayallerinize yaklaştığınızın hayalini kurup, motivasyonunuzu yitirmeksizin hayatı kucaklayabilirsiniz. Yalnızca iyi belirlenmiş bir hedef bile insanı capcanlı kılmak gibi mucizevi bir özelliğe sahip.
7- Hayatı doyasıya deneyimlemek mi?
Hedefleriniz olması demek, capcanlı ama kaskatı bir hayat planı çizmek değil. Yolunuzda yürürken yol ayrımları, farklı yönler ve birçok planlanmamış molalar alacaksınız. Ama hayatı da keyifli kılan bu bilinmezliği değil mi zaten? Üstelik bir düşünün, bu yazıyı okuduktan 5 dakika sonra bile ne olacağını bilemiyorsunuz. Spoiler’ını duymadığınız ve nicedir heyecanla beklediğiniz o film var ya, işte o sizin hayatınız. İzlemede kalın ve tadını çıkarın.
8- İş yaşamı ve parayla olan ilişkiniz düzgün olmalı.
Bilmenizin her zaman sizin yararınıza olacağı bir konu var: Para! Nasıl yararınıza olmasın? Kabul edelim, tarihin bu döneminde henüz ondan kurtuluşumuz yok. Onsuz asla yapamadığımızdan, finansal okuryazarlık çok önem taşıyor. Bilin. Vergiler, bütçeler, ekonomik terimler, piyasalar,… Fazla bilgi göz çıkarmaz. Aksine paranın kölesi olmanızı engeller.
9- İşini çok sevmek hafife alınmamalı.
Ne olur işinizi sevin! İşiniz, kafadan günde 8 saatiniz demek. Bu iyi bir zaman dilimi. Bunu bir pasta dilimi gibi zevkle tüketemeyecekseniz, mutlaka kendinize daha hoşunuza gidecek başka bir yol bulun. Yaşınız kaç olursa olsun kariyerinizi yeniden inşa etmekten kaçınmayın.
Unutmayın! Dünya, işini sevenlerin omuzlarında yükseliyor. Ekmeğin iyisini pişirenlerin ve teknolojinin en iyisini üretenlerin…
10- Her şeye olumlu açıdan bakmak iyi bir meziyet!
Bu maddeyi en sona yazmamızın sebebi var. Her şeyin sonuna geldiğinizi düşündüğünüz anda dahi karanlığın ancak ışıkla varolabileceğini unutmamanız gerektiği. Olumlu açıdan bakmak, en karanlık anlardan, en ufak tatsızlıklara – sizi herdaim sakin ve serinkanlı kılacak bir özellik. Böylece hayata bakış açınızı genişleterek her durumu kendi içerisindeki şartlarla kabullenecek ve gerekli adımlar neyse onu atabileceksiniz.