The Social Network filmini birçoğumuz bilir. Mark Zuckerberg’in hayatının anlatıldığı söylenen filme en çok tepki gösteren, Mark Zuckerberg’in kendisi olmuştu. Zuckerberg, filmdeki karakterin kendisinden çok farklı olduğunu, hatta filmin anlattığı dönemde bir kız arkadaşının olduğunu (hatta şu an o kişi namıdiğer karısı Priscilla Chan) fakat kendisinin ‘kızsız adam’ gibi lanse edildiğini söylemişti.
Peki Zuckerberg’in gerçek hikâyesi nasıldı? Zuckerberg, Mathias Döpfner’le yaptığı röportajda, hayatıyla alakalı soruları yanıtladı. O dönemlerde internete karşı büyük takıntısının olduğunu söyleyen Zuckerberg, Google ve Wikipedia’nın birçok bilgiyi bulma konusunda harika platformlar olduğunu, ancak yine de bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğini belirtti.
“Diğer insanların nereye gittiği ya da ne yaptığıyla alakalı bilgileri araştırabildiğiniz bir yer yoktu. Böyle bir şeyi nasıl yapacağımı da bilmiyordum, bu sebeple küçük araçlar üretmeye başladım.” diyen Zuckerberg, sonuç olarak Coursematch’i ve ardından Facematch’i yarattı. Facematch, filmde de görmüş olduğumuz, okul öğrencilerinin hangisinin daha seksi olduğunu söyleyen bir uygulamaydı ve Zuckerberg bunun sadece bir şaka olduğunu söyledi.
Şimdi size, neden başkasının değil de, okul dersleri yerine programcılığa ilgi gösteren bir gencin, Facebook gibi bir sosyal ağ kurduğunu anlatan hikâyeye geçelim.
Mathias Döpfner: Coursematch, nasıl oldu da Facebook’a dönüştü?
Mark Zuckerberg: Yılı bitirmek için “Rome of Augustus” adlı bir sanat tarihi dersini geçmeliydim. Bunun için bize bazı eserleri gösteriyor ve bu eserlerin sanatsal ve tarihsel açıdan önemini yazmamızı istiyorlardı.
Program tasarlamaya daha çok ağırlık verdiğim için, derse pek ilgi göstermemiştim ve final sınavı geldiği zaman “Mahvoldum!” dedim, çünkü dersle alakalı hiçbir şey bilmiyordum.
Bu sebeple, rastgele seçilen sanat objelerini karşınıza çıkaran ve bununla alakalı ne düşündüğünüzü yazmanızı sağlayan bir servis geliştirdim. Sınıftaki herkese e-mail aracılığıyla bu programı yolladım. Sınıftakilerin katılımıyla beraber, harika bir sosyal çalışma platformu yaratmış oldum.
Sanırım o yılki notlarım, daha önceki yıllara göre çok daha iyiydi. Hep bu şekilde farklı projeler vardı ve sanırım Harvard’ta olduğum sürece bunun gibi 10 farklı yazılım geliştirdim. Daha sonra, tüm bunları bir araya getirip, insanların diledikleri şeyi paylaşmalarını sağlayan bir platform yaratmaya karar verdim. Sonuç itibarıyla, Facebook’un ilk versiyonu ortaya çıkmış oldu.
Döpfner: Geliştirme süreci ne kadar sürdü?
Zuckerberg: Önceden yapmış olduğum birçok şey olduğu için, Facebook’un ilk versiyonunu üretmek sadece iki haftamı aldı.
Döpfner: Tabii o zamanlar, bunun üç milyar dolarlık bir şirkete dönüşebileceğini hiç tahmin etmemiştin.
Zuckerberg: Kesinlikle hayır!
Döpfner: Çok büyük bir şeye dönüşebileceğini ne zaman anladın?
Zuckerberg: Aslında bunun aklıma geldiği günü net bir şekilde hatırlıyorum. Harvard’ta Facebook’u kurduğum geceydi. Bilgisayar bilimleri dersine beraber çalıştığım bir arkadaşımla pizza almaya gidiyorduk. Ona, böyle bir şeyin Harvard’ta gerçekleşmiş olmasına çok sevindiğimi ve bir gün birinin bunun aynısını dünya çapında yapabileceğini söylediğimi hatırlıyorum.
Bunu bizim yapabileceğimiz aklıma bile gelmemişti. Hiç, umarım bu işi çok büyütebilirim dememiştim. Benim için, bunu bizim yapıyor olmamızın hiçbir yolu yoktu. Bunu başka biri yapacaktı çünkü biz sadece üniversite öğrencileriydik. Sonra bir an, hayatımın 20 yılına dönüp tekrar baktım ve kimsenin yapmamış olduğu, şaşırtıcı şeylerin ne olduğunu düşündüm. Ve kendi kendime sordum: “Neden böyle bir şeyi daha önce kimse yapmadı?”.
Döpfner: Nedenmiş?
Zuckerberg: Çünkü bence bunun sebebi, size olmayacağını düşündüren bahaneler. Attığınız her adımda insanların yapacak olumsuz bir yorumu var: “Ama bu sadece gençlere göre.”. Bunlar denildiği zaman, böyle projelerin üzerinde çok durmuyorlar ve yeterince efor sarf etmiyorlar. Ya da “Bir grup insan bunu kullanır ama bundan para kazanılmaz.” ya da “Bu Amerika’da tutar ama diğer ülkelerde pek tutmaz.” ya da “Ha tamam tutuyormuş ama bu mobil cihazlarda çalışmaz.” ve bunun gibi birçok bahane var.
Döpfner: Ama sen yaptın.
Zuckerberg: Evet.
Bu sadece Facebook’un kuruluşunun hikâyesi. 12 yıllık şirket, artık sadece sosyal ağlara değil, yapay zekâdan sanal gerçekliğe kadar, geleceğe yatırım yapan birçok projeye yatırım yapıyor.