Dürüstlük bir iş yerinin sahip olabileceği en iyi politikalardandır. Tabii birkaç istisnayla…
“Tame Your Teribble Office Tyrant: How to Manage Childish Boss Behavior and Thrive in Your Job” (Berbat Ofis Despotunuzu Evcilleştirin: Patronunuzun Çocukça Davranışlarının Üstesinden Nasıl Gelineceğine ve İşinizde Nasıl Başarılı Olabileceğinize Dair) kitabının yazarı Lynn Taylor patronunuzla ilgili bastırdığınız olumsuz duyguların, ağzınızdan kaçırtabilecekleri konusunda uyarıyor.
“Bazı yorumlar vardır ki onları kontrol altında tutmazsanız, aslında iyi sayılabilecek işinizi sabote edebilirsiniz,” diyor Taylor. Bu konudaki fiyaskoları önlemek için izlenebilecek yöntemlerden birisi, daha sonra pişman olabileceğiniz bir şeyi söylemeden önce kendinizi durdurup biraz düşünmek. Bu yorumunuzla neye ulaşmayı hedefliyorsunuz, patronunuzun olası tepkisi ne olabilir? Taylor’a göre, “içinizden bir his daha sonra pişman olacağınızı söylüyorsa, muhtemelen gerçekten de pişman olacaksınız.”
Sizin için Lynn Taylor’ın bu bahsettiği cümlelerden bir derleme hazırladık.
İşte aklınızdan geçtiğinde kendinizi bir an önce susturmanız gereken 20 cümle:
“Bilmiyorum.”
Bütün cevaplara sahip olmayabilirsiniz ama en iyi tahmininizle katkıda bulunmak veya bir yolunu bulmaya çalışacağınıza dair güvence vermek, her zaman omuz silkmekten daha iyidir.
“Hayır.”
“Bazen, aksinin el vermediği durumlarda patronunuza “hayır” demek gerekli bir hamle olabilir, fakat bu sözcüğü doğru cümlelerle süslememek her zaman uygunsuz kaçacaktır.” Taylor şöyle bir örnek de veriyor: “Diyelim ki, patronunuz size o gün bir X projesi üzerinde çalışıp çalışamayacağınızı sordu. Hayır demek yerine, ‘bugün şirket sunumuna odaklanmamı söylemiştiniz, ikisi bir arada biraz zor olabilir. Onun yerine X’in üzerinde mi çalışmamı tercih edersiniz?’ ifadesi denenebilir.”
“Denerim.”
Aslında tabii ki deniyoruz, bu size o kadar da garip gelmiyor olabilir. Fakat bu cümle patronunuza belirsizlik hissi vereceğinden, onu kullanmasanız daha iyi.
“Ben öyle duymadım.”
İş yerinde dedikodudan uzak durmak akıllıca bir davranış olacaktır. Ne de olsa kimsenin –siz de dahil- ne zaman dedikodu konusu olacağınız belli olmaz. Bir şeyden emin değilseniz belli olmasını bekleyin, aksi halde oldukça acemi görünebilirsiniz.
“Bunun bana ne gibi bir faydası olacak?”
Aman diyelim…
“Bu benim alanım değil.” ya da “İş Tanımımda Bu Yok.”
Hiçbir iş tanımı umduğunuz kadar kesin çizgilerle belirlenmiş değildir. Taylor’a göre, esnek olmak iş yerinde sizin için pozitif bir imaj oluşturur ve “unutmamak lazım, ne kadar fazla maharette kendinizi geliştirirseniz, ilerde de o kadar vazgeçilmez olursunuz.”
“Çok meşgulüm. Biraz bekleyebilir mi?”
İş öncelikleri çok değişkendir ve çalışan olarak hedeflerinizin yöneticininkilerle paralel kalmasını sağlamak, önceliklerin değişip değişmediğini kendiniz soruşturmak sizden beklenecektir.
“Ben elimden geleni yaptım.”
Sonucun kötü olduğu durumlarda böyle bir cümle, yetenekleriniz hakkında ciddi şüphe doğmasına sebep olur. Doğru cevap, bir sonraki sefere işi tam ve düzgün yapacağınız olmalıdır.
“Üzgünüm ama…”
Elbette arada bir, bir şeylerin ters gittiği de olur. “Böyle durumlarda, ‘Üzgünüm. Bir dahaki sefere bu konuda çok daha dikkatli olacağım’ sizden beklenen asıl cevaptır.” diyor Taylor.
“Ben bu işte yokum.”
Çalıştığınız şirketi bu şekilde tehdit etmeyin. Her an gidebilecek bir çalışan olarak görülmek, sizin yararınıza değildir.
“Bunu daha önce denemiştim.”
XYZ’yi deneyip şu gibi sonuçlar aldığınızı, fakat öneriyi bu kez de farklı ve daha etkili olabilecek bir yöntemle denemeye hazır olduğunuzu söyleyin.
“Önceki işimde böyle yapıyorduk.”
Kimse çokbilmişlerden hoşlanmaz. Taylor, karşınızdakine bu şekilde meydan okumaktansa konuyla ilgili sorular sorarak problemin üstesinden gelmenin daha akıllıca olacağını salık veriyor.
“Gerçekten benim suçum değil; Ali’nin suçu.”
Suçu başkasına atmak tehlikeli ve haince bir oyun. Suçsuzsanız, sebebini açıklayın. Sorumluluk almak ve sürekli üste çıkmaya çalışan biri gibi görünmekten vazgeçmek, daha verimli bir yol.
“Sıkıldım.”
“Hani olur ya, zayıf bir anınıza denk gelmiş ve can sıkıntınızı yanlış kişiyle paylaşmaya karar vermiş olabilirsiniz,” diyor Taylor. “Üretken olmak ve heyecanlı kalmak için o işe alındınız; işinizi daha ilginç hale getirmek sizin göreviniz.”
“Ben onunla çalışamam.”
Mükemmel sonuçlar meydana getirebilmek adına, sizden iş yerinde kişisel çatışmaları bir kenara bırakıp verimli olmaya bakmanız beklenir.
“O bir dangalak.”
Herhalde bu kadarını da demezsiniz artık.
“Sizden haber alamazsam, X’e devam ederim.”
Bu cümlede tehditkar bir ton bulunduğunu siz de sezmişsinizdir. Sonradan azarlanmaktansa beklemeyi tercih edin.
“Bu konuyu patronunla konuşabilir miyiz?” ya da “Bu konuyu İK’yla görüşmek istiyorum.”
Kendi patronunuzun üstünde birisini olaya bu kadar kolay dahil etmek, onun otoritesine bir meydan okumadır. İşten çıkmayı (ya da çıkarılmayı) düşünmediğiniz ve patronunuz konusunda yapılabilecek gerçekten başka bir şey kalmadığı sürece bu yola başvurulmaması konusunda Taylor uyarıyor. Çünkü ona göre bu, “kazananı olmayan bir oyun.”
“Neden Aylin’in X’i var, benim yok?”
Mızmızlık sinir bozucudur. Apaçık bir kayırmaya şahit olmadığınız sürece, başkalarının maaşına kafa yormaktansa kendi kariyerinize odaklanın. Durum ilk seçeneği işaret ediyorsa, Taylor kanıtlar hakkındaki düşüncelerinizi iyice toparladıktan sonra patronunuzla bunu daha profesyonel bir şekilde konuşmanızı öneriyor.
“İşler bu ara çok yavaş ilerlediğine göre bugün erken çıkabilir miyim?”
Arada bir işten erken çıkmanız gerekmesi çok normal. Fakat, siz siz olun bunu yapacak iş olmamasından dolayı istemeyin. Taylor, “patronların bizim girişkenliğimizi beklediğini ve iş bitse bile her zaman sırada yeni bir proje beklediğini” hatırlatıyor.
Taylor’a göre neyi söyleyip neyi söylemeyeceğimize karar verirken yapılacak en mantıklı şeylerden birisi kendinizi patronunuzun yerine koymaktır. “Yapacağınız yorum kulağa olumlu geliyor mu? Boşboğazlığın bütün gemiyi bile batırabileceği düşünülürse, siz siz olun kariyerinizde ilerlemek istiyorsanız, işte sıkıntılar yaşadığınızda kelimelerinizi dikkatli seçin.”