Gazeteci değilim. Gazetecilik eğitimi de almadım. Ama kitleleri kolayca yönlendirme gücüne sahip medyanın yine kitlelere karşı sorumluluk sahibi olması gerektiğini biliyorum. Ayrıca biliyorum ki Hipokrat Yemini eden ama Hipokrat’ın kemiğini sızlatmaktan çekinmeyen -az sayıda da olsa- doktor var aramızda ve gazetecilik için böyle bir yemin var mı bilmiyorum ama varsa eğer, ülkemizin önde gelen gazetelerinden Radikal’in Facebook hakkında yaptığı niteliksiz haberden dolayı birilerinin kemikleri şu anda fena halde sızlıyor.
Üç Türk Facebook’ta büyük bir açık buldu. Facebook’a Hotmail adresi üzerinden giriyorsanız, bir dakikada şifrenizi kaybedebilirsiniz.
Telefondaki yazılımcı arkadaşım Serkan Gencel, “Enis, …..@hotmail.com adresi sana ait değil mi?” diye sordu. “Evet” dedim. “Facebook’ta da sanırım aynı hotmail adresi ile kullanıcı olarak kayıtlısın doğru mu?” diye sordu bu kez. Ona da yanıtım “evet” oldu. Arkadaşım, bu kez “İyi o zaman yeni Facebook şifren hayırlı olsun” diye güldü.
Hikaye güzel başlıyor. Başlık zaten çarpıcı. Yıllar içinde belirli bir network ve imaj oluşturduğumuz ve zaman içinde içselleştirirek “özelimiz” haline getirdiğimiz Facebook’ta şifremizi kaybetmek hiç iyi bir şey olmasa gerek. Bu yüzden bu kadar iddialı bir başlıkta çıkan haberin devamını merak ediyoruz ve bekliyoruz ki yazıyı hazırlayan gazeteci bizlere Facebook şifresinin nasıl 1 dakikada çalınabildiğini açıklasın ve mümkünse böyle bir şeyin olmaması için ne yapmamız gerektiğini söylesin.
Serkan Gencel, “Facebook’ta yer alan bu algoritmanın basitliğinden dolayı kullanıcı şifreleri değiştirilmekte ve yeni şifre ile oturum açılabilmektedir” diyor (…) Eğer bir Hotmail kullanıcısı iseniz, Gencel’in ifadesiyle 1 dakika içinde sizin Facebook sayfanıza girilip istenilen düzenlemeler yapılabiliyor. Kâşiflerden Vahap Eren bu algoritma keşfi ve bunun nasıl yapılabildiği konusunda bilgi vermeyi kabul etmiyor.
Demek algoritma? Eminim ki burada yazar salt “algoritma” kelimesinin cafcaflı karakterinden feyz alıyor ve muhtemelen okuyucuların bu konuda fikir sahibi olmasını lüzumsuz buluyor ve yine muhtemelen fazla soru sormadan kendimizi onun güvenilir kollarına bırakmamızı da istiyor. Ama ben merak ediyorum Facebook’u kafa kola alan bu iki arkadaşın algoritmadan ne kast ettiklerini? Ben bu haberin hitap ettiği kitle değil miyim? Belki. Ama bu hedef kitle çıkmazı, ortada apaçık duran neredeyse usülsüz gazeteciğili meşru kılmaz ki.
Hemen belirtelim Radikal’de bir kişinin Facebook sayfasındaki profil fotoğrafının, Serkan Gencel tarafından şifre ele geçirmeyle birlikte bir dakika içinde değiştirildiğine gözlerimizle tanık olduk.
İşte gerçek habercilik bu. Haberciliğin fütursuzca pik yaptığı, adeta bayrağımızı göklerde dalgalandırdığı an, işte bu an. Facebook’taki şifrenin değiştiğine gözleriyle tanık olan ve bu konuda okuyucuyu inandırmaya çalışan ancak bu işin nasıl olduğuna dair herhangi bir bilgi vermeyen ve bunu güvenlik nedenleriyle yaptıklarını açıklayan bir haberin köşe başlarını okudunuz.
Bakmayın kalemimin köşeli olduğuna. Niyetim eleştiriyi yüksek dozda vermek ancak kesinlikle bağcıyı dövmek değil. Bahsi geçen iki arkadaş, şahsen inanmıyorum ama, gerçekten Facebook üzerinde bir takım numaralar keşfetmiş olabilirler. Ama bu durumu yeterli kanıt ve tanımla dolduramıyorsak haber yaparak insanları yanıltmaktan kaçınmalıyız. Kitleleri bilgilendirirken 5N1K’ya özenilmesini, “vallahi gördüm” haberciliğinden uzak durulmasını ve mümkünse dolgun verilerin kullanılmasını istiyorum. Çok mu şey istiyorum?
Sizi bilmem ama ben gazeteciliği bilmiyorum ve ama nasıl haber yapılmaması gerektiğini -artık- biliyorum.