Diyelim ki, Seda’yla arkadaşsınız. Seda’nın 3 yeşil elması var. Sizin ihtiyacınız olan yeşil elma değil, siz kırmızı elma istiyorsunuz.
Ortalıkta kırmızı elma falan yok. Size kırmızı elma satmaya hazır birinin olduğu bir markete gitmeniz gerekiyor. Mantıklı olan hareket bu olsa da, siz emin olamıyorsunuz. Ya gittiğinizde market kapalı olursa? Ya elma bitmişse? Hatta kırmızı elma isteyip istemediğinizi bile sorgulayabilirsiniz.
Oysa Seda önünüzde duruyor. Tatlı da bir kız. Hani diyorsunuz, belki Seda’nın kırmızı elması da vardır! Sonuçta yeşil elması varsa, kırmızısı da olabilir gibi bir fikre kapılıyorsunuz. Yeterince uğraşırsanız, size kırmızıları da verecekmiş gibi geliyor.
“Seda, akşam bir kahve mi içsek beraber?” diyorsunuz. Seda şaşırıyor ama sizi de çok istekli görünce “Neden olmasın?” diyerek teklifinizi kabul ediyor. Kahveden sonra kırmızı elmaları vermesini bekliyorsunuz ama tık yok. Sabrın sonu selamet deyip devam ediyorsunuz. Başka bir akşam sinemaya gidiyorsunuz. Başka bir akşam yemek yiyorsunuz. Bir sabah kahvaltı yapıyorsunuz. hala aynı durumdasınız. “Amma nazlı çıktın yahu!” diye kızmanıza rağmen bir bakmışsınız, beraber yaşamaya başlamışsınız.
Kırmızı elmanın faturası git gide büyümüş durumda. Gidip o elmaları marketten alma gibi bir düşünceye girecek durumda değilsiniz; çünkü aklınızda hala o kırmızı elmaları verecek kişi sadece ve sadece Seda! Onunla olmak, kaderinizmiş gibi geliyor. Sonunda kendinizi ona “Sana ömrümü verdim! Yeter artık! Neden bana o kırmızı elmaları vermiyorsun hala!” diye bağırırken buluyorsunuz. “Bende kırmızı elma falan yok!” diye haykırıyor Seda. “Bende olduğunu da nereden çıkardın!” diyor. Ağlıyor.
Peki neden? Seda’nın en başından beri kırmızı elması olmadığını biliyordunuz. Her ne kadar öyle olduğunu düşünseniz de, o sizi kandırmadı. Sizinle kahve içmeyi sevdi, sinemaya giderken eğlendi; kırmızı elma istediğinizi bilemezdi.
Bu gibi durumlar, hayattan beklentilerimiz konusunda kendimize dürüst olmadığımızda ortaya çıkar ve sadece size değil, partnerinize de zarar verir.
Siz tekneyle denize açılmayı seviyor olabilirsiniz ama Seda’yı deniz tutuyor olabilir. Siz 5 çocuk isteyebilirsiniz ama Seda istemeyebilir. Bunları istemeniz doğal ama Seda’nın istememesi de doğal.
Bakın bir markete gitmeye üşendiniz diye başınıza neler geldi!
Aşk, kolayınıza gelen kişiyle paylaşılan bir şey değildir; çünkü ardından da paylaşılacak koca bir hayat gelir. Yanlış kişiyle beraber olduğunuzu düşünüyorsanız, o kişiyi hayatınıza almayı tercih ettiğinizdendir. Hiçbir zaman kendinize dürüst olmadığınız için şimdi Seda da bunun acısını çekmek zorunda ve bu hiç adil değil.
İhtiyaç duyduğunuz şeylere sahip olan kişi, sizinle tanıştığında bunu zaten size sunacaktır. Elinde kırmızı elma olmayan insanın elinde kırmızı elma aramayın. Bir kere geleceksiniz bu dünyaya!