True Detective’in spoiler dünyasına hoş geldiniz. Henüz izlemediyseniz lütfen bu yazıdan uzak durunuz.
İlk olarak kabul edelim hepimiz ikinci sezonun birinci bölümüne şüphe ile yaklaşmıştık. Ancak bence 2. Sezonunun 2. Bölümü bu şüpheleri ortadan kaldırmak için yeterli!
İlk olarak 2. Sezonun “Gece Seni Bulur” isimli bölümün ilk saniyelerinde dizinin karanlık adamına dair iç görü sahibi oluyoruz. Belki de True Detective serilerinin en ilgi çekici kısmı kimsenin tam anlamıyla iyi ya da kötü olmaması. Her karakterin kendine ait dünyası içinde değerlendirilmeye açılması.
Bunların ışığında özgürce diyebiliriz ki Frank Semyon’ın zor geçen bir çocukluğu olmuş. Çocukluğunda, Babasının içmeye giderken kendisini bodruma kapattığını tavana bakarak anlatıyor. Tavandaki su lekesine dikkatlice bakıyor ve şunu ekliyor “Bana her şeyin kağıttan yapıldığını söylüyor.”
İçinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurursak her şeyin yıkılacakmış gibi görünmesi sizce de normal değil mi?
Aşağıdaki yüz ifadesine hak veriyor ve şunu ekliyoruz “True Detective bu, her şey bir anda ters yüz olur, merak etme sen Frank kardeş.”
Dizinin ilerleyen dakikalarında ise merhum Ben Caspere’in ölümünün düşündüğümüzden daha tüyler ürpertici olduğunu öğreniyoruz. Gerek gözlerinin artık yerinde olmayışı, gerek gördüğü işkenceler ve özellikle av tüfeği ile “o şekilde” vurulması bu sefer de ciddi bir katil ile baş başa olduğumuzu gösteriyor. Benim en çok merak ettiğim bu katilin yalnız olup olmadığı. Birinci sezonu hatırlarsak True Detective’in yazarlarının daha karmaşık hikâyeleri sevdiğini söyleyebiliriz. Ki bölümün sonunda karmaşa başladı bile yaşasın!
Psikoloğunun anlattığına göre her ne kadar renkli bir cinsel yaşamı varmış gibi görünse de içten içe pasif olmayı ve izlemeyi seven Caspere’in gözlerinin yokluğu hala bir muamma!
Buna rağmen psikoloğun, Ani Bezzerides’in geçmişine dair bilgiye sahip olması insana “bu yazarların aklında neler var?” dedirtiyor.
Bir de Ray Velcoro’ya eski karısı Abigail Spencer’ın “Kötüsün, Ray. Sen kötü birisin. Benim oğlum için kötü birisin.” demesi var. Bu cümlelerin ardından gelen “Eskiden düzgündün.” itirafıyla şoka girdiniz mi? Girmediyseniz size hak veririm. Zira baştan aşağı kimsenin kötü olmadığı bir diziye kirlenmiş karakterlerin tat katacağı aşikar.
Ekibe bakacak olursak elimizdeki ikilinin bu ekipten çok daha iyi iş çıkarabileceği kesin! Özellikle istedikleri zaman girip çıkabildikleri bu hangarda ekip olarak pek bir disipline sahip oldukları söylenemez.
Gelelim dizinin en “harbi” anına…
Velcoro ve Bezzerides arasındaki ilişki dürüstlüğe dayanacakmış gibi görünüyor. Tabi Velcoro son yaşadığı durumdan sağ çıkarsa… True Detective’in ilk sezonda iki farklı kişilikteki polis memurunun ortak olarak ilişki dinamiklerini yakından incelemiştik. Oysa bu sezonda o tarz bir iç görü henüz başlamadı.
Yine de Bezzerides’in “Ne kadar yoldan çıktın?” diye sorması tatlı değil mi?
Ya Velcoro’nun “Sence ne kadar cici kıs?” bakışı atmasına ne demeli?
Zaten dizininin ilerleyen Saatlerinde Velcoro’nun ne kadar yoldan çıkabileceğiniz görüyoruz.
Umarız Velcoro çelik yelek giymiştir!
Tüm bunların yanı sıra siz de Bezzerides’in ortağının aradığı şu kayıp kızda bir bit yeniği olduğunu sezmiyor musunuz?
Bakalım bir sonraki bölümde bizleri neler bekliyor.