Bütün gün durmadan çalışıp eve gelip de koca gün ne yaptığınızı anlatamadığınız olmuştur muhakkak. Nefes almadan çalışıp bir arpa boyu yol kat edemeden günü sonlandırıyoruz bazen.
Günümüzün çalışma ortamı odaklanmamızı ve gerçekten çalışmamızı engelleyebiliyor. Sonu gelmeyen e-postalar, sürekli yapılan toplantılar ve, itiraf edelim, sosyal medya ile dikkatimizi tek bir işi bitirmeye kesintisiz olarak veremiyoruz. Fakat suçu sadece bu konulara atmak, asıl sorunu görmezden gelmemize sebep oluyor. Üretken ve verimli bir gün için Facebook’a bakmaktan daha büyük engeller var.
Hızlı karar verip ilerleyememek
Kararsızlık da bir çeşit iş ertelemedir. Sürekli olarak alınacak kararlar bir başka zamana ötelenir. Karar öncesinde toplantı üstüne toplantı yapılır. Bir sonraki güne atılır, derken bir hafta sonraya ancak toplantı yapılabilir ve karar verme günü sürekli ertelenir. Elbette farklı sebepler de olabilir bunun altında ama genellikle kararın sonunda oluşabilecek başarısızlık korkusu en büyük etken bu noktada.
Başarısızlıktan çekinmek elbette çok doğal ama asıl çekinilmesi gereken şey verimsizlik olmalı. Boş geçirilen zamanın telafisi yok ne yazık ki, ancak hatalı bir karardan geri dönmek çoğu zaman mümkün. En önemsiz konularda dahi karar almak için onlarca kişinin yüzlerce defa e-posta alıp vermesine ve saatler süren sıkıcı toplantılara girmesi verimliliği öldürmekten başka hiçbir işe yaramaz. Fırsat bulundukça mümkün mertebe hızla karar alıp harekete geçmek gerekir.
Hayır diyememek
İş hayatında biraz iyi niyetli bir insansanız eğer hayır diyememenin ne kadar sıkıntılı bir durum olduğunu biliyorsunuzdur. İşiniz başınızdan aşkın olsa da, günlerdir uykusuz olsanız da bir iş arkadaşınızın ya da üstünüzün isteklerini geri çeviremezsiniz. Bu da başkalarının mutlu olurken sizin sinir krizi geçirecek kadar yoğun çalışmanıza sebep olur. Siz mutluluğunuzdan ve iç huzurunuzdan feragat edersiniz bu süreçte. Üstelik kendi işlerinizi de yetiştirebilmek adına olması gerekenden daha fazla çalışarak bedeninize de büyük bir yük bindirirsiniz.
Hayır demenin bir kabalık ya da küstahlık olmadığını fark ettiğinizde ise çok daha huzurlu çalışmaya başlarsınız. Elbette bunun çok kolay bir olay olduğunu söylemiyorum. Şahsen ben de hayır deme konusunda çok başarılı birisi değilim. Fakat kesinlikle üzerinde çalışılması gereken bir yetenek olduğunu kabul ediyorum.
Mükemmeliyetçi olmak
Bu madde kimi zaman iyi bir özellik olsa da çoğunlukla bir bahane olarak kullanılıyor günümüzde. Mükemmeli aramanın hiçbir sakıncası yok elbette ama mükemmele erişmek için geçirilen süreçte rakiplerinizin sizin çok ötenize geçtiğini unutmamak gerekiyor.
Çağımızın en başarılı iş insanlarından ve girişimcilerinden biri olan Gary Vaynerchuck’ın da defalarca söylediği gibi üzerinde düşünmeyi, kafa patlatmayı, stratejisini oluşturmayı bırakıp gidip yapmak gerekiyor. Zira %100’ü aramaktansa %80 tamamlanmış bir ürünü/projeyi hayata geçirmek ve geri kalan %20’yi yolda tamamlamak çok daha pratik olacaktır.
Ara vermeden çalışmak
Herhangi bir süper gücünüz yoksa eğer sizin de dikkatiniz bir süre sonra dağılmaya başlayacaktır. Sıradan bir insan tam konsantrasyon ile 90-120 dakika arasında çalışabilir. Sonrasında yavaş yavaş aklı başka yerlere kaymaya başlar. Bunun önüne geçmeye çalışıp, odaklanmakta ve çalışmakta ısrar ettikçe de tükenmişlik hali gelir ve çalışmanın verimi düşer.
Bu noktada kısa bir mola verip yeniden güç toplamak gerekiyor. Bir kahve molası, arkadaşlarla sohbet biraz işten uzaklaşmanıza, rahatlamanıza ve yeniden enerjinizin yerine gelmesine olanak sağlayacaktır. Bu molaları vermeden çalışmaya devam etmek işinizin kalitesini de düşürecektir. Tam odaklı çalışacağınız iki saat içinde odaklanamadan çalıştığınız sekiz saatten daha fazla iş bitirebilirsiniz.
Kendine dikkat etmemek
Yoğun iş temposunda insan bazen sadece işe odaklanabiliyor. İş dışında hiçbir aktiviteye vakit ayıramıyor. Spora gitmek ya da arkadaşlarla görüşmektense çalışmayı tercih edebiliyor. Fakat uzun vadede düşünüldüğünde çok da sağlıklı olmayan bir yaklaşım bu. Günde on dakika spor yapmak bile kişinin kendini iyi hissetmesini sağlayacak hormonların salgılanmasında faydalı olacaktır.
Çalışmak yerine spora ya da arkadaşlara vakit ayırmak vicdan azabı yaratabiliyor kimi zaman. Bu da çok doğal bir durum. Ancak bu noktada spora da arkadaşlara da hatta her şeyden uzaklaşıp kafa dinlemeye de vakit ayırmak gerekiyor. Müşterilerle toplantı yapmak ne kadar doğal ve katı bir şekilde gerçekleşiyorsa aynı şekilde yaklaşmakta fayda var bu noktalara da. Zira kendinize iyi bakmadan çalışmaya devam ederseniz, çalışamayacak hale gelmeniz kaçınılmazdır. Arada kendinize bunu hatırlatıp, kendinizi bir öncelik haline getirmeniz gerekiyor.