Sosyal Medya

15 Dakikada Sosyal Medya Uzmanı Olun!

Konuk yazarımız Taci Yalçın Pure New Media Creative Group Head ve Sosyal Akademi eğitmenidir.

Bu başlığın doğru olabileceğini düşünerek tıklayanlar var, biliyorum. Onlar muhtemelen “3 ayda 7 cm uzatan” reklamlara da inanıyorlar. Ama konumuz onlar değil. Onları yargılamıyorum. El birliğiyle bu işi bu kadar ucuzlatan bizleriz. Onları bu düşünceye iten, bu işin bu kadar kolay olabileceğini düşündüren bizleriz. Dijital pazarlama ve sosyal medya iletişimi sektöründe çalışan herkesten bahsediyorum. Hepimizden bahsediyorum.

Evet. Son birkaç yılda bu iş bu kadar basitleştirildi. Bu kadar kolaymış gibi lanse edildi. Ortalıkta sürüsüyle “sosyal medya uzmanlığı sertifika programı” türedi bir anda. Devir “poz yapma” devri olduğundan, eğitmenlik teklifi götürülen hemen herkes “hayır” diyemedi. Sorgulamadılar. Gittiler, kendi ajanslarından ya da markalarından, yaptıkları işlerden bahsettiler, yani güzelce pozlarını yaptılar. Poz yapmak uğruna eğitim öğretim etiğinden uzaklaştılar. İnsanlara aslında hiçbir şey öğretmediler. Ama çok şey öğretmiş gibi davrandılar. Onları yargılamıyorum. Dedim ya, devir poz yapma devri. En güzel pozu veren, en güzel düdüğü çalıyor.

Eğitim-Öğretim, bence sağlıktan sonra gelen en ciddi konudur. Daha doğrusu öyle olması gerekir. İnsanları eğiterek güzelce kandırabilir, yanlış yollara saptırabilir, istediğiniz modele girmelerini sağlayabilirsiniz. Bu kadar ciddiye alınması gereken bir konuda bu kadar ciddiyetsiz işler yapılması da tabii ki sadece bizim ülkemize özgü değil. Bizdeki kadar mide bulandırıcı olmasa da dünyada da bu işler böyle yürüyor. Ama iyilerin hakkı dünyada da, Türkiye’de de er geç teslim ediliyor. Bu gerçek hiçbir işte, hiçbir yerde, hiçbir zamanda asla değişmez ve değişmeyecektir.

Beni bilen bilir, eğri oturup doğru konuşmaya çalışırım. Lafımı kimseden asla esirgemem. Fatih Güner, en başında bu projeden bahsettiğinde ilk sorum şu olmuştu: “Poz mu yapacağız, yoksa insanlarla tecrübelerimizi paylaşıp, onlara gerçekten bir şeyler mi öğreteceğiz?” Fatih’in cevabı tahmin ettiğiniz gibi olduğundan, açıkçası ben de çok heyecanlandım. Fatih’in heyecanını içtenlikle paylaştım. Düşündüğü eğitmenleri saydığında “evet” dedim. Burada sosyal medya işine gerçekten emek vermiş, sayısız markanın sosyal medya iletişim stratejisini belirlemiş, sayısız sosyal medya kampanyasında yer almış çok değerli insanlar var. (Gerçi birkaçı hariç) Burada sosyalmedya.co’ya bir eleştiri de yapmak isterim. Bu görüşümü daha ilk program öncesinde de iletmiştim. Sonuçta hepimiz mükemmeli yakalamak için çalışıyoruz. Eleştirimi “kadro daha mükemmel olabilirdi” ekseninde özetleyebilirim. Ama bu, halen sosyalmedya.co’nun eğitmen kadrosunun en güçlü ve en doğru insanlardan oluştuğu gerçeğini değiştirmiyor. Geçtiğimiz birkaç yılda birçok sosyal medya uzmanlığı sertifika programından gelen teklifi reddetmemin nedeni de bu. En iyisi burası olduğu için buradayım. Amacı en net ve en dürüst program burası olduğu için buradayım. Bunu daha net açıklayacak başka bir cümlem yok.

Yeri gelmişken şu “uzmanlık” konusuna da biraz değinmek isterim. Eskiden işinin erbabı olmayan insanlar para kazanamazdı. Nispeten hala öyle. Düzgün pantolon dikemeyen bir terzinin, iyi ayakkabı yapamayan bir ayakkabıcının uzun vadede iş yapabilmesi mümkün mü? “Pabucu dama atılmak” deyiminin nereden geldiğini bilir misiniz? Çok kısa özetlemem gerekirse, Osmanlı döneminde tüm esnaflar işini hakkıyla yapmaya çalışırmış ve hileye hurdaya pek rastlanmazmış. Eğer bir ayakkabıcı, işine hile karıştırmışsa ve çabuk yırtılan bir ayakkabı imal etmişse, o pabuç bir daha kullanılmaması için dama atılırmış. Pabucu dama atılan ayakkabıcının itibarı sıfırlanır, o meslekten ekmek yemesi artık neredeyse imkansız hale gelirmiş. Daha detaylı bilgi için blogum Yani Neymiş’e göz atabilirsiniz.

Şimdilerde ortalık, pabucu dama atılması gereken ama sektörün türlü sıkıntı ve ihtiyaçlarından dolayı pabucu dama atılamayan insanlardan geçilmiyor. LinkedIn profilinizi “sosyal medya uzmanı” olarak güncellediğiniz anda sosyal medya uzmanı olmanız mümkün. Eh, nihayetinde sektör bu haldeyken işini gerçekten iyi yapan insanların sayısı da çok çok az. Birçok ajanstan önemli görevlerdeki arkadaşlarımla ortak sıkıntımız, nitelikli takım arkadaşları bulamamak. Birçok markanın sosyal medya iletişimini dijital veya sosyal medya ajansları yürütüyor. Bu ajanslardaki nitelikli eleman sıkıntısını da düşündüğümüzde, birçok önemli markanın sosyal medya iletişimi tabir-i caizse pata küte yapılıyor.

Peki, iyi bir sosyal medyacı nasıl olmalıdır? İyi bir sosyal medyacı, önce iyi bir sosyal medya yöneticisi olmalıdır. Buradaki “yönetici” bildiğimiz “yönetici” değil. Buradaki yöneticilik, görselden de anlayabileceğiniz üzere markanın kitlesini iyi yönetmek, doğru yönlendirebilmekten geliyor. İyi bir sosyal medyacı, trendleri düzenli olarak takip etmeli ve halihazırda markanın bulunduğu platformların dinamiklerine hakim olmalı. Sürekli kuralları ve yapıları değişen bu platformları iyi tanımalı. Yapılan işin, özünde “iletişim” olduğunun farkında olmalı. Gerek rakipleri, gerekse gidişatı iyi analiz edebiliyor olmalı. Yaratıcı olmalı. Evet, yaratıcı içerik günümüzün en önemli konularından biri. Yaratıcı içerik üretebiliyor olmalı. Sorun çözebiliyor olmalı. Muhtemel sorunları önceden sezebiliyor olmalı. Kriz yönetim becerisine sahip olmalı. Eften püften değil, anlaşılır ve doğru raporlama yetisine ve bilgisine sahip olmalı. Araştırmacı olmalı. İyi bir sosyal medyacı hem iyi bir reklamcı, hem de iyi bir pr’cı olmalı.

Bu noktada iş, bizim gibi bu işe gerçekten gönül vermiş, hatta sadece gönül vermekle kalmayıp daha fazlası olan emeğini ve zamanını vermiş insanlara düşüyor. Belki Don Kişot’luk yapıyoruz. Belki bu kötü gidişatı değiştiremeyeceğiz. Fakat bildiğimiz bir şey var. Amacımız, gerçekten bu işe hakim, bu işi yapabilecek insanlara doğru yolu göstermek ve gerektiğinde onları takımımıza kazandırmak. Bu işin üzerindeki kara lekeyi zamanla temizleyip, saygıdeğer kılmak. Biz bunu yapabileceğimizi biliyoruz. Siz de nerede olduğumuzu biliyorsunuz.

Yazıma katkıları ve bu güzel görseli bulup benimle paylaştığı için takım arkadaşım Doğan Çetin‘e teşekkürler.