Tasarımıyla öne çıkan ve cihazlarını tasarım ekibinin vizyonu etrafında şekillendirmesiyle bilinen Apple’ın, tasarımcılar tarafından giderek daha vasat bulunması sizi şaşırtır mı? Peki bunun baş sorumlusunun Apple’ın parasının %70’ini yapan bölümü yönettiğinden hiçbir yere gitmesi beklenmeyen, genç yaşına rağmen bir sonraki CEO olmaya aday, çok yakın olduğu Steve Jobs gibi mükemmelliyetçi, acımasız, detaycı, egosu büyük, kalp kıran, başkalarının işini kendisininmişçesine üstlenen, hırslı, sözü dinlenen biri yüzünden olduğunu söylesem? Evet, Cupertino’da iOS ekibini yöneten Scott Forstall ve onun fazlasıyla ittirdiği dijital taklitçilikten bahsediyorum. Fast Company’nin araştırmasını takiben yayılan haberlere göre, Forstall’ın başını çektiği taklitçilik akımı şirket içinden bir çok tasarımcıyı işten soğutuyormuş ve başlı başına alay konusu olmuş.
Taklitçilik derken, Apple’ın rakiplerinin iyi fikirlerini çalıp, kendine ait gibi gösterme huyundan bahsetmiyorum. Tasarımda taklitçilik (skeuomorphism), bir objenin eski halinde işlev sahibi olan bir tasarım öğesinin, tasarımın ilerlemesiyle fonksiyonunu yitirmesine rağmen, hala kendine objenin içinde yer edinebilmesine denir. Mesela sigara filtrelerindeki mantar deseninin, selüloz filtre kullandığımız bugünlere kalması görsel bir örnek. Otomobillerin gerçek çelik tekerleğini örtüp, yük arabası tekeriymişçesine parmaklı tasarlanan jant kapakları bunun üç boyutlu bir örneği.
Dijital taklitçilik ise, kendi ekosistemi bulunan, katı malzemeler değil bitler ve piksellerden oluşan dijital dünyanın, dış dünyadan şekil ve malzeme ödünç almasına deniyor. Apple’ın dijital taklitçiliğini iş başında görmek için, iPhone’u elinize alıp Game Center uygulamasına girebilirsiniz. Karşınıza yeşil kumaşı, ahşap kenarı, iskambil yuvaları, zarları ile baştan aşağı Vahşi Batı kumarhanesi temalı atmosfere sahip bir uygulama çıkar. Veya Mac’inizde iCal programını açabilirsiniz. iPhone’daki Calendar’ın aksine, MacOS ve iPad’de takvim uygulamasının deri ajandaları andıran bir dokuya sahip olduğunu görürsünüz. Son derece modern bir imajı olan ve gençlere hitap eden podcastler için hazırlanan uygulama niye eski bantlara gönderme yapar? Aslına bakılırsa GPS ile ortaya çıkan ve eski adres defterlerine yaptığı göndermesi bile geçersiz olan Find My Friends uygulaması? Felaket! En azından bu örnekler, çok kalabalık, dikkat dağıtıcı ve basitçe kötü dizaynlar olsalar bile, iBooks’un saçmasapan dizilmiş kütüphaneleri ve okumayı zorlaştıran sayfa dönme animasyonları gibi fonksiyondan çalmıyorlar!
Taklitçiliğin elbette işe yarayan yanları var. Kullanıcıya alıştığı bir gereci alıştığı biçimde sunmak, bazı öğeleri daha kolay tanımasına izin verebilir. Ama bu yanıltıcı bir izlenimdir. Çünkü her şeyden önce, uygulamalar alıştığımız objelerden fazlasını yapabilme kapasitesine sahiptir. iCal, duvarınızdaki takvimden çok daha karmaşık ve becerikli bir alettir. Taklitçiliğe güvenen kullanıcı, uygulamaya mahsus birçok özelliği keşfedemez. Daha vahimi, taklitçilik yapan tasarımcı, taklit ettiği öğenin sınırlarının ötesine uzanan yeni özellikler eklemekte zorlanır; yani inovatif olmaktan çekinir. Ayrıca taklitçiliğin her zaman alışılan ve daha sıcak bir ortam sunup sunmadığı da sorgulanmalı. İkonlardaki sembolik taklitçiliğe bakıldığında, kaç tane akıllı telefon kullanıcısı döner kadranlı telefon ahizesini kulağına dayadı? Bu ikon, genç bir kullanıcının telefonun arama özelliğini tanımasını kolaylaştırıyor mu, zorlaştırıyor mu?
Ama maalesef, herkesten önce Steve Jobs taklitçiliğe bayılan bir insandı. Amerikan halkının kalbine, kiç tasarımlarıyla girdi. Birlikte çalıştığı modern tasarımcılarla bu yüzden sıkça takıştı. Forstall, Game Center gibi taklitçi tasarımcılığında hep Jobs’ın desteğini aldı. Hatta rivayet o ki, iCal’ın dikişli deri dokusu, birebir olarak Jobs’ın Gulfstream jetinden alınmış.
Forstall ise, Jobs’ın anısını ve Jobs ile olan yakınlığını sık sık tartışmalara alet eden bir yönetici. Sürekli “Steve yaşasa böyle isterdi” diyerek (ve tahminen haklı olarak) kendi görüşlerini uygulatan bir lider. Ama bazıları ona “sihirbazın çırağı” diyor. Yani ustasının büyüsünü taklit etmeye çalışırken kendisinden büyük güçleri serbest bırakan, boyundan büyük işlere bulaşan acemi ama istekli bir çalışan. Diğer yöneticiler ile arası epey bozuk. Özellikle Apple imzası denebilecek cihazların tasarımları yapan minimalist Jony Ive ve onları gerçeğe uyarlayan donanımıncı Bob Mansfield, Tim Cook olmadan Forstall ile toplantı yapmayı reddediyormuş.
Her şeyden öte, karizmatik kişiliğiyle kırdığı ve kendisiyle anlaşamayan insanları bile ortak bir hedefe odaklatabilen Jobs’ın bu birleştirici özelliğinden yoksun halefi Forstall’ın Apple’ı yönetebileceği şüpheli. Ama Apple’ın kasalarını dolduran ve geleceğini şekillendiren iOS’in tepesindeki ismin, çok daha uzun yıllar boyunca tasarımda etkisini hissettireceği ortada. Dijital taklitçilik, gerçekten tasarım etrafında ürün üreten Apple’ı vasat kılar mı? Tasarımı dış dünyadan ödünç alan bir araç, onun ne kadar ötesine gidebilir? Tasarım etrafında ürün üreten bir şirket, tasarımını bildiğimiz objelerden alırsa, sonunda bildiğimiz objeler üretmez mi? Her zamanki gibi, yorumlarınızı bekliyoruz.