Sosyal Medya

Beren Saat ve Patos Özelinize Girsin İster Misiniz?

Beren Saat, Patos’un reklam yüzü olduğundan beri daha çok Patos yer oldum. Sadece kendim yemiyorum, arkadaşlarıma da ısrarla Patos aldırıyorum. Almayacakları varsa bile aldırıyorum, düşünün o denli Beren Saat hayranıyım. Denizden Beren Saat çıksa, yanında yatarım ya da Patos uzatırım. Geçen karşıma çıktı, Beren’in başrolü oynadığı interaktif bi’ site yapmışlar: “Bir Beren’e Sormak Lazım”. Yalnızca Facebook hesabım ile girebiliyormuşum. Zaten artık her şey Facebook üzerinden yürüyor, gayet doğal. Hmm, evet, aplikasyonun “izin ver” ekranı çıktı. Beren’e bir an önce ulaşmam lazım. İzni verdim gitti!

Dur evlat! Yaptığın girişi “Beren için” diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce amacı!.. Daha basit anlatayım: Az önce yaptığın dikkatsiz ve şehvet dolu Facebook girişi ile “Bir Beren’e Sormak Lazım” isimli aplikasyonun ve aplikasyonu oluşturanların onlarca kişisel bilgine ulaşmasına izin verdin. Normalde bir çok uygulama senden yalnızca temel bilgilerine ve belki bir de duvarındaki bilgilere ulaşmak ister. Çünkü özel alan mahremiyet demektir. Ama artık Beren Saat ve Patos senin profil bilgilerine, iletilerine, fotoğraflarına, videolarına, arkadaşlarının kişisel bilgilerine ve daha da korkuncu, ‘Gelen Kutu’ndaki mesajlarına ulaştı. Artık Patos ve Beren Saat kapını çalsa yeridir. Gerçi Beren Saat kapını çalsa eminim ki kapının deliğinden bile içeri alırsın onu. Kötü haber: Beren kapını çalmayacak ve bütün kişisel bilgilerin artık Patos’un ve de kampanyayı hazırlayan ajansın elinde.

Az önce Beren ile samimi bir sohbete giriştik. Gerçi biraz monolog tadında oldu, o anlattı, ben dinledim ama dert değil. Kendisi beni en çok takip eden gizli hayranımı, son zamanlarda ihmal ettiğim arkadaşımı ve 800 fotoğrafım arasından seçtiği ve en çok beğendiği fotoğrafı gösterdi. Sonuçlar biraz garipti. Gizli hayranım annem, ihmal ettiğim kişi kardeşim, en güzel fotoğrafım da geçen gün yaptığımız halı saha maçının ertesinde iki tepsi baklavayla topluca ve kan ter içinde çektirdiğimiz fotoydu. Gerçi Beren ne yapsa güzel, Beren ne yapsa hoş.

Olur öyle, dert etme. Algoritma dediğin iki ucu fiyonklu değnek. Bana da enteresan sonuçlar çıktı ama fazla ciddiye almadım. Beren Saat konusunda kullandığın sıfatlara yer yer katılmakla birlikte, seni tekrar uyarıyorum: Az önce bütün şahsi bilgilerini Patos’a vermiş bulundun. Elde ettiğin bilgilerin doğru ya da yanlış olması önemli değil. Artık o bilgilerden cımbızla çıkartılacak kelimelerle yol, su ve elektrik yerine reklam, kampanya ve yine reklamla karşılaşabilirsin. Belki bilgilerin başka bir araştırmaya konu olur: “20-25 yaş arasındaki bekar erkekler sosyal medyada bir günlerini nasıl geçiriyorlar?” Bülent Ortaçgil ustanın da dediği gibi “Olamaz mı? Olabilir”. Artık her türlü bilgin onlarda. Sosyal ağlarda “ne oldum” değil, “ne olacağım” da değil, “hangi kişisel bilgimi paylaştım” demeli.

Gösterinin sonunda Beren Saat son derece tatlı bir şekilde telefonumu istedi. Tabii ki verdim ve ardından Beren ile telefonda konuştuk. Yani o konuştu. Evet, Beren aradı beni. Muhtemelen yalnızca beni aramadı ama olsun. Ne dediğini hatırlamıyorum çünkü o sırada kendimde değildim. Bir ara fırsat bulup da “Burası kastı, MSN var mı?” diye sordum. Telefon kapandı. İçimde bir coşku…

Dostum farkında olmayabilirsin ama az önce Patos’a cep telefonunu ve istedikleri zaman sana ulaşma fırsatını verdin. Bir daha Beren seni arar mı sanıyorsun? Zor. Ama Patos arar. Belki telefonun gittiği başka firmalar arar. Belki de ben yanılıyorumdur ve bilgilerini kimseyle paylaşmazlar.

Paylaşmazlar mı?

Artık her türlü kişisel bilgin ellerinde.

O bilgileri ellerinde tutmazlar mı?

Neyse ki… Beren güzel, Beren iyi, Beren hoş…

Önemli not: Elde edilen kişisel bilgileri başka hiçbir yerde kullanmadıklarına, üçüncü kişilerle paylaşmadıklarına ve ilerisi için saklamadıklarına dair sitemize Patos ya da reklam kampanyasını hazırlayan ajanstan ikna edici bir uyarı gelirse bu yazı kendini imha edebilir. Ama belki de etmez.