Son dönemde sıkça tartıştığımız dijital özgürlükler hakkında yeni bir hareket başladı. David Hassellhoff ve F-Secure Araştırma Birimi Lideri Mikko Hyppönen hazırladıkları manifestoyla bireylerin dijital ortamdaki haklarının korunmasına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Kara Şimşek dizisinden hatırladığımız ve F-Secure Freedome’un marka elçisi olan Hassellhoff ile Hyppönen’in Berlin’de gerçekleştirilen re:publica teknoloji konferansında duyurduğu özgürlük hareketiyle toplumda dijital özgürlüklere dair bilinci artırmayı ve kavramın günümüzdeki kırılgan yapısına dikkat çekme amacını taşıyor.
F-Secure’un kampanyasının ilk adımı ise dijital dünyada var olan tüm bireylerin katkısıyla bir dijital manifesto hazırlamak. NSA skandalı ile alevlenen ve bizim ülkemizde de yeni internet yasasıyla gündemimize giren bireylerin dijital dünyada takip edilmesi ve gözetlenmesi konusunda bu manifesto ile bir bilinçlilik yaratılmak isteniyor.
Dijital manifestonun temelinde ise dört ana madde yer alıyor. Bunlardan ilki toplu gözetlenmeye karşı özgürlük iken burada devletlerin vatandaşlarını internet ortamında gözetlemesi ele alınıyor. İkinci madde olan dijital eziyete karşı özgürlük kavramı altında ise kullanıcıların internette paylaştıkları fikirleri yüzünden fişlenmek ve yargılanmakla tehdit edilmesinin bireylerde korku ve endişeye sebep olması eleştiriliyor.
Dijital sömürgeleşmeye karşı özgürlük maddesinde teknolojilerin bireyleri tutsak etmemesi gerektiğine değinilirken dijital erişim, hareket ve söz hakkı için özgürlüğü içeren maddede “Platformlara erişim, hareket ve söz hakkı özgürlüğü engellenmemeli” düşüncesi aşılanıyor.
Creative commons lisansıyla genel katılıma açık olan #digitalfreedom (dijital özgürlük) manifestosuna katkıda bulunmak için bir platform oluşturulmuş durumda. www.f-secure.com/