İnternet ve dijital pazarlama ile ilgili olan ve çok satan kitaplar arasında bulunan “Web Analytics: An Hour a Day” kitabının yazarı olan Avinash Kaushik blogunda “İnsanlığa Karşı İşlenen 11 Büyük Dijital Pazarlama Suçu” nu listeledi ve ortaya tüm profesyonellerin ders çıkarması gereken konular ortaya çıktı. Evet, “insanlığa karşı işlenen suç” söylemi çok ciddi ama yapılan hataların büyüklüğünü veya daha doğru ifade ile kaçan balığın büyüklüğünü göstermek amacıyla güzel bir abartma olmuş. Biz, yine de, bu liste için “Dijital Pazarlamada Yapılan Hatalar” diyip durumu biraz daha insani bir şekilde sunmak istiyoruz.
Gerçekten de sektörün sürekli büyümesi ve genişlemesi, herkesin kendini söz sahibi hissetmesi gibi etkenler sebebiyle dijital pazarlama sektöründe birçok yanlış strateji ve kampanyalar görmek mümkün. Bunlarda yola çıkarak oluşturulan bu “Dijital Pazarlamada Yapılan Hatalar” tüm profesyonellerin gözden geçirmesi ve notlar alarak okuması gereken bir kaynak olarak ortaya çıkıyor.
Hataların birincisi “Aylık pazalama bütçesinin yeni teknikler, kanallar ve fikirler için kullanılmıyor” olması. Çünkü değişmekten ve farklılıklarda çok korkuyoruz. Yeninin fırsatından ziyade bilinmezliğini gören bu gözler şirketlerin hala AdWords’ e para harcamasına, e-posta ile müşterilerini bilgilendirmelerine, sadakat kampanyaları ile tüketicileri elinde tutmaya çalışmasına yol açıyor.
İkinci büyük hata ise; “Şirketlerin hızlı, fonksiyonel ve mobil kullanıma uygun web site sahibi olmaması” olarak göze çarpıyor. Yaklaşık 7 milyar insanın yaşadığı dünyada 4.3 milyar mobil telefon kullanıcısının olması mobil olmayanın ayakta kalamayacağını rahatlıkla gözler önüne seriyor. Biraz daha fazla yatırım yaparak mobil tabanlı web sitelerin kullanılması şirketler için bu kadar önemliyken bunu yapmamalarının özrünün ne olduğunu merak etmemek elde değil.
Hatalardan üçüncü sırada gelen ise “Web sitelerdeki flash kullanımı çılgınlığı”. Evet, çok yaratıcı bir tasarımla sitenizin flash formatında olması siteyi hazırlayan ajansa ödül kazandırabilir ama tüketicilerinizin bu konuda ne kadar isteksiz ve mutsuz olduğunu öğrenmeniz de size ufak çaplı bir sürpriz yapabilir. Flash ile hazırlanan web sitelerinin yavaş işlemesi onların kullanışlılığının çok önüne geçiyor ve böyle bir memnuniyetsizliğin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Hataların büyüklerinden olan dördüncü hata ise “Web sitenin karşılayamayacağı bir takım önerilerin dijital pazarlama kampanyasında var olması” durumu. Reklam linkinde dünyanızı değiştirmeyi vadeden sözler ile linki takip ettiğinizde karşınıza çıkan sitenin yapabildikleri arasındaki ciddi fark bir trafiğin oluşmasını ama aynı zamanda kullanıcıların sizden hoşlanmamasını sağlıyor. Bunun için trafik sağlayan fakat verdiği sözü tutmayan dijital kampanyalar firmaların insanları kandırdığını dair olan inancı güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor.
Beşinci büyük hata ise; “Dolu, canlı ve bağlantı sağlamaktan aciz bloglara sahip olmak”. Artık neredeyse her televizyon reklamında ve basılı ilanda görmeye alışkın olduğumuz web sitesi veya sosyal medya sitesi fan sayfalarına olan yönlendirmeler bloglarda ve şirketlerin web sitelerinde olmalı ve şirketler tüketicileri ayağına çağırmak yerine onların ayağına gitmeyi tercih etmeli.
Altıncı hata ise Twitter ve Facebook sayfalarında sadece duyurum yapmak ve sanki bu mecralar basın bültenlerinin yayınlandığı yerlermiş gibi davranmak olarak gözüküyor. Bu hatayı yapan şirketler kullanıcılara seslenmektense onlarla iletişim kumalı ve bir konuşma başlatmayı amaçlamalılar.
Yedinci hata “İyi bir SEO(Arama motoru Optimizasyonu Stratejisi) sahibi olmamak”. Artık kullanılmayan ve zamanı geçmiş link ve domainlerin alınması akıllıca bir SEO stratejisi değil. Hayat bu kadar kolay olmamalı zaten.
Bir diğer hata da yazarın daha önceden de öne sürdüğü 10/90 kuralını işletmemek olarak sayılıyor. Buna göre başarılı bir web sitesi sahibi olmak için web araçlarına bütçenin % 10’nu, insan kaynağına ise bütçenin % 90’nını kullanmak gerekiyor. Bu insan kaynağının içinde analistler, moderatörler gibi iş tanımları var. Bu noktalarda iyi profesyoneller ile çalışmak başarının gelmesinde önemli noktalardan biri olarak gözüküyor.
Dokuzuncu hata “Web Analizi Ölçüm Modeli’ni kullanmamak” olarak öne sürülüyor ve şirketin web sitesinin geleceğini tahmin etmede faydalanacağı en önemli aracın bu olduğu öne sürülüyor. Gerçekten de ölçümlerden ortaya çıkan geri dönüşler firmalara web sitelerinde neyin olması gerektiğini neyin doğru yapıldığını rahatça gösterebiliyor.
Hataların bir diğeri ise; “Başarının ölçülmesinde sadece etki, sayfa görüntüleme ve tıklanma sayılarını kullanılması”. Her ne kadar bu ölçümler bir şekilde başarıyı gösterse de tek başlarına başarıyı açıklamada yeterli değiller. Bağlılık, devamlı etki, net kar, karşılıklı konuşma oranı ve müşterinin yaşam boyu değeri gibi ölçümleri de ilk ölçümlere eklemek ve başarıyı böylece daha geniş bir açıdan değerlendirmek firmalara daha iyi bir bakış açısı kazandırır ve başarı kavramının içi daha dolmuş olur.
Hatalar listesinin son maddesi ise; “Dijital var oluş ekonomik değer ekseninde ele almamak” olarak gösteriliyor. Başarılı olanların başarısız olanlardan temel farkı ekonomik değer anlayışı ile dijital kampanyaların ekonomik bir model üzere kurulmuş olması olarak öne çıkıyor.
Bu 11 hata firmaların dijital kampanyalarda ve platformlarda çokça yaptıkları hatalar. Buna rağmen kendilerini başarılı olarak gören firmalar bir kez daha kendilerini değerlendirirse hem tüketiciler için daha iyi hizmetlerin ortaya çıkması hem de firmaların daha iyi geri dönüşler alması ihtimali artacak ve biz de dijital pazarlamada daha iyi işlerin yapılabileceğine şahit olacağız.