Sosyal Medya

Facebook’un Organ Bağışı Desteğinin Arkasında Neler Yatıyor?

Facebook’un dün açıklanan yeni organ bağışı seçeneği ile kullanıcılarına Timeline’larında organ bağışı kararlarını duyurmaya teşvik etmesi, özellikle şu sıralar güven problemi yaşayan sosyal ağın bu konudaki iyi niyetini (en azından bana) sorgulatıyor.

Facebook (şu an için sadece ABD’deki) üyelerine profillerinde organ bağışçısı olduklarını ilan etmeleri için bir sekme açtı. Bu sekmede ne zaman ve nasıl organ bağışçısı olmaya karar verdiğiniz gibi bilgileri arkadaşlarınız (ve dolayısıyla Facebook) ile paylaşıyorsunuz. Kullanıcılar bu sekmeyi doldurduklarında otomatik olarak resmi kurumların sitelerine yönlendiriliyorlar ve gerekli kayıt işlemlerine başlayabiliyorlar.

Organ bağışı son derece hassas bir konu. Dünyanın her köşesinde organ nakli için insanlar sıra beklerlerken, insanları bu yönde teşvik eden başarılı kampanyalara imza atılıyor. Bunun yanında yine tüm dünyada önüne geçilemeyen bir organ ticareti söz konusu. Bir tarafta hayatlarını devam ettirebilmek için yeni organa ihtiyaç duyanlar ve bu yönde hazırlanan kampanyalar diğer tarafta ise işin bir başka boyutu organ ticareti.

Mark Zuckerberg ve Facebook COO’su Sheryl Sandberg’in ABC News kanalında canlı yayına çıkarak duyurduğu bu yeni uygulama oldukça yüksek bir PR değerine sahip. Zuckerberg’in konuşmasında Steve Jobs’ın ismi de geçince elbette ki PR değeri üçe dörde katlanıyor.

Peki bu uygulamanın organ bağışlarını arttıracağını veya insanları organ bağışına teşvik edeceğini düşünüyor muyuz? Benim bu soruya cevabım ‘Hayır, belki biraz’. Ancak ben Facebook’un böyle bir amacı olduğunu düşünmüyorum. Facebook’un bu uygulama ile amacı olsa olsa organ bağışçılarının kaydı tutmak olabilir. Facebook’un bu çok önemli veriyi kimler ile paylaşacağı da son derece önemli.

Yeni duyurulan organ bağışı sekmesiyle birlikte Timeline’da bir şey gözümüze çarpıyor. ‘Life event’ sekmesinin altında, hayatınız ile ilgili çevreniz ile paylaşabileceğiniz (özellikle sağlık alt başlığında) bildirimlerin ayrıntıları. Değişen yeme alışkanlıklarınız, kırılan kemikleriniz, kaybettiğiniz kilolar, gözlük takıp takmadığınız, geçirdiğiniz ameliyatlar. Bunların hepsini ve daha fazlasını Timeline’da kolaylıkla tarih, fotoğraf gibi detaylarla paylaşabiliyorsunuz. 900 milyon kişinin üyesi olduğu bir sosyal ağda kimler gözlük kullanıyor, kimler diyabet hastası, kimler vejeteryan, hangi kullanıcı geçmişinde hangi sağlık sorunlarını yaşadı bilmek Facebook’a muazzam bir veritabanı sağlıyor.

Bu bilgilerin kimler ile paylaşılacağı da ayrı bir merak konusu. Bilginin en büyük güç olduğu şu dönemlerde bir milyara yaklaşan üyesi hakkında her şeyi öğrenmek isteyen Facebook, gittikçe kirlenen sicili ile kullanıcılarına ait muazzam ayrıntılı bilgileri kapalı kapılar ardında istediği kurumlar/şirketler ile paylaşabilme yetkisine sahip. Twitter’ın kullanıcıların bile ulaşamadığı iki yıllık tweetlerini Datasift’e sattığını da hatırlamakta fayda var.