Son zamanlarda sıkça rastladığımız tartışmalardan biri sosyal medyanın insanları sosyalleştirip sosyalleştirmediği yönünde.
Gerçeğin yerini hiçbir şeyin alamayacağını savunanlar sosyal medyanın geçici bir heves olduğunu ve insanları gerçek hayattan kopardığı yönünde görüş bildiriyorlar. Bu konu ile ilgili yazı yazan önemli bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni de Facebook gibi sosyal medya sitelerinde aktif olan ve buralarda çok popüler olan kişileri “Sosyal Yalnızlar” olarak tanımlıyor ve internette dolaşan bir hikayeyi de düşüncesini desteklemek için paylaşıyor okuyucularıyla. Hikaye kısaca şöyle; Facebook’ta 1800 küsür arkadaşı olan bir kadın evde kalp krizi geçiriyor ve Facebook’taki arkadaşlarından yardım istiyor. Hiçbir arkadaşının yardım etmemesi sonucunda da maalesef üç gün sonra ölüsü bulunuyor bu bayanın. Şimdi buradan bir çok şey çıkartabiliriz. Bu üzücü örnek bize esasında sosyal ağlarda sayıdan çok iletişim ve etkileşimin önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta ABD’den gelen konu itibarı ile benzeyen fakat ne mutlu ki sonuç itibari ile bu hikayeye benzemeyen bir haber de sosyal mecraların yeri geldiğinde hayat kurtarıcı bir rol üstlendiğini gösteriyor.
Yatakta hayatını geçirmeye mahkum ve sadece ellerini kullanabilen bir vatandaş Facebook’ta oyun oynadığı sırada ekmek kızartma makinesinden çıkan yangını oyundaki arkadaşlarına bildiriyor ve yardım istiyor. Arkadaşlarından biri şaka yapıp yapmadığını soruyor ve bunun üzerine itfaiye ve polisi arayıp arkadaşına yardımcı oluyor. Konu ile ilgili açıklama yapan Bob Chamber sosyal medyanın hayatını kurtardığını söylüyor ve arkadaşlarına teşekkür ediyor.
Buradan çıkardığımız sonuç nedir? Siz siz olun tost makinesini fişte takılı bırakmayın.