Apple, App Store’u açarken, karşısında büyük bir rakip vardı: Adobe Flash. Flash, kullanıcının işletim sistemi, platformu, cihazı, tarayıcısı ne olursa olsun, herkeste birden çalışan uygulamalar yapmayı mümkün kılıyordu. Uygulamaların ve her türlü zengin içeriğin internet versiyonuydu. Flash gibi bir platform dururken Apple’ın, yazılımcıları paralı geliştirici üyeliğine çekmek, iOS’in yerel dilinde uygulama yazmaya ikna etmek, internet ekosisteminde bedavacılığa alışmış kullanıcılara yazılıma para ödetmek ve yazılımcıya gidecek bu paranın ciddi bir kısmını cebe indirmek için çok vurucu bir çözüm üretmesi gerekiyordu. Ve üretti. Flash’ı sansürledi.
Gerçek anlamda açık piyasaya ne kadar karşı olduğunu saklamak için Steve Jobs, Flash’ın benzeri işleri becermek isteyen yazılımcıları HTML5’e yönlendirdi. Tabii ki HTML5’in hazır olmadığını biliyordu. Sonuçta, App Store mobil tarihin en başarılı ürünü oldu. Zaten bayrağı HTML5’e zar zor teslim edecek kadar ömrü kalmış Adobe Flash ise neredeyse öldü.
Ama App Store’dan, uygulama satışından vole vuranlar dışında pek memnun olan yoktu. En ufak değişikliğin bile Apple tarafından onaylanması, tek dosya bile revize edildiğinde kullanıcıların bütün uygulamayı baştan (ve elle, otomatik bir sistem olmadan) indirme zorunluluğu, iCihazlar’ın birçoğu için uygulamanın ayrı ayrı boyutlandırılması derken, bazı firmalar çok sıkılmaya başladı. Özellikle Apple’dan bağımsız hizmetlerine iOS kullanıcıları rahat ulaşsın diye uygulama yapan büyük firmalar.
Jobs’ın blöfünü ilk gören büyük isim Financial Times oldu. Kendisine müşteri kazandırdığı çok şüpheli olan Apple’a %30 komisyon vermeyeceğini, zaten kullanıcılarının çoğunun App Store’dan değil, Safari gibi mobil tarayıcılardan geldiğini belirten haber kuruluşu, HTML5 uygulamasını çıkardı ve App Store’u terk etti. Bugün hala, FT’nin başarılı web tabanlı uygulamasının tanıtım sayfası HTML5 manifestosu gibi.
App Store’da baştan beri uygulaması olmasına rağmen aynı Financial Times gibi trafiğinin çoğunu mobil tarayıcılardan alan, binlerce platformdaki milyonlarca kullanıcısına aynı deneyimi sunmak isteyen ve günlük bazda yaptığı değişikliklerin hemen herkese yansımasını isteyen başka bir firma HTML5’i temel stratejisi yaptı: Facebook.
Geçen hafta Zuckerberg’in konuşmasında hatırlattığı üzere, 2011 yılının başında Facebook, Faceweb diye bütün mobil hizmetlerinin temelini oluşturacak altyapıyı hazırlamaya başladı. Bu altyapı sayesinde her şeyi HTML5 ile çözebilecek ve aslında yerel uygulamayı temel olarak, iOS’in Safari’den dosyalara ulaşmak, kamerayı açmak gibi kaprisli yasaklarını aşmak için kullanacaktı. Zuckerberg, 6-8 aylık hazırlık sürecinden sonra çıkan üründen memnun olmadıklarını, sonra 4 ay kadar geliştirmeye çalıştıklarını, olmadığını görünce de yerel iOS uygulaması üretmeye karar verdiklerini söyledi. HTML5’e bu kadar erkenden girmeye çalışmanın büyük bir hata olduğunu belirten Zuckerberg, hızını alamadı ve ekledi: “Büyük ihtimalle geri dönüp baktığımızda belki de yaptığımız en büyük stratejik hatanın bu olduğunu göreceğiz.”
Tabii sıradan vatandaşa Facebook’un en büyük hatasını sorsanız, tahminen farklı bir cevap alırdınız. İnsanların, özellikle Facebook hissesi alıp canı yanan insanların, halka arz sürecinde şirketi kötü niyetli göstermeyecek bir hata duyması şarttı. Facebook hisselerinin değerinin epey üstünden halka arz edilmesi teknik olarak Facebook için iyi bir şey olduğundan, Zuckerberg günah keçisi olarak HTML5’i seçmişti.
Peki HTML5, gerçekten suçlu mu?
Her şeyden önce, yerel her zaman HTML5’ten daha güçlü çalışacaktır, çünkü HTML5’i çalıştıran tarayıcı zaten yerelin kısıtlamalarının hepsine sahiptir. Yerelin her zaman daha iyi çalışması, yereli tercih etmek için bir sebep değil.
Hatırlanması gereken bir başka faktör, Facebook’un herkese örnek teşkil edemeyeceği. Dünyanın en çok ziyaretçi çeken ve bütün hizmetleri birbirinin içine entegre olan bir sosyal ağın dertleri, herkesi bağlamaz. Facebook gibi bir dev söz konusu olduğunda Zuckerberg her ne kadar HTML5’in eksiklikleri konusunda haklıysa (Apple da Flash konusunda birçok konuda haklıydı), en büyük hatanın HTML5 olmadığı muhakkak. Facebook uygulaması, Joe Hewitt istifa etmeden önce projeyi yönetirken yerel ağırlıklı olduğu günlerde de, (FriendFeed kurucusu) Bret Taylor istifa etmeden önce HTML’yi ittirirken süründüğü günlerde de, hep HTLM5-yerel hibridi, arada kalmış bir uygulamaydı. Ama sonuçta birçok kişiye göre sorun HTML5 değil, kötü HTML5 kullanımıydı.
Kaldı ki, Facebook iOS uygulaması hala ağırlıklı olarak HTML5 kullanıyor. Facebook’un kendi belirttiği üzere, uygulama sürekli güncellenemeyeceği ama yeni özellikler sürekli eklendiği için, bazı iOS uygulamasının anlamadığı şeyler olmaya başladığında “yedek” HTML5 imge oluşturucusuna geçiliyor ve kullanıcılar ufak bir yavaşlama dışında bir sorunla karşılaşmıyor.
Yerel ne zaman kesinlikle tercih edilmelidir? Yahoo mobilin eski başı Ojas Rege örnek olarak birkaç senaryo sunuyor. Eğer uygulamanın kullanılacağı yerlerde internetin çekmemesi olasıysa, mesela gökdelen bodrumlarında gezen sayaç memurunun gaz ölçüm uygulamasında, HTML5’i seçmek mantıksız. Aletin donanımından veya başka bölümlerinden destek alınacaksa, mesela kameraya veya telefon defterine ulaşmak şartsa, iOS gibi kapalı platformlarda HTML5 kullanışsız olacaktır. Sadece bir platform için yazılıyorsa, yani ürün sadece ve sadece Windows Phone için çıkacaksa, yine, HTML5 seçmenin pek bir avantajı olduğu öne sürülemez.
Peki, HTML5 ne zaman kullanışlı? Birçok irili ufaklı senaryo sıralanabilir: Datanın güvenlik açısından cihazda değil sunucularda durması gereken durumlar, form doldurmak gibi basit etkileşim gerektiren hizmetler, insanların tarayıcı üzerinden tanıştığı markaların uygulamaları, kodu açık bir sisteme ihtiyaç duymak, dünyanın en büyük standardından yararlanırken bedavaya başvurulabilecek kaynak sayısı, vs. Ama öne çıkan bir senaryo var ki, kalan her şeyi süpürecek güce sahip: Evrensellik.
Facebook gibi milyarlarca dolara sahip bir devin, tarayıcıda çalışacak HTML5 ve uygulama olarak açılacak yerel çözümlere aynı anda odaklanmaması için hiçbir sebep yok. Dünyadaki her platforma optimal yazılım geliştirecek paraları var. Herhangi bir orta boylu firmanın 5-6 platformda aynı anda yazılım geliştirip onları sürekli güncel tutmaya yetecek insan gücü var mı? Her platformda aynı güzellikte çalışacak, ama belki o platforma özel uygulamalardan az daha iyi çalışacak bir opsiyona yönelecek tonlarca firma yok mu? Her ele alınan cihazda deneyimin aynı olmasının avantajı küçümsenebilir mi?
Business Insider Intelligence’ın raporuna göre, HTML5 hala en hızlı yeni geliştirici çeken teknoloji. Hala inanış o ki, yerel uygulamaların tozunu birkaç yıla atacak. Ama hala standart bir teknoloji değil. Hatta standardizasyondan o kadar uzak ki, amaçlarına tamamen ters düşen bir gelecekte her tarayıcının kendi HTML5’i, belki de her tarayıcının kendi işletim sistemi olduğu bir gerçeklik bile hayal edilebilir. Henüz standartlaşmamış bir standardı fazla eleştirmek yersiz. Sonuçta HTML5’in suçsuz—ve kaçınılmaz—olduğu kesin.