Google’ın sosyal medya alanında geri kalmamak için ve Facebook‘un hakimiyetine son vermek için bundan üç sene önce hayata geçirdiği Google+ kullanıcı dostu olmayan uygulamalarıyla şimdiye kadar hep eleştirildi. Sosyal ağın başarısızlık hikayesinin kaynağının asıl sebebi de kullanıcı geri dönüşlerini dinlememesi ve kendi kurallarını zorla empoze etmeye çalışması oldu.
Sosyal ağ açıldığından beri Google cephesine iletilen en büyük şikayetlerin başında kullanıcı adı olarak her üyenin kendi gerçek ismini kullanması geliyordu. Bir de Google, YouTube videolarına yorum bırakma şartını Google+ üyeliğine bağlaması ve neredeyse tüm servislerinden yararlanmak için Google+ üyeliği şartı getirmesi bu eleştirilerin dozunu artırdı.
Güvenlik gibi sebeplerle ya da internet üzerinde farklı isimlerle tanındığı için kendi gerçek ismini kullanmak istemeyen kullanıcıların şikayetlerine üç senedir kulaklarını tıkayan Google sonunda bu hatasından vazgeçti. Eric Schmidt’in ileri giderek “İsminizi kullanmak istiyorsanız sizi başka sosyal ağa alalım” dediğini de düşünürsek Google’ın bu geri adımında sosyal ağın rekabetteki çaresizliği yatıyor.
Google+ üzerinden kullanıcıların seçtiği isimlerde kısıtlamaları kaldırdığını açıklayan Google artık herkesin istediği isimle Google+ topluluğunda yerini alabileceğini söylüyor. Böylelikle istediği ismi seçemediği için Google+’a dahil olamayan kişilere de kapılarını açmış oluyor.
Google+ öz eleştirisini de yaparak kullanıcıların bu yöndeki taleplerinin uzun zamandır devam ettiğini ve isim politikalarının açık olmaması sebebiyle bazı kullanıcılara zor bir deneyim yaşattıklarını kabul ederken herkesten özür dilediği de gözden kaçmıyor. Hiç tabiatı olmadığı halde kurallarından geri adım atan Google+’ı bu değişikliğin kurtarıp kurtarmayacağını ise ilerleyen zamanlarda göreceğiz.