Sosyal Medya

Internet Kurulu, Filtre ve STK Üçlüsü

Türkiye’de İnternet Kurulu diye bir yapılanma var. Şimdiye kadar kayda değer hiçbir çalışması bulunmayan bu kurul, 22 Ağustos’ta devreye girecek internet filtresinin kamuoyunda yoğun tartışılması sebebiyle durumdan vazife çıkararak, sivil toplum örgütleriyle birlikte meseleyi bıçak altına yatırmayı planlıyor.  (Bkz. BTK Internete Filtreyi Tartışmaya Açıyor) Konunun sivil toplum örgütleri ile birlikte tartışılacak olmasının haberi bile kamuoyunu heyecanlandırmaya yetiyor. Fakat, faydalı gibi gözüken bu planda ne yazık ki bazı taşlar yerine oturmuyor.

Bu toplantıya davet edilen sivil toplum örgütlerine bir göz atmakta fayda var.  TBD Türkiye Bilişim Derneği, TBV Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİDER Bilişim Sektörü Derneği, TELKODER Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği, TÜTED Tüm Telekomünikasyon İşadamları Derneği, BİYESAM Bilişim ve Yazılım Eser Sahipleri Derneği, TUBİSAD Bilişim Sanayicileri Derneği, MOBISAD – Mobil İletişim Sistemleri ve Araçları İşadamları Derneği, BMD Bilişim Muhabirleri Derneği, YASAD Yazılım Sanayicileri Derneği ve Alternatif Bilişim Derneği.  En sondaki Alternatif Bilişim Derneği’ni hariç tutarsak, geriye kalan tüm derneklerin bazı ortak özellikleri var.

Bu derneklere ve amaçları doğrultusunda yaptığı işlere bir sözümüz yok, ancak sorun filtre meselesinin bu derneklerle tartışılacak olmasında.. Soruna uzak kalmayı tercih eden bu derneklerden filtreye nasıl bir öneri çıkacak, açıkçası merak ediyoruz. Kaldı ki, bu toplantıya davet edilen büyük bir çoğunluk ise bürokratlardan oluşuyor, yani devlet refleksini üzerinde taşıyan, yani birey yerine devleti öncelikli gören kişilerden.

Gelelim İnternet Kurulu’na:

Kurulun web sitesi doksanlı yılların sonlarındaki şirket web sitelerine benziyor. Eskiden, “hakkında, vizyon, misyon, ürünler” gibi sadece birkaç statik sayfadan oluşan şirket siteleri gibi. Adında internet olan ve interneti düzenlemek gibi bir misyonu olan kurulun işlevi ve etkisinin tartışılması gerekiyor. Zira bu kurul, arada bir bir şeyler yapması gerektiğini hatırlayıp ortaya çıkıyor, ama sonuçta bu kurulun bugüne kadar ne yaptığı konusunda kimse bir şey söyleyemiyor, çünkü kimse bilmiyor. İlk önce, İnternet Kurulu ile ilgili olarak Mayıs 2008 ve Eylül 2008’de yazılmış iki ayrı yazıyı anmamız gerekiyor.

İnternet Kurulu, 5651 sayılı yasayla kuruldu. Sözü geçen yasanın  10 maddesi  5. Fıkrasında aynen şöyle yazıyor: “Başkanlık; Bakanlık tarafından 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi uyarınca, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ile Kurum ve ihtiyaç duyulan diğer bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile internet servis sağlayıcıları ve ilgili sivil toplum kuruluşları arasından seçilecek bir temsilcinin katılımı suretiyle teşkil edilecek İnternet Kurulu ile gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlar; bu Kurulca izleme, filtreleme ve engelleme yapılacak içeriği haiz yayınların tespiti ve benzeri konularda yapılacak öneriler ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları alır.

Kanunda açıkça yazan bu hususlar üzerine kısa kısa değerlendirmeler yapalım ve bu kurulun ne işe yaradığını sorgulayalım.

  1. İnternet Kurulu’nun kaç kişiden oluşacağı, üyelerinin kimlerden seçileceği, toplantı ve seçim usulü ile karar alma sistemi hakkında sadece bir tek belge var. Bu da kurulun web sitesinde yer alıyor. Ancak bu belgenin hukuk sisteminde hiçbir geçerliliği yok. 3348 sayılı kanunda, Ulaştırma Bakanlığı’nın bu tür kurulları GEÇİCİ olarak kurabileceği belirtilmiş. Geçici nitelikteki  İnternet Kurulu’nun çalışma ilkeleri her zaman keyfi olarak değiştirilebilir, usul ve yöntemler yine keyfiyete tâbi olabilir.
  2. Kanuna göre, izleme filtre ve engelleme işleri Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) ait. Ancak TİB, İnternet Kurulu’yla işbirliği yapmak ve bu konuda önerileri almak zorunda. Ancak, İnternet Kurulu’na bugüne kadar izleme ve filtreleme ile ilgili hiçbir şey sorulmamış gözüküyor. Anlaşılan, TİB bu kurulu tanımıyor ve dikkate almıyor.
  3. İnternet Kurulu, sivil toplum örgütlerinin temsilcisini bulundurmak zorunda. Ancak, bu sivil toplum örgütlerini kim neye göre belirlemiş, bunu bilmek çok mümkün değil.  Ayrıca, kurulda sektörel dergi çıkaran IBC (International Business Consulting) Danışmanlık Ltd. Şirketi diye bir üye var. Şirketler, tüzel kişidirler ama sivil toplum örgütü değildirler. Bir standart olmadığından dolayı şirketlere bile kurulda koltuk verilebiliyor.
  4. İnternet Kurulu’nun web sitesinde toplantı tutanakları  yayınlanmadığı gibi, kamuoyu görüşleri diye bulunan bir sayfa hiç açılmıyor. Bunun anlamı, kurulun şeffaflık kaygısı taşımaması. Zaten gerçekten işe yarar bir çalışma yapmış olsalardı, bu çalışmalar büyük başlıklarla ve gururla yayınlanırdı. (Bkz: Youtube’un açılması)
  5. İnternet Kurulu kendisine bazı misyonlar edinmiş: Bunlar, internet kullanıcılarının görüş ve önerilerini de dikkate alarak teknolojik gelişmelerin izlenmesi; verimliliğin sağlanması ve internet kullanımının faydaları konusunda toplumda farkındalığın oluşturulması;  üniversite, kamu, özel ve sivil toplum ile koordinasyon yapılması; güvenli internet konusunda uygun politikaların belirlenmesi, bu konuda TİB ile koordineli bir çalışma içerisinde bulunulması; internet içerik ve yer sağlayıcılığının yaygınlaştırılması ve ulusal arama motoru (?!!) konusunda gerekli çalışmaların yapılması; ar-ge teşviki yapılması; internet ile ilgili mevzuatın, uluslararası kuruluşlarca kabul gören uygulamaları ve Avrupa Birliği’nin bu alandaki mevzuatı ile uyumlu olmasına özen gösterilmesi için önerilerde bulunulması; risk analizlerinin ve uygulama planlarının oluşturulması  şeklinde.  İnternet Kurulu’nun  bu konularda raporlar ve çalışmalar hazırladığını görmek mümkün olmadı.  Misyon iyi gibi görünebilir ama ortada somut bir şey olmaması endişe verici.

Görüldüğü üzere, geçici  nitelikteki İnternet Kurulu işlevsiz bir yapıya sahip. Ya gerçekten bağımsız ve tüm taraflarca temsil edilen bir yapılanmaya gidilmeli, ya da bu kurul toptan lağvedilmelidir. Zaten geçici olduğunu tekrar belirtelim.

Sonuç olarak, internetin kolay kolay yönetilebilir bir alan olmadığını hatırlatmakta fayda görüyoruz. Ancak, yönetilebilir olmaması internet üzerine sonuç odaklı politikalar geliştirilmesine engel değil. Bu politikalar ancak ve ancak tüm tarafların ortak katılımıyla ve ortak ilkeleriyle oluşturulabilir. Eğer BTK’nın 22 Ağustos’ta devreye sokacağı filtreyle ilgili görüşler toplanacaksa gerçek internet kullanıcıları ile filtreye karşı olanlar da sürece katılmalıdır. Yoksa, körlerle sağırlar birbirini ağırlar.