Sosyal Medya

Klout Skoru ve Temel İçgüdüler

Klout Score, an itibariyle tüm dünyada en çok kullanılan sosyal medya etkinlik skoru hesap sistemi.  Bu alanda kullanılan Kred ve PeerIndex, popülarite ve pazarlama açısından Klout Score’un biraz gerisindeler. 14 Ağustos 2012 itibariyle, Klout  Score, skor hesap algoritmasını değiştirdiğini duyurdu. Bu algoritma değişikliği, aynı tarihte saygın dergi Forbes tarafından da konu edildi. Bu kadar gürültü kopmasının esas sebebinin, seçimler öncesi Obama’nın 99 puan (eski puan sisteminde 94 puana sahipti) ile yeryüzündeki en etkili kişi olduğunun duyurulması mı, yoksa 100 tam puana sahip tek canlı olan Justin Bieber’in 100 puandan 91’e düşmesi mi olduğu tartışıladursun, bir gerçek var ki, artık günümüzde üzerine sıklıkla konuşmaya başladığımız “sosyal pazarlama” kavramını irdelerken, hayatımıza girmiş olan bu hesap sistemlerinin ardındaki mantığı göz ardı edemeyiz.

Bilenler aşağıdaki paragrafı okumadan geçebilirler, ben detaylarıyla  Klout Score sisteminin ne üzerine inşa edildiğinden bahsedeceğim.

Klout Score, 2008 senesinde, San Fransisco’da, Joe Fernandez tarafından kuruldu. Sosyal medya etkinlik skorunu 1-100 arasında ölçerken,  etkin kişileri de “Perks” ile ödüllendiren bir iş modeli aslına bakarsak. İş modeli diyorum, çünkü mutfağa bakınca, 6.000’in üzerinde partner ve geliştirici, beş büyük yatırımcı desteği, milyonlarca kullanıcı görüyoruz. Sisteme Twitter veya Facebook üzerinden giriş yapabiliyorsunuz. Etkinlik skorunuzun en isabetli şekilde hesaplanması için, sosyal medyada kullandığınız tüm araçları (Facebook, Twitter, Insagram, LinkedIn, Foursquare, Youtube, Google Plus,  Bloglar…) Klout Score sistemine entegre etmeniz öneriliyor. Elbette bu sadece başlangıç. Önce Klout Score blogunda anlatıldığı gibi, majör kanallarda hangi kritlerlerin puan sistemine dahil olduğundan bahsedeyim, sonra da sistemin nasıl bağımlılık yaratıp, viral olarak yayıldığından. “Viral” sözcüğünü, burada gerçek anlamında kullanıyorum, sosyal medya jargonu olarak değil.

Facebook

Açık soru: Birkaç defa Klout Score ekibiyle temasa geçip, sormama rağmen, şunun cevabını net olarak vermiyorlar, ya da vermek istemiyorlar:  “Skor hesabında, örneğin durum güncellemenize 10 kişinin birer yorum yapmasıyla, bir kişinin 10 yorum yapması arasında bir fark var mıdır?”. Öngörüm, ne kadar çok farklı kişiyle etkileşim varsa, puana o kadar katkıda bulunduğu yönünde.

Twitter

Google+

LinkedIn

LinkedIn’de “Like”, yani “Beğen” düğmesi de var ama Klout Score, bunu dikkate almıyor.

Foursquare

Klout

Wikipedia

Katkıda bulunduğunuz, ya da isminizin, kurumunuzun isminin geçtiği Wiki sayfasının PageRank’i puanınıza katkıda bulunuyor. Bu kriter, yeni hesap sistemiyle beraber geldi. Klout, yeni puan sistemini duyururken, gerçek hayattaki etkinliği ölçmeye talip olduklarını ifade eden sözler sarf ediyor.

Eski Sistem

Eski hesap sisteminde, True Reach (paylaştığınız içerik aracılığıyla kaç kişiye eriştiğiniz), Amplification (bir paylaşımda bulunduğunuzda, bağlantılarınızın buna verdiği reaksiyonun ölçüsü) ve Network Impact Score (bağlantılarınızın toplam etkinlik değeri) başlıkları altında, 3 alt skor da gösteriliyordu. Yeni sistemdeyse kısa bir süre sonra lanse edeceklerini duyurdukları Moments başlığı altında, hangi paylaşımlarınızın size ne kadar puan kazandırdığını gösterecekler.

Klout Score kullanmanın altında yatan psikolojik ve sosyolojik motivasyon

Facebook kurulduğu günden bu yana, bize takdir edilmenin yeni bir boyutunu yaşatıyor. Paylaştığınız herhangi bir şey, (o an yaptığınız şey, özlü söz, fotoğraf, makale, vb.) arkadaşlarınızın hoşuna gittiğinde çok basit bir şey yapıyorlar: “Beğen” düğmesine tıklıyorlar. Bu son derece basit aksiyon, kişiye muhtemelen önümüzdeki günlerde bilimsel çalışmalara konu olacak bir keyif, takdir edilme hissi yaşatıyor. Bu keyif kimi zaman saniyelerle, kimi zamansa dakikalarla ölçülebiliyor. Hatta geçmişteki paylaşımlara gelen beğeniler bile, sonradan hatırlandığında takdir edilme hissini yaşatabiliyor. Klout Score, bunların üzerine sosyal medya kullanıcılarına bir de, takdir edilmelerinin (beğeni, yorum, retweet alma) getirdiği puanları, daha da ötesi bu vasıtayla kazandıkları hediyeleri duyurma fırsatı veriyor. İşte tam da bu yüzden sırtı yere gelecek gibi görünmüyor. Hediye kazanma sistemi henüz A.B.D.’de yaygın olarak işliyor ama pek yakında tüm ülkelerde işlemeye başlayacak. Örneğin 50 puanın üzerindeyseniz, Klout ile işbirliği yapan bir markanın şampuan setine bedava sahip olabiliyorsunuz. Yahut 60 puanın üzerindeyseniz bir havayolu şirketi size yurtiçi bir uçuş hediye edebiliyor. Tahmin ettiğim kadarıyla Türkiye’de ilk Klout hediyesi (perk) kazanan kişilerden biriyim. Haziran Ayı’nda Klout’tan bir mesaj aldım. 70 puanın üzerinde olduğum ve de onların hesabına göre sosyal medya ve dijital pazarlama konularında etkin olduğum için Avrupa’nın en büyük dijital konferanslarından LeWeb’e davet edildiğimi anlatan bir mesajdı bu. Katılım bedeli yaklaşık 3.000 TL olan bir konferansa bedava katılım hiç fena bir şey değildi :)

Bu mesajı okuduğumda ilk hissim şu oldu: Bunu bütün arkadaşlarıma anlatmalıyım!

Evet, işte Klout’un ekmek yediği yer de işte tam burası. Kullanıcılar, sosyal medya kanallarını ne kadar etkin (çok değil, etkin) kullanır, puan kazanırlarsa, o kadar değerli hediyelere sahip oluyorlar. Bu hediyeleri kazanan kişiler, dünyanın bana kalırsa en etkin pazarlama yöntemi olan “Word of mouth” çarkını döndürmeye başlıyorlar. Hediye kazandığını  (bu 3 TL’lik bir şampuan da olabilir) 7 cihana duyurma konusunda müthiş bir motivasyon hissiyle beraber markanın reklamını yapmaya başlıyorlar. Klout, bir hediye kazandığınızda bunu paylaşmak zorunda olmadığımızı net olarak ortaya koyuyor. Ama iki temel içgüdü, bunu yapmak konusunda bizi dürtüyor.

1- Bize hediye verene teşekkür etme ihtiyacı

2- O hediyeyi kazanan kişinin “kendimiz” olduğunu eşe dosta duyurmak.

90 günlük aktivite performansınızı değerlendirerek ortaya bir grafik çıkartan Klout, pek çok platformda eleştirilmesini haklı çıkaran yorumlarda da bulunabiliyor. Örneğin benim neden Eminem konusunda etkin olduğumu düşündüklerini ben de bilmiyorum. Ama  sanki espri yaparcasına, mesela Turkcell Müşteri Hizmetleri hesabının, Vodafone konusunda etkin olduğunu da ifade ediyorlar. İnsan Kaynakları çalışanlarının mülakatlarda Klout Score üzerine sorular sorduklarına dair makaleleri okumuşsunuzdur mutlaka. Bu veya bir başka şekilde, sosyal medya etkinliği gündem konusu olmaya devam edecek, bundan en ufak şüphem yok.

Klout’a inanma, Klout’suz kalma diyemiyorum açıkçası. Bu sosyal etkinlik hesabı sisteminin falcılıktan öte bir rasyoneli var kendi içinde. Bununla beraber, puan yükseldikçe, psikolojik bağımlılığın arttığına, günde 4-5 defa puanına bakan kişilerin, puanlarındaki ufak düşüşlerle bile depresif ruh haline büründüklerine dair makalelere de rastlamaktayım.

Değerli yorumlarınızdan mahrum bırakmayın lütfen.