Çalışkan öğrenciler, yeni mezunlar, iş hayatına atılmak isteyenler ve çalışanlar için etkili bir platform haline gelen LinkedIn, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçlarından daha farklı amaçlara hizmet etmeye ve büyümeye son sürat devam ediyor. LinkedIn’in sunduğu fırsatlardan en ideal seviyede yararlanabilmek için profil resmi seçmek ve üniversitemizin adını yazmaktan daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
Ancak, Syracuse Üniversitesi Kariyer Hizmetleri yardımcı direktörü Kim Brown’a göre öncelikle yapmamamız gereken hatalara odaklanırsak profilimiz daha ilgi çekici hale gelebilir.
Peki her gün binlerce LinkedIn profili inceleyen ve iş olanakları yaratan Kim Brown’ın sıraladığı 14 temel LinkedIn hatası neler?
1.Hatasız profil olmaz demeyin.
LinkedIn profillerinde bulunan yazım ve gramer hataları, işveren algısını olumsuz etkileyebilir. Profilinizi hazırlarken gösterdiğiniz özen, işinize gösterdiğiniz özenin ön izlemesi gibidir. LinkedIn, yazım denetimi özelliğine sahip olmadığı için tarayıcınızın yazım denetiminden yararlanabilirsiniz. Safari, Chrome ve Firefox hatalarınızı kırmızı bir çizgiyle vurgulayacaktır. Yani, LinkedIn profiliniz özgeçmişinizi hazırlar gibi dikkatle hazırlanırsa elde ettiğiniz sonuçlar da verimli olacaktır.
2. Profil fotoğrafı kullanmamak.
Profil fotoğrafı olan kullanıcılar LinkedIn’de daha fazla ilgi çekiyorlar. Ayrıca işverenlerin, insan kaynaklarının ya da aracı firmaların fotoğrafınızla neredeyse bilgilerinizden daha fazla ilgilendiği de bir gerçek. Mesleğinizi ve yeteneklerinizi en doğru şekilde ifade eden, sade ve etkileyici bir profil fotoğrafınız yoksa, fiziksel özelliklerinizden utandığınız bile düşünülebilir.
3. Profesyonel bir profil fotoğrafı seçmemek.
Brown’ın da belirttiği gibi LinkedIn’i Facebook ile karıştırmamak gerekiyor. Facebook kişisel fotoğraflar için olsa da LinkedIn, profesyonel fotoğraflar için. Ayrıca LinkedIn profilinize Facebook sayfanızı eklemek de her zaman olumlu sonuçlar vermeyebilir. Sosyal hayatınızı iş hayatınızdan uzak tutmak daha mantıklı bir seçim olacaktır.
4. Net ve doğru iş başlığı kullanmamak.
LinkedIn’de iş başlığınıza da dikkat etmeniz gerekiyor. Brown’ın sözleriyle:
“Eğer iş arıyorsanız ve belirsiz ya da eksik bir iş ünvanınız varsa, sizin ne çeşit bir iş aradığınızı anlamam imkansız.”
İşsiz olsanız bile ünvan, meslek ve iş başlığı hususlarında dürüst olmanız da en az bunları belirtmeniz kadar önemli.
5. LinkedIn gruplarından faydalanmamak.
LinkedIn’de tanımadığınız insanlara mesaj göndermek garip görünebilir. Ancak, bir yabancı ile mesajlaşacaksanız bunu ortak grup üzerinden yapabilirsiniz. Ayrıca gruplardaki tartışmaları takip etmek de kendinizi geliştirmek için faydalı bir yöntem.
6. Ekleme taleplerini kişiselleştirmemek.
LinkedIn’de biriyle ilk bağlantınızı kurarken herkesin gönderdiği “I’d like to add you to my Professional network on LinkedIn.” mesajını kullanmak yerine kişisel bir ileti hazırlayabilirsiniz. Ayrıca eklediğiniz kişiyi nereden tanıdığınız konusunda dürüst olmak da bağlantı şansınızı arttıracaktır.
7. Mobil LinkedIn uygulamasını kullanmamak.
LinkedIn Mobil’i kullanırken mesajlar kişiselleştirilemiyor. Bu sebeple mesajlarınızı öyle göndermek yerine bir bilgisayar üzerinden iletişim kurmanız daha mantıklı. Ayrıca telefonların yazım hataları konusunda ne kadar becerikli olduğunu da unutmayın. Bilgisayarınız LinkedIn söz konusu olduğunda sizin için en ideal ortam olacaktır.
8. Eşsiz bir LinkedIn URL’si oluşturmamak.
LinkedIn URL’nizi karmaşık sayılardan ve harflerden kurtarmak için Profil’inize gidin ve profil resminizin altında duran linkin yanında duran “Edit”e basın. Sağ altta duran “Your Public Profile URL” kutusuna kişisel URL’nizi yazıp düzenleyebilirsiniz. LinkedIn’de nickname ya da kullanıcı ismi kullanmaktan kaçınmayı da unutmayın.
9. Profiline özet yazmamak.
LinkedIn profilinize bakanlar özet kısmının boş olduğunu görünce sizin profilinizle yeterince ilgilenmediğinizi ya da kendinizi anlatmak istemediğinizi düşünebilirler. Oysa Brown’a göre özet kısmı en önemli noktalardan biri. Yaptığınız işe dair terimleri ya da anahtar kelimeleri aratanlar sizi özetiniz sayesinde bulabiliyorlar.
10. Profil gezerken kendini gizlemek.
İş ya da çalışan arıyorsanız ve aynı profile 78 kere bakıyorsanız, bunu “birisi” olarak değil kendiniz olarak yapmanız daha verimli sonuçlar verebilir. Yani, özgüven, özgüven, özgüven! Ayrıca kendinizi gizlediğiniz zaman profilinizi görenlerin isimlerini de göremiyorsunuz, belirtelim.
11. Profilinde LinkedIn’in tanıdığı yetenekleri kullanmamak.
Bilinmeyen ya da kendi türettiğiniz meslek dalları, yetenekler ve edimler LinkedIn tarafından tanınmadığında aslında tam da sizin gibi birini arayanlar da sizi tanıyamıyor. İpucu olarak açılır listede çıkanlardan yararlanabilirsiniz. LinkedIn sisteminde bulunan binlerce yetenek arasından seçiminizi yapmak kendinize yetenek yaratmaktan daha kolay olacaktır.
12. Hakkınızda yazılan tavsiye mektuplarına dikkat etmemek.
LinkedIn profilinizde sizinle ilgili birlikte çalıştığınız insanlar tarafından yazılmış tavsiye mektuplarının olması kariyerinizi olumlu etkileyen faktörlerden biridir. Ancak her tavsiye için aynı şeyi söylememiz mümkün değil. Güvenilir birinin size özgü noktalara değindiği ve genellemelerden, klişelerden uzak durarak ve özenerek hazırladığı bir mektuptan bahsediyoruz.
13. Gelişmiş arama araçlarını ve “Jobs” tabını kullanmamak.
Eğer gelişmiş arama seçeneğini kullanırsanız, sizinle daha yakından ilgili kariyer olanakları ile karşılaşabilirsiniz. Sadece bir şirket ya da kişi adı aratmak yerine anahtar kelime, sektör, yer ve birçok farklı özelliği aratmanız da mümkün.
Ayrıca Jobs kısmına tıklayıp çalışan arayan birçok şirkete kendi anahtar kelimeleriniz doğrultusunda ulaşabilirsiniz.
14. Profili bölümlere ayırmamak.
Tek ve uzun bir sayfadan oluşan profiller inceleme arzumuzu ne yazık ki kabartmıyor. Ancak LinkedIn “bölümleme” seçeneği ile özgeçmişinizi parçalara ayırmanıza ve vurgulamak istediğiniz işleri, projeleri öne çıkarmanıza olanak sağlıyor. Stajlarınızı ya da gönüllü çalışmalarınızı iş yerleriniz ile aynı yere koymaktan böylelikle kurtulabilirsiniz.