Wikipedia’ya göre konsept olarak telefonları bilgisayarlara bağlama fikri ilk 1973’lerde ortaya çıkmış. Fakat ‘akıllı telefon’ kelimesi ise ilk kez 1997 yılında Ericsson’un GS 88 tanıtımında kullanılmış.
Daha sonra Steve Jobs’un “Bir iPod, bir telefon ve internet kullanan iletişim cihazı… Bunlar artık 3 ayrı cihaz değil. Biz buna iPhone diyoruz!” açıklaması ile piyasaya sunduğu konsept, çok kısa bir sürede ticaretin ve hatta dünyanın işleyiş biçimini değiştirdi. Kendisi de bunu hayal ediyordu zaten. Bilimadamları ‘internet bağımlılığı’ ve ‘cep telefonu bağımlılığı’ diye iki rahatsızlıktan bahsededursun; akıllı telefon sahibi olmayan birinin akıllı dünya ile iletişim kurması tamamen imkansız. Şimdinin tüketicilerinden, şu anda çocuk olan geleceğin tüketicilerine kadar herkesin cebinde koca bir ekonomi var aslında. Sektörü bir hayli meşgul eden ve 21 Eylül Cuma günü 9 ülkede (ABD, Avustralya, Kanada, Almanya, Hong Kong, Japonya, Singapur ve İngiltere) aynı anda satışa sunulan iPhone 5’in 3,5 gün gibi kısa bir süre içinde 5 Milyon adetin üzerinde bir satış rakamına ulaştığı bir dünyada yaşıyoruz ne de olsa.
Geçen hafta yayınladığımız “Dijital Dünyanın Global Devleri 2013 Beklentilerini Anlattı” başlıklı dosya konumuzda devler bir noktada birleşmişti 2013 için: Mobil!
Haliyle bu hafta da mobilin Türkiye’deki durumu ve geleceği ile ilgili ayrıntılı bir dosya konusu hazırlamak istedik. Bir önceki dosya konumuzda görüş verenlerden biri olan Facebook Londra ofisinden CEEMEA Bölgesi, Türkiye Pazarı Yöneticisi Fırat Dirik’in paylaştığı rakamlar bir dikkat çekiciydi zaten.
[highlight bg=”#fdc214″ color=”#393637″]Facebook olarak geçtiğimiz yıl tüm dünyada mobil platforma 225 milyon aylık kullanıcı eklediklerini belirten Dirik, dünyanın en popüler platofrmu olan Facebook’tan yola çıkarak beklenti kurmamızı kolaylaştırıyor. Dirik’e göre Türkiye’deki Facebook kullanıcılarının yarısı – yaklaşık 15 milyon kişiden bahsediyoruz – şu anda Facebook’u mobil olarak kullanıyor. Bu sayılar her geçen gün de artıyor. Bu sebeple de Facebook’un tüm yeni ürünleri “mobile first” olarak geliştiriliyor.[/highlight]
Yine Facebook verilerine Facebook platformuna mobil cihazlar üzerinden bağlanan dünyada 543 milyon, Türkiye’de ise 14 milyondan fazla Facebook kullanıcısı, platformu ortalama bir web kullanıcısına göre 2 kat daha aktif kullanıyor. “Web kullanıcılarına baktığımızda Türkiye’de yüzde 54’ün üzerinde kullanıcının haftanın 6 gününü Facebook’ta geçirdiğini görüyoruz. Bu gelişmelerin akabinde, markalar için mobil kullanıcılara direkt erişmek en önemli değer haline gelecek” demişti Dirik.
Mark Zuckerberg: “Önce Mobil!”
Evet, kelimenin tam anlamıyla tüketicilerin parmakları, markaların ise gözleri mobilde. Mobilera Kurucu Ortak & Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Arda Kertmelioğlu, Fırat Dirik’in de dediği gibi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in “Mobile First” mesajını hatırlatıyor. Yine bugün tek başına tartışmasız en etkin ve değerli mecra/medya olan Facebook’un geleceği tartışılıyorsa, bunun sebebinin Facebook’un mobil vizyonunun belirsizliği olduğunu söyleyen Kertmelioğlu ekliyor: “Düşünün ki, bugün Apple’in dünyanin en değerli markası olmasını sağlayan şey, pek havalı Mac’ler veya iPod değil, “mobil” ürün ve servisleridir. (iOS, App Store ve tabii ki iPhone ve iPad). Bu yüzdendir ki, global arenalarda “Mobil, Facebook’un kriptoniti mi?” sorusu gündemi meşgul etmişti zaten.”
Pozitron Kurucu & CEO’su Fatih İşbecer de devrimin Apple’ın mobil ürün servisleri ile başladığı konusunda Kermelioğlu ile hemfikir. “iPhone ve App Store ile başlayan devrim dünya üzerindeki neredeyse tüm iş kollarını kökünden değiştirmeye başladı. Her sektör bu trendden etkileniyor ve iş modelini yeniden düzenlemek zorunda kalıyor.”
4Play Stratejik Planlama & Ürün Geliştirme Direktörü Selim Yörük ise daha başka açıdan yaklaşıyor konuya. “Mobilin yükselişi sanılanın aksine akıllı cihazların (smart-phone) doğuşu ile başlamadı” diyor. “Son zamanlarda mobil kavramının yükseliyor olmasıyla ilgili eskiye nazaran değişen tek şey, eskiden mobildeki tüm pastayı mobil operatörler paylaşıyordu. Şimdi ise bu pasta mobil cihazların yeteneklerini bambaşka boyutlara taşıyabilen uygulama geliştiriciler ve uygulama mağazalarına sahip olan aktörler ile paylaşılıyor. Devrim dediğimiz notka ise artık insanların dijital iletişim ihtiyaçlarını mobil cihazlar üzerinden karşılamayı tercih etmesi. Çünkü elleri ceplerine çok yakın.”
2013’te 81 milyarın üzerine mobil uygulama indirme sayısı
Konu mobil ve mobilin geleceği olunca haliyle gözler mobil opratörlere dönüyor. Sektör ile ilgili birçok çalışma yürüten Turkcell’den Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz’ün bizimle paylaştığı bilgilere göre; IDC tarafından yapılan tahminler doğrultusunda 2013 yılındaki toplam tablet satışı 165.9 milyona ulaşacak. Gartner’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir araştırma, bugün 45 milyar civarında olan mobil uygulama indirme sayısının 2013 yılında 81 milyarın üzerine çıkacağını ortaya koyuyor. Tahminler önümüzdeki üç yıl içinde 6,5 milyar mobil bağlantıya ulaşılacağını gösteriyor. 2013’te, cep telefonlarının dünya çapında en yaygın web erişim aygıtları olarak PC’lerin önüne geçeceği konuşuluyor. Üstelik IHS’nin yaptığı bir başka araştırma da 2013’te akıllı telefon kullanıcı sayısının akıllı olmayan telefon kullanıcılarına eşit olacağını gösteriyor.
[quote style=”1″]Pharos Yönetici Ortağı Emrah Fakir de akıllı telefonların pahalı, Türk insanının satın alma gücünün ise düşük olmasına rağmen gerek operatörlerin ciddi çabaları, gerekse Türkiye’deki bireysel bankacılığın çok iyi finansal modellerle tüketicinin satın alma gücünü arttırdığı kampanyalar ile bu sorunun çözüldüğünü söylüyor. “Türkiye, gelişmiş onlarca ülkeden daha önce mobil trende ayak uydurdu; hatta öncülük bile etti. Bundan sonra da ayak uydurmaya devam edecek.”[/quote]
Düşünülen o ki Türkiye de dünyadaki mobil rakamlarının dışında kalmayacak tabii ki. Ülkemizin sahip olduğu genç ve teknolojiye meraklı nüfusun yanı sıra bir de desteklenen satın alma gücü var. Pharos Yönetici Ortağı Emrah Fakir de akıllı telefonların pahalı, Türk insanının satın alma gücünün ise düşük olmasına rağmen gerek operatörlerin ciddi çabaları, gerekse Türkiye’deki bireysel bankacılığın çok iyi finansal modellerle tüketicinin satın alma gücünü arttırdığı kampanyalar ile bu sorunun çözüldüğünü söylüyor. “Türkiye, gelişmiş onlarca ülkeden daha önce mobil trende ayak uydurdu; hatta öncülük bile etti. Bundan sonra da ayak uydurmaya devam edecek.”
Selim Yörük de (4Play Stratejik Planlama & Ürün Geliştirme Direktörü) Fakir’le aynı fikirde. “Bir kıvılcım yeterli olacaktır. Çünkü, bugün Türkiye’nin en küçük köylerinde yaşayan insanlar da ellerinde telefon ile geziyorlar. Yani hazır durumdalar. Fakat bugünkü tek ihtiyaçları konuşmak. Henüz SMS bile değil. Ne zaman oradaki insanlara ceplerindeki telefonun konuşmanın ötesinde hayatlarındaki önemli bir ihtiyacı karşıladığını farkettiririz, onları o zaman devrime dahil edebiliriz. Örneğin babam bu sürece dahil oldu bile. Turkcell Çiftçiler Kulubü üyesi ve bu yüzden artık telefonu elinden düşürmüyor. Istanbul ya da büyük şehirlerdeki genç ve beyaz yakalılardan hiç bahsetmiyorum. Zaten onlar bu devrimi Avrupa ile aynı anda yaşıyor olacak.”
“Mobili geç benimseyenler, rekabet anlamında ciddi darbeler yiyebilir”
Pozitron Kurucu & CEO’su Fatih İşbecer’de Kuruöz’ün (Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı) 2013’te, cep telefonlarının dünya çapında en yaygın web erişim aygıtları olarak PC’lerin önüne geçeceği fikrine katılıyor. Aradaki tek fark İşbecer’in verdiği tarihin 2015 yılı olması. Yine de 2013 için büyük beklentileri var tabii ki. Buna göre 2013 sonu itibariyle mobil bir alternatif kanal olmaktan çıkıp yeni ana standart haline gelecek. Türkiye’de en popular internet trendi e-ticaret olduğu için İşbecer e-ticaretten örneklerle açıklıyor beklentisini. “2011 ve 2012’de düzgün bir mobil strateji gütmüşlerse 2013 yılında yaptıkları tüm satışların %10-15’i mobil kanallar üzerinden gerçekleşir. 2014 yılındaysa mobili “ satış kanalı” olarak görmekten vazgeçip ana kanal olarak konumlandırırlar. Eğer 2013’te e-ticaret firmaları mobilde bu bahsettiğim oranlara ulaşamıyorlarsa, bir yerde yanlış yapmışlar demektir.” Pharos Yönetici Ortağı Emrah Fakir de Pharos olarak 2013 yılında başlayacak olan mobil devrimin 2015’e kadar süreceğini söylüyor. 2013 ile başlayacak bu devasa hareketlenme mobil aplikasyon ve mobil internette de yaşanacak tabii ki. Özetle olay şu: Mobili geç benimseyenler, rekabet anlamında ciddi darbeler yiyebilir.
Konu hazır Türkiye’ki e-ticaret furyasından açılmışken şunu daa belirtmek lazım ki yem yerli hem yabancı profesyoneller yakın gelecek için yeni bir trendden bahsediyor. M-Ticaret!
E-ticaret’ten M-Ticaret’e
2013’te bir mobil devrimi olacağı konusunda fikir birliği sağlandı. Peki 2013’te mobilin hangi spesifik dikeyi üzerinde yoğunlaşılacak?
Yukarıda bahsettiğimiz gibi oylar M-Ticaret’te toplanıyor. Arda Kertmelioğlu (Mobilera Kurucu Ortak & Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı), E-commerce firmalarının M-commerce’e dönüşme trendine hızla geçeceğini, yoksa söneceklerini söylüyor. “Bankalar mobil app’ler sayesinde daha çok tasarruf, daha fazla gelir elde edecek.”
M-Ticaret’in yanı sıra bir başka trend daha var Kertmelioğlu’na göre. “Mobil App’ler (uygulama) konusunda bir yavaşlama, hatta düşüş trendi olduğu düşünülüyor olsa da, daha yolun çok başında. Özellikle markalar bu konuda üzücü durumdalar. Durum tüm dünyada aynı. Bu yüzden de 2013’te app’lerin her zamankinden daha fazla gündemimizde olacak ve her türlü içeriğe erişimin ilk noktası haline gelecek.”
Mobil app’ler özelinde büyük bir start-up ekonomisi doğdu bile. App Store satış gelirleri, freemium modeller (in-app-purchase vb), mobil reklam/sponsorluk gibi gelirler çarpıcı boyutlara ulaşabiliyor. Kertmelioğlu’nun verdiği örnek de durumu özetliyor zaten. “Draw Something!” 1 Nisan 2012 tarihi ile dünyada 79 ülkede en çok indirilen mobil uygulama olan Draw Something, 35 Milyon+ kez indirilmiş ve o gün itibariyle günde $250.000 dolardan fazla para kazanıyordu. Kertmelioğlu, buradaki etkinin altını şu şekilde çiziyor: “Günlük 12+ milyon aktif kullanıcısı sayısına ise sadece 9 günde ulaşmıştı. Hatırlatmak gerekirse, Facebook’un 1 milyon kullanıcıya ulaşması 9 ayını almıştı.”
Dünyanın dönüş istikametini belirleyecek mobil trendleri
Bu rakamlar doğrultusunda da bir mobil patlamdan söz etmek hiç zor değil. Kuruöz de bizimle aynı fikirde. “PC sonrası bir döneme girildi ve mobil dünya hızla genleşen bir galaksi gibi hareket ediyor.” Tabii ki burada 3G’nin hayatımıza getirdiği hızın da önemli bir rolü var. Kuruöz, bu hareketlenme ve hızın 2013’te de artarak devam edeceğini ve bugüne kadar izlediği grafikte yeni bir zirveye ulaşacağını öngörüyor ve dünyanın dönüş istikametini belirleyecek mobil trendleri şu şekilde açıklıyor:
- Temaslı-temassız mobil ödeme sistemleri
- Makineler arası iletişimin sağladığı imkânlar ile gerçekleşen akıllı enerji, akıllı endüstri, akıllı sağlık, akıllı tarım, akıllı araç ve akıllı ev uygulamalar
- Bulut bilişim, yayıncılık ve eğitim alanlarındaki büyük projeler
[heading style=”1″]Türkiye’nin mobil yıldızları: BANKALAR[/heading]
Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz: “Mobil devrim” parmaklarımızın ucunda ve Türkiye’nin bu trende ayak uydurması için ihtiyacı olan tek şey, yine Al Gore’un dikkat çektiği gibi, biraz cesaret. Açıkçası bu cesareti gösteren finans, lojistik gibi değişik sektörlerden irili ufaklı oyuncular da dünya çapında örnek uygulamaları hayata geçiriyorlar.”
Kuruöz, geçtiğimiz günlerde ABD eski başkanı Al Gore’un katıldığı Turkcell Liderler Konferansından bahsediyor. Apple Yönetim Kurulu Üyesi ve Google Üst Düzey Danışmanı, Nobel Ödüllü Al Gore, konuşmasında iletişim teknolojilerinin dünyayı dönüştürmeyi sağladığını hatırlatarak matbaanın icadı ile bilginin dağıtımı sürecinde bir devrim yaşandığını ancak aslen medeniyetin beşiği olan Anadolu coğrafyasının bu süreci ıskaladığını belirtti. Kuruöz; Al Gore’un Turkcell’in gerçekleştirdiği yatırımlar, altyapısı ve yenilikçi vizyonu sayesinde Türkiye’nin bu kez iletişim teknolojilerindeki başarısı ile geleceğe yön veren ülkeler arasında yer alacağını ifade ettiğinin altını çiziyor. “Bu sayede yaşadığımız topraklar son 500 yıldır belki de ilk kez teknolojide dünyanın önünde yer alıyor.”
Örneğin; Insead ve World Economic Forum’un raporuna göre Türkiye bugün mobil kapsamada dünyada birinci sırada. Yine Turkcell’in düzenlediği Teknoloji Zirvesi’ne katılan Apple’ın kurucusu Steve Wozniak, “Turkcell’in 3G’si ABD’deki 4G’den daha hızlı” demişti. Kuruöz burada hemen ekliyor: “Bu özel konumumuz, Türkiye’de bilgiye ulaşma ve teknolojik dönüşümü gerçekleştirme yolunda, birey ve kurumlara müthiş bir fırsat eşitliği sağlıyor. Yani, “mobil devrim” parmaklarımızın ucunda ve Türkiye’nin bu trende ayak uydurması için ihtiyacı olan tek şey, yine Al Gore’un dikkat çektiği gibi, biraz cesaret. Açıkçası bu cesareti gösteren finans, lojistik gibi değişik sektörlerden irili ufaklı oyuncular da dünya çapında örnek uygulamaları hayata geçiriyorlar. Bu örneklerin sayısını her sektörde arttırmamız lazım.”
[pullquote align=”left”]Arda Kertmelioğlu: Burada bankalara “kredi”yi vermek gerekiyor. Bankaların cross-platform app’leri var ve sürekli güncelleniyorlar. Yeni işletim sistemi ve cihazlara hızla adapte oluyorlar ve bu konudaki bilinç düzeyleri tipik (reklamveren) markaların kat be kat ötesinde. UX/UI kafasına ilk adapte olan ve bu trende öncülük eden yine (bazı mobil operatorler ile beraber) bankalar oluyor.[/pullquote]
Markaların mobil konusunda henüz geride olduğunu söylerken bankaları bu genellemenin dışında tutmamak mümkün değil. Türkiye’de mobil uygulama denince akla ilk bankalar geliyor çünkü. Arda Kertmelioğlu da burada bankalara “kredi”yi vermek gerektiğini savunuyor. “Bankaların cross-platform app’leri var ve sürekli güncelleniyorlar. Yeni işletim sistemi ve cihazlara hızla adapte oluyorlar ve bu konudaki bilinç düzeyleri tipik (reklamveren) markaların kat be kat ötesinde. UX/UI kafasına ilk adapte olan ve bu trend’e öncülük eden yine (bazı mobil operatorler ile beraber) bankalar oluyor. Daha sonra gelen kurumlar da açık ara ile takip ediyorlar.”
M-Commerce ile birlikte gelen ‘Mobile shopper’ kavramı
eBay gibi global firmalar “Mobile First” mottosuyla tüm altyapı ve kanal yatırımlarının neredeyse yarısını mobil yaparken Türkiye’de bazı firmaların mobile ayırdığı bütçeler çok düşük. İyi örneklerin sayısının artması gerektiği konusunda hemen hemen tüm sektör hemfikir zaten. Pozitron’dan Fatih İşbecer de Türkiye’de birkaç e-ticaret firması ve bazı büyük bankalar dışında mobilin ne kadar büyük bir “game-changer” olduğunu farkeden işletme sayısının çok az olduğunu söylüyor. “Şu anda piyasadaki 2 milyon civarındaki iOS cihazı ve birkaç milyon Android tabanlı telefonla ulaşılan trafik rakamlarını doğru yorumlarlarsa önümüzdeki 2 sene boyunca ticaretin, alışverişin, bankacılığın ve eğlencenin ne kadar büyük bir kısmının mobile kayacağını daha iyi gözlemleyebilirler. Gelecek sene “mobile shopper” olarak nitelendirebileceğimiz en az 2 milyon yerli tüketici akıllı telefon pazarına hızlı bir giriş yapacak. O yüzden bu trende ayak uyduranlar ayakta kalacak, uyduramayanlar uyduramayanlar ise büyük darbeler alacaklar.”
Daha iyi mobil pazarlama ve mobil uygulamalar icin neler yapılabilir?
Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz: Mobil pazarlamanın reklam pazarındaki oranı, gün geçtikçe artıyor. Türkiye bu alanda dünyada öncü ülkeler arasında yer alıyor. Turkcell olarak biz, Türkiye’yi mobil internetle tanıştırmanın yanında mobil pazarlamaya liderlik etmenin de sorumluluğunu taşıyoruz. Mobil Reklam alanında lokasyon tabanlı ve görsel uygulamaların çok daha yaygınlaşacağına, bugün internet üzerinde giderek popülerleşen “fırsat kuponu” kurgularının da çok yakında doğru lojistik altyapılar ile hayatımızda olacağına inanıyoruz.
HTML5 ve tabletlerin yaygınlaşmasıyla markaların interaktif reklamlarla kullanıcılara daha zengin deneyimler yaşatacağını öngörüyoruz. Bunun yanı sıra giderek artan mobil video tüketimi bu alanları da değerli reklam mecraları haline getirecek.
Mobil uygulamalar için de Ar-Ge çalışmalarının kilit önem taşıdığını söyleyebiliriz. Bu alana yapılacak yatırımlar, üniversite-sanayi iş birliğinin desteklenmesi ve sonuç olarak teknolojik uzmanlığın artmasıyla beraber ülkemizde mobil uygulamalar konusunda kısa zamanda önemli adımlar atılacağını düşünüyoruz. Yenilikçi iş fikirleri geliştirmek isteyenler için farkındalık ve öğrenme yaratacak Üniversite Roadshow’ları ve Turkcell Girişimci Günleri gibi çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Mobil Gelecek, Mobil Uygulamalar, Teknofikir, Global Üniversiteli Girişimci Yarışması gibi yarışmalarla gençlerin fikirlerini başarılı iş modellerine dönüştürmeyi ve ekosisteme yeni oyuncular kazandırmayı hedefliyoruz.
Pozitron Kurucu & CEO’su Fatih İşbecer: Mobil pazarlamanın daha bütünsel bir yaklaşım ile müşterilerin ihtiyaçlarına cevap vermesi lazım. Kimse cep telefonundan düz reklam görmeye meraklı değil. Daha iyi bir mobil pazarlama için, hızlı, basit ve kullanıcıyı alakadar eden hedeflendirilmiş bir strateji güdülmek zorunda. Daha iyi bir mobil uygulama için ise son kullanıcının ihtiyacına cevap veren, sürekli güncel ve dinamik bir hizmeti mobile taşımak lazım. Bunu yaparken de kullanıcı deneyimi açısından ve fonksiyonel olarak kusursuz bir çalışma yapmak gerekiyor. Basit pazarlama metodları için geliştirilen kısa ömürlü mobil uygulamaların uzun vadede şirketlere faydası kısıtlı olacaktır. Mobil uygulama sürekli gelişen, geliştirilen ve yenilikleri adapte eden bir yapıda olmalı ki son kullanıcı her an o hizmete angaje olabilsin.
Yani Mobil kesinlikle bir tane uygulama yaptık, idare ediyoruz denilerek durulacak bir alan değildir. Uygulamayı yaptık 2 senedir sorunsuz çalışıyor update’e gerek yok diyen bir IT’ciniz varsa patronunuzu uyarmanızın vakti gelmiştir.
Mobilera Kurucu Ortak & Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Arda Kertmelioğlu: İyi bir mobil app’in ortaya çıkması için aslında birçok dinamikten bahsedebiliriz. Öncelikle bir app’i indirdiğinizde bu app size hayatınızın bir çok noktasında kolaylık sağlamalı ve ekrana her dokunduğunuzda hızlıca çözüm üretebilmeli. Tabii ki eğlence unsurlu app’ler de hayatımıza en çok girenler arasında. Ama yine de kaideler değişmiyor: Yaratıcı ve kullanılabilir app’ler her daim uygulama mağazalarında ilk sıradaki yerlerini koruyor. Angry Birds, Draw Something, Instagram,WhatsApp, Fancy gibi uygulamalar her an kullanılan ve bazen de kullanıcıya da yaratıcı olma şansını tanıyan uygulamalar olduğu için sürekli gündemde. Markalar da kendi app’lerini yaratırken bu iyi örnekleri göz önünde bulundurmalı.Mobil pazarlama ise uçsuz bucaksız bir dünya. Kimi markalar çoktan mobil pazarlamayı bünyelerine, iş yapış biçimlerine dahil ettiler bile. Ama orada da çok kısıtlı bir alanda dans ediliyor. Daha çok mobil operatörlerin ürün ve servislerinin domine ettiği bir pazar var. Dünyada, mobil operatörlerin bu kadar aktif olduğu bir pazar yok. Bu elbette bir avantaj. Ama off-portal diye tabir ettiğimiz, yani operatör harici yayıncı ve uygulamacıların daha çok topa girmesi gerekiyor. Bir yandan da cihaz üreticileri ve Facebook, Twitter, Foursquare gibi internet platformları bu konuda çok daha aktif bir rol almaya hazırlanıyorlar.
Pharos Yönetici Ortak Emrah Fakir: Mobil, cesaret isteyen bir pazarlama yaklaşımını gerektirir. Daha iyi mobil pazarlama, öncelikle bu konuda uzman pazarlama ajansları ve cesur pazarlama müdürleri ile olur. Kullanıcılar her konu için bir mobil uygulama indirmekten ve bunları kullanmaktan çekinmiyorlar. Bir çok konuyu içeren uygulamalar ise karışık geliyor. Bu nedenle basit ve kullanımı kolay olan uygulamalar, bir süre daha popüler olacak. Uygulama kullanma kültürü oturduğunda ise daha gelişmiş, bir çok konuyu ve süreci kapsayan uygulamalar popüler olacak.
4Play Stratejik Planlama & Ürün Geliştirme Direktörü Selim Yörük: Pazarlama ve uygulama zaten varolan kavramlar. Mobilin yanlızca bir kanal olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. Pazarlama için her kanalda olduğu gibi müşterinin “karşısına bir anda çıkma” yöntemleri yerine müşterinin istediği anda ve istediği yerde varolmak gerekiyor. Tesadüf değildir ki, mobil teknolojiler ile bu iki kritere uyanları bulabilir ve onları memnun edebilirsiniz. Uygulama tarafı ise çok çeşitli ama kişisel görüşüm; sokaktaki hayatı dijitale taşıyan ve yaşamı kolaylaştıran, keyf katan her türlü uygulama başarılı olma potansiyeli taşır.