Kimi firmalar pazarlama aktiviteleri arasında sosyal medyayı giderek artan dozda kullanırken, kimileri ise henüz kavramın ifade ettiği anlamı dahi bilmiyor. Bilenler de sosyal medya platformlarında gerçekleştirilecek faaliyetlerin ne denli güçlü bir feedback yaratma kapasitesine sahip olduğunun henüz tam olarak bilincinde değiller. Hepsinin zihnini kurcalayan soru yatırımın (ya da ortaya çıkacak maliyetin) geri dönüşünün ne olduğu… Oysa artık yapılan kampanyaların yarattığı etkiyi ölçüp, faydalarını tespit etmek mümkün.
2010 sosyal medya kampanyalarının adını duyurduğu bir yıl oldu, 2011 ise bu kampanyaların giderek daha da yaygınlaşacağı bir yıl olacak.
Ancak ülkemizde sosyal medyaya mesafeli yaklaşan şirketler belirgin bir çoğunluğu oluşturuyor. Halen büyük ve orta ölçekteki firmaların yaklaşık yarısı, sosyal medyanın kurumlarına nasıl bir değer katabileceği hakkında tereddütler içinde… Çünkü hala internet reklamcılığında sağlıklı bir ölçümleme ve değerlendirme yapılamayacağına, yaptıkları yatırımın geri dönüşünü tespit edemeyeceklerine inanıyorlar. Yalnızca % 15 gibi düşük bir yüzdeye sahip olan grup sosyal medya platformlarında gerçekleştirilen marketing aktivitelerinin diğer pazarlama aktivitelerinden daha fazla geri dönüş getirdiği kanısında…
Bu tespitin ana fikri, şirketlerin pazarlama profesyonellerinin kampanya geri dönüşleri konusunda eğitilmesi ve ikna edilmesi gerektiğidir. Starbucks örneği unutulmamalı ve adeta bir ders gibi okutulmalı. Bu konuda daha detaylı bilgiye mynorthwest.com dan ulaşılabilir. Özetle işin sırrı firmanın pazarlama yatırımından ne elde etmek istediğini bilmesi, kurum hedeflerini tanımlaması, stratejisini belirlemesi ve markanın inandığı değerleri hedef kitlesine samimi, orijinal ve güçlü bir şekilde aktarabilmesidir…