Sosyal medyanın son birkaç yılda iyice rağbet görmesi ve milyarlarca insan tarafından yüksek oranda kullanılması dikkatleri Londra’da Cuma gecesi açılışı yapılan olimpiyat oyunlarına çevirdi. 2008 Pekin olimpiyatları sırasında günümüzdeki kadar aktif olmaması ve Çin’deki internet kullanım engelleri dolayısıyla hem Pekin’den oyunları izleyenlerin, hem sporcuların hem de televizyon karşısında izleyenlerin sosyal medya üzerinden paylaşımlarının sınırlı sayıda kalmasına neden oldu.
Ancak bugün durum farklı. Hem oyunların Londra’da olması hem de mobil internet paylaşımının kat be kat artmasından dolayı sosyal ağlarda Olimpiyat hakkındaki mesajların sayısının milyarlara ulaşması muhtemel. Dolayısıyla 2012 Londra Olimpiyat oyunlarını tarihteki ilk sosyal medya olimpiyatı olarak adlandırmak mümkün.
Olimpiyat adayı bir ülke olarak ilk sosyal medya olimpiyatlarından birçok öğretici sonuç çıkarmamız mümkün. Atletler, İngiltere’ye vardıkları andan itibaren organizasyonun olumlu ve olumsuz yanlarını özellikle Twitter üzerinden sıkça paylaşmakta. Dolayısıyla yapılan hataları katılımcı gözüyle görmek mümkün. Ayrıca olimpiyatlar sırasında gelecek olan memnuniyet tweetlerini de göz önüne alarak güçlü bir organizasyon stratejisiyle adaylığa başvurmanın şansımızı arttıracağını düşünüyorum.
Tarihteki ilk sosyal medya olimpiyatlarında yaşanan son gelişme, alternatif medya olarak adlandırılan aslında gerçek medya haline dönüşen bu ortamın yayın gücünü kanıtlar derecede. Yunan Olimpiyat Komitesi atletlerinden Voula Papachristou’yu olimpiyat oyunlarının değerlerine ve fikirlerine karşı tartışmalı bir tweet attığı gerekçesiyle kadrodan çıkardığını duyurdu.
2012 Londra Olimpiyat oyunlarına sosyal medyanın değer katacağı bir diğer olgu ise bugünkü açılışların yüz binlerce objektiften farklı açılardan resimlerle dünyaya yansıması olacaktır.
Her ne kadar bazı ülkeler sosyal ağ paylaşımlarını sporcularına yasaklamış olsalar da ben sporcuların duygu paylaşımının onların performansını arttıran bir olgu olara görüyorum.