Sosyal Medya

Sosyal Medya ve Öngörülebilir Gelecek

Hayatın eşsiz belki de en çekici özelliklerinden biri geleceği öngöremiyor olmamızdır. Bir kaç dakika sonra başımıza neler geleceğini bile bilemeyiz. Bu, kimine göre hayatın en keyifli yanı kimine göre de endişe verici bir özelliğidir.

Fakat nedense insanoğlu geleceği bilmeyi çok ister. Bunun altında yatan nedenlerin ne olduğu ile ilgili bir kaç tahmin yürütecek olsam, ‘bilinmezlik’ olgusu ve gizem, insanı cezbeden ve elini kolunu bağlayan belli başlı etkenlerdir derim.

‘Geleceği öngörmeyi en çok şirket sahipleri veya şirket yöneticileri isterdi’ desek pek yanlış bir şey söylemiş olmayız herhalde. Zaten sırf bu yüzden de yapılmaz mı bazı pazar araştırmaları? Geleceği ön görebilmek ve yatırımları ona göre planlamak. Piyasaların ne zaman nasıl hareket edeceğini önceden kestirip ona göre pozisyon almayı hangi CEO istemez? Bütün oyun bunun üzerine kurulu değil midir ki? Kendi kaynaklarınızı okuyarak içeride olup biteni kestirmek zor olmasa gerek, ama ya şirketinizin dışında olup bitenleri kolayca öngörebilir misiniz?

Ekonomik piyasaları doğru okuyabildiğiniz vakit bazı şeyleri önceden görebiliyorsunuz. Misal 2008 senesinde Lehman Brothers’ın batması ile ortaya çıkan ekonomik krizin sinyalleri bir kaç sene öncesinden göz kırpmaya başlamıştı. Bunu doğru okuyabilen şirketler bu krizden fazla yara almadan sıyrılmayı başardılar. Benim burada kast ettiğim ise öngörülemeyen bir geleceği öngörmek. Piyasaya çıkaracağınız bir ürünün neticesini önceden görebilmek, yapmayı planladığınız bir yatırımın geri dönüşünü işin en başında görebilmek, tüketicilerin ne zaman ev kredisine daha az talep göstereceği veya hangi hisse senedinin prim yapacağını bilmek gibi.

Sanırım, ‘sosyal ağ platformları’ geleceğin öngörülmesi konusuna ciddi anlamda katkı sağlayacak bir mecra olarak karşımızda duruyor. ‘Yok artık sosyal medya bu konuya da mı el attı?’ diye düşünecek binlerce kişinin çıkabileceğini tahmin edebiliyorum. Ama öyle…Sosyal ağlarda gerçekleşen konuşmaların analiz edilmesi ile gelecekle ilgili bazı şeyleri öngörmek mümkün. Bu noktada ufak bir açıklama yapmak istiyorum; geleceği öngörmek derken ‘Ben ne zaman öleceğim?’, ‘Kıyamet ne zaman kopacak?’, ‘2012 dünyanın sonu mu?’ gibi konulardan bahsetmiyorum. Bunlar zaten hiç bir zaman hiç kimsenin öğrenemeyeceği şeyler. Ben daha çok öngörmekten bahsediyorum, yani ileriki bir zamanda gerçekleşmesi muhtemel sonuçları yakın bir şekilde tahmin etmekten.

Bir kaç örnek vererek ne demek istediğimi ve sosyal medyanın ‘geleceği öngörme’ konusuna katkısını daha iyi anlatabilirim diye düşünüyorum.

2002 senesinin Mayıs ayında halka açılan Netflix 27 Ocak 2012 tarihi itibarı ile 6 milyar dolar değeri olan bir şirkettir . Geçtiğimiz sene yaz aylarında DVD ve çevrimiçi video yayın işini iki ayrı şirket altında yürüteceğini ve ikisine de ücret yansıtacağını açıklayan Netflix  aldığı bu karardan ciddi anlamda zarar etti. Şirketin Nasdaq’ta işlem gören hisse senetleri 233 dolardan bugünkü değeri olan 117 dolara kadar geriledi. Bu operasyondan sadece Netflix değil, yatırımcıları da zarar etti.

Peki, Netflix’in aldığı bu kararın tüketiciler üzerinde nasıl bir izlenim bıraktığını analiz eden gerçek zamanlı bir yazılım olsaydı, Netflix üyelerinin bu karardan memnun olmadığını ve bir milyona yakın Netflix üyesinin üyeliklerini iptal edeceğini size rapor etseydi, şirketin yakın bir gelecekte değer kaybedeceğini öngörmüş olmaz mıydınız? Ben olurdum. Muhtemelen bu yönde hizmet sunan –şu an için az sayıda- firmaların müşterileri de öngörürdü.

Özellikle genel seçimlerden önce binlerce anket sonucu basında yer alır. Anketler gerçek zamanlı olmamakla birlikte bu konuya kısıtlı miktarda katkı sağlar. Oysa insanlar, baskıdan uzak ve rahat bir şekilde kendi ortamlarında duygu ve düşüncelerini dile getirirler ki bu da en kestirilebilir sonucu verir. İnsanların en rahat ve güvende oldukları yer de evlerinde bilgisayarlarının başında olduğu yerdir.

Sosyal ağlarda konuşulan konulardan veya vurgulanan kelimelerden yola çıkarak, ilgili konu ile ilgili gelecekte ne olabileceğini az çok öngörebiliriz. Son zamanlarda bu konuya ilgi duyan geliştirici ve yatırımcıların sayısında hızlı bir artış var. Sentiment Analysis (duygu/sezgi/his analizi) olarak adlandırılan bu kavramın gün geçtikçe markalar başta olmak üzere hepimizin hayatına daha çok gireceği şüphe götürmez bir gerçek. Kısa bir süre sonra bu konuyla ilgili bir çok haber okuyacak ve yeni girişimlere şahit olacağız. Belki de bu senenin sonunda önümüzdeki senenin güncel konularından birinin ‘öngörülebilir gelecek’ olacağını yazıp çizeceğiz.

Sosyal medyanın nelere kadir olduğunu görüyorsunuz. İşte size sosyal medyaya yatırım yapılması için bir neden daha.