İnternet, her ülkeden kullanıcıların sağlık konusundaki başvuru kaynaklarının ilk sıralarında yer alıyor. Doktor araştırmak, hastalık semptolarına ve ilaç yan etkilerine bakmak, hastane sorgulamak, forumlarda tartışmak, okumak, doktor blogları, doktorlarla anında iletişim sağlayabilen portallar vs… Ne de olsa konu sağlık; hastaların kendileri ve hasta yakınları başta olmak üzere hafif bir soğuk algınlığından en ağır hastalıklara kadar internette konu ile ilgili arama yapan ‘herkes’ten bahsediyoruz.
‘İnternette her gördüğünüze, okuduğunuza inanmayın’ diyen doktorların yanı sıra internet kullanıcılarının bu alandaki yoğun kullanımı karşısında – her ne kadar etik endişeler sağlık sektörünün hareket alanını kısıtlasa da – mecrayı kullanmaya başlayan ilaç şirketleri, hastaneler ve doktorlar da giderek artıyor. “Madem insanlar bu alana rağbet gösteriyor, biz de doğru düzgün yer alalım’demek en doğru adım belki de.
Herşeyin başı sağlıkken, Türkiye’de sağlık sektörü sosyal medyayı kullanmada henüz yolun başında; fakat yine de iyi ve faydalı bir kullanımdan bahsetmek mümkün.
Kaynaklara göre 2009 yılında ABD’de sosyal medyayı aktif olarak kullanan 367 hastane vardı. Bu rakam şu anda bunun bir hayli mislidir diye tahmin ediyoruz. Yine aynı dönemde 5.000’in üzerinde video YouTube’e eklenmiş ve 267 Twitter hesabı 10.000’in üzerinde tweet yaratmış.
Artık pazarlama stratejileri içinde sosyal medya, sağlık sektörü çalışanlarının ve bu sektörde hizmet veren markaların daha güçlü düşünmesi gereken bir alan. Pew Research Center’ın araştırmasına göre ise;
- Amerika’da internet kullanıcılarının yüzde 61’i sağlıkla ilgili bilgileri internetten araştırıyor.
- Amerika’da internet kullanıcıların yüzde 38’i sağlıkla ilgili egzersizleri ve fitness çalışmalarını internetten takip ediyor.
- Kronik rahatsızlığı olan e-hastaların yüzde 75’i internetten buldukları tedavileri uyguluyor.
TGI Türkiye Araştırması, Mart 2010-Şubat 2011 dönemi verileri de Türkiye’deki internet kullanıcıları arasında, interneti sağlıkla ilgili olarak kullananların demografik yapısını sunuyor.
Bu araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri kadınların erkeklere göre interneti sağlık konusunda daha çok kullanıyor olması. Yaş gurubun da ise 25-34 yaş arasındaki kullanım en yoğun durumda.
ERA Research & Consultancy’nin Ağustos 2011’de 12 ilde yaptığı Sağlık Araştırması Sonuçları’na göre de Türkiye’de hastaların sağlık konusunda bilgi almak için:
- Web sitelerini kullanma oranı %21
- Sosyal ağlara başvurma oranı %3
- Bloglar ve sohbet platformlarını kullanma oranı ise %2.
(Araştırmada, İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep, Ankara, Bursa, Samsun, Kayseri, Van, Balıkesir, Trabzon ve Erzurum’da olmak üzere 12 ilde telefonla anket yöntemi kullanılarak 410 görüşme yapılmıştır. Görüşmeler kentsel ve kırsal alanlarda gerçekleştirilmiştir. 18 yaş ve üzeri kitleyi temsil eden kadın ve erkeklerle görüşülmüştür. Saha çalışması Ağustos 2011’de gerçekleştirilmiştir.)
Bunun yanı sıra adwords.google.com bilgilerine göre Türkiye’de ‘hastane’ kelimesinin aylık aranma sayısı 11 milyon, ‘doktor’ kelimesinin aranma sayısı 3 milyon, ‘tedavi’ kelimesinin aranma sayısı da yine 3 milyon civarında.
1 milyon kişi doktorlara internetten soru soruyor
Hem dünyada hem de ülkemizde doktorlara ve konunun uzmanlarına soru sorulmasına imkan veren portallar en çok kullanılanlar arasında. Türkiye’deki bu tip sitelerin 1 milyona yakın üyesi var. Websitelerin yanı sıra bir de Facebook sayfaları var tabii ki. Örneğin internet sağlayıcısı Acıbadem Hastanesi olan doktorsensin.com websitesi… Sitenin Facebook sayfasında 50 bin hayranı var. Aynı sayfa Twitter’da ise oldukça sessiz. @doktorsensin Twitter hesabının sadece 7 takipçisi bulunuyor.
“En çok kadın hastalıkları ve doğum, psikiyatri, üroloji, plastik cerrahi ve çocuk hastalıkları ile ilgili sorular soruluyor”
doktorsitesi.com da doktorlara anında soru sorulabilen bir başka sağlık platformu. Sitenin Facebook sayfasında 47 bin hayranı var. Yaklaşık 1 milyon üyesi olan Doktorsitesi.com’un 2010 yılından Mart 2011’de yayınladığı verilere göre, üyeler sitedeki üye doktorlara en çok kadın hastalıkları ve doğum, psikiyatri, üroloji, plastik cerrahi ve çocuk hastalıkları ile ilgili sorular sormuşlar. Doktorsitesi.com’da bugüne kadar yanıtlanan soru adedi 500.000’i geçmiş. Doktorsitesi.com’da en çok cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel problemler, ruh sağlığı, bel ve boyun fıtıkları, ağız sağlığı, kulak-burun-boğaz ile ilgili videolar izlenmiş; en çok enfeksiyonlar, gebelik süreci, güzellik ve estetik, ruh sağlığı ve ağız sağlığı ile ilgili makaleler okunmuş. Site ziyaretçilerinin %65’ini kadınlar %35’ini ise erkekler oluşturuyor.
Sağlık portallarının yanı sıra bir de doktorlar özelinde bir sosyal medya kullanımı mevcut. Dünyaca ünlü Türk asıllı Dr. Mehmet Öz mesela. Öz’ün şöhretinden dolayı Amerika’da bir TV şovunun olmasının yanı sıra kendisi sosyal medyada da oldukça aktif. Dr. Mehmet Öz Facebook sayfasının 1 milyon 375 bin hayranı var. Dr. Oz Show Facebook sayfasının ise 9 bin 446 hayranı bulunuyor. Bir de blog’u var Oz’un. Burada da sağlık kategorisi ve yazar seçip makale okuyabiliyorsunuz.
Türkiye’deki hastanelerin sosyal medya uygulamaları
Acıbadem Sağlık Grubu’nun Facebook sayfasında 24 bine yakın hayran var. Grubun Facebook sayfasındaki ‘Hastanelerimiz’ uygulaması ile Facebook sayfasından kategorilere göre hastanelerin adreslerini bulmak mümkün.
Markanın bir de mobil uygulaması var. bu uygulama ile kullanıcılar ambulans çağırabilir, en yakın Acıbadem hastanesini öğrenebilir, e-randevu sistemi ile randevu alabilir, ilk yardım ugulamaları hakkında bilgi edinebilir, bebeklerinin fotoğraflarını paylaşabilir ve güncel sağlık haberlerinden haberdar olabiliyor.
Central Hospital’ın Facebook sayfasında yer alan ‘Doktorunuza sorun’ uygulaması ile hastalar doktorlarına soru sorabiliyor. Randevu da alabildikleri gibi tüm doktorların bilgilerine bu sayfadan ulaşabiliyorlar. Hastane, Mart 2011’de bir de mobil uygulama başlattı. Central Hospital hastane tanıtımlarının yanı sıra TechnoFace tarafından geliştirilen uygulama ile Türkiye’nin ilk ilaç takip programını entegre eden uygulama ilaç unutma derdine son veriyor. Uygulama Apple Store’da hemen hemen hepsi olumlu olan 27 değerlendirme almış.
Anadolu Sağlık Grubu da, Facebook sayfasında Turkcell işbirliği ile yaptığı ‘Bebeğimi beklerken’ uygulamasının kayıtlarını Facebook sayfasından alıyor. Bu uygulama ile anne adayları, sordukları sorularının cevaplarını ücretsiz SMS olarak alıyor ve sayfa üzerinden uygulamayı sevdiklerine hediye edebiliyor. Marka, aynı hizmeti annelere de ‘Bebeğim Büyürken’ uygulaması ile sunuyor.
Anadolu Sağlık Grubu’nun bir de İlk Yardım, Kurumsal Uygulama ve Sigara Bırakma Projeleri olarak sıralayabileceğimiz mobil uygulamaları dikkat çekiyor.
Kadıköy Şifa Sağlık Grubu’nun Facebook sayfasında 6500 hayranı var. Markanın mobil uygulaması ile kullanıcılar online olarak randevu alabiliyor ve doktorlarına danışabiliyorlar.
“Halkın sosyal medyada sağlık endüstrisine gösterdiği ilgi oldukça yüksek”
Ogilvy Healthworld Türkiye Genel Müdürü Beril Koparal Ayanoğlu Amerika başta olmak üzere yurt dışında sosyal medyanın sağlık sektörü tarafından kullanımının gün geçtikçe yaygınlaştığını söylüyor.
“Türkiye’de ise sağlık sektöründe grup hastaneleri Facebook ve Twitter’ı kullanıyorlar. Acıbadem Hastaneler Grubu, Anadolu Sağlık Grubu ve Medical Park Hastaneler Grubu sosyal medyayı aktif olarak kullanan sağlık kuruluşları. Facebook sayfaları ya da gelen tweetler incelendiğinde bu alanda çok hızlı gelişmelerin kaydedildiğini görüyoruz. Halkın sosyal medyada sağlık endüstrisine gösterdiği ilgi oldukça yüksek. Ayrıca hastanelerin kurumsal imajları açısından da sosyal medyanın kullanımının çok yararlı olduğu da açık. Diğer taraftan ilaç endüstrisi de sosyal medyayı aktif olarak kullanmaya başlamış durumda. Pfizer, Johnson and Johnson, Astra Zeneca, GSK, Sanofi Aventis, Bayer, Roche, Novartis, Merck, Boehringer Ingelheim sosyal medyayı en çok kullanan ilaç şirketleri arasında. Gerek Facebook gerekse Twitter’da aktivitelerini yürütüyorlar. Bu aktivitelerin bir kısmı kurumsal bir kısmı da ürünlere yönelik. Türkiye’de ise ilaç endüstrisinin sosyal medya ile tanışması henüz yeni. Kurumsal olarak Pfizer, Roche ve Mustafa Nevzat gibi bazı ilaç firmalarının Facebook sayfaları var. Bu noktada ise kaydedilecek daha çok yol var gibi görünüyor. Halkın ilaçlar konusunda bilinçlendirilmesi açısından ilaç firmalarının sosyal medyada yer almalarının önemli olduğu da bir gerçek.”
“Günümüzde itibar yönetimi, bilinçlendirme ve sosyal sorumluluk kampanyaları için en doğru kanal sosyal medya”
McCann Erickson Healthcare Communications Direktörü Pelin Şeker de sağlık iletişiminde sosyal medyanın kullanıma girmesinin diğer sektörlerden daha fazla planlamaya ve zamana ihtiyaç duyduğunu söylüyor.
“Sosyal medya üzerinden iletişimde ilerleme son derece yavaş aslında. Bunun sebebi, çok sayıda “tıbbi” ürünün internet üzerinden yapmış olduğu, medikal güvenilirlikten uzak hatta aldatıcı şekilde tanıtımlar nedeniyle başta doktor ve eczacıların hastalara “sağlık söz konusu olduğunda internette her gördüğünüze inanmayın” mesajlarını artırıyor olması olabilir. Konuyu hastaneler açısından değerlendirdiğimizde ise bazı özel hastanelerin randevu, “doktorunuza danışın” vb başlıklar altında girişimleri olduğunu da eklemeliyim.
Doktor ziyaretlerinin bu kadar zorlaştığı bir ortamda, düşen ilaç fiyatları ile ürün tanıtımı yapmanın zorlukları artarken, maliyeti daha düşük, daha etkili ve birebir iletişim sağlaması sosyal medyanın sektör için önemli avantajlarından. “Siteye çekilen trafikten çok, paylaşılabilir içerik yönetimi önem kazanıyor. Artık günümüzde itibar yönetimi, hastalıklar konusunda bilinçlendirme ve sosyal sorumluluk kampanyaları için hızlı ve en doğru kanal sosyal medyadır.
Pek çok sorunun cevabı sadece Türkiye’de değil dünyada da tartışılıyor
Her ne kadar Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Haziran 2011’de kabul edilen bir “Dijital İletişim Rehberi” yayınladı ise de bu alanda ciddi boşluklar var. Pek çok sorunun cevabı sadece Türkiye’de değil dünyada da tartışılıyor. Firmaların sorumlulukları nerede başlıyor, nerede bitiyor, Facebook ya da Twitter üzerinden yazılmış bir yan etki, yasalar ile tanımlanmış yan etki bildirimi olarak görülmeli mi, buna cevap yazan firma, tartışmanın tamamından mı sorumlu olacak; bunlar bilinmiyor.”
Deloitte tarafından 2010 Aralık’ta yayınlanan bir araştırmaya göre;
- Amerika Birleşik Devletleri’nde, ilaç şirketlerinin %65’i sosyal medyayı kurumsal seviyede kullanmayı planlarken, %35’inin bu konuda herhangi bir planı yok.
- Sosyal medya kullanan şirketlerin %51’i bu mecrayı bilgi paylaşımı amacıyla, %42’si proaktif olarak bilgi toplama amacıyla, %23’ü ise reaktif olarak buralarda yayınlanan bilgilere cevap vermek için kullanıyorlar.
Türkiye’de de hareketlenmeler var tabii ki. Kurumsal iletişimde sosyal medyayı kullanan ilk firma Pfizer Türkiye. Facebook sayfası ve Twitter üzerinden iletişim yapmakta. Boehringer Ingelheim’ın bu konuda hem ekip oluşturduğu hem de projeleri olduğunu da biliyoruz. Bilim İlaç da Facebook sayfasını açtı. Markaların tüketici ile iletişiminde ise şimdilik sadece ATL’de de yol almış olan Milupa, Canderel gibi “ilaç” olmayan ürünler aktifler.”