Dijital çağda öğretmenler öğrencileriyle Facebook’ta arkadaş olabilir mi veya Twitter’dan takipçileri olabilir mi? New York Eğitim Departmanı’na (NYC DOE) göre bu sorunun cevabı hayır!
Mashable’ın haberine göre, şehrin geçtiğimiz günlerde yayınlanan ilk sosyal medya yönetmeliğinde memurların kişisel ve profesyonel hesapları son derece keskin hatlarla birbirinden ayrılıyor. Buna göre Eğitim Departmanı’nda kayıtlı öğretmenler, okullarından bağımsız Facebook, Twitter, YouTube, Google+ ve Flickr gibi sosyal medya hesaplarını, mesajın içeriği ne olursa olsun, öğrencileriyle iletişime geçmek için kullanamıyorlar.
Yönetmeliğe göre “Eğitim Departmanı okulların akademik olarak destekleyici ortamlarını yansıtacak profesyonel sosyal medya ortamları yaratmaya gayret ediyor”.
Bir sınıf için oluşturulan profesyonel hesaplar ise önceden okuldan izin almak kaydıyla oluşturulabiliyor. Eğitim Departmanı’na bağlı öğrencilerle internet üzerinden iletişim böylece okul bazlı platformlarla (eğitici, öğretici ve ders dışı projeler için sosyal ağlar ve bloglar) sınırlandırılıyor .
Yeni alınan bu kararların esas amacı öğrencilerin güvenliğinin ve öğretmenlerin çalışmalarının şeffalığın sağlanması. New York Times’ın raporuna göre telefon mesajları ve sosyal medya bağlantıları çoğu durumda uygunsuz öğretmen-öğrenci ilişkisi olarak kabul ediliyor. 2011 yılı Ocak ve Kasım ayları arasında, sadece Facebook üzerinden, 69 uygunsuz öğretmen ve öğrenci davranışı iddiası New York Eğitim Departmanı tarafından incelenmiş.
Yönetmeliğe göre her yıl, veliler okulda veya okul sonrası programlarda kullanılan akademik sosyal medya hesapları hakkında bilgilendirilecekler. Ayrıca kişisel e-posta hesapları da sınırlandırılacak ve akademik sosyal medya hesapları Eğitim Departmanı’nın resmi e-posta linkiyle kullanılabilecek.
Eğitim Departmanı’nın resmi web sitesinde yapılan açıklamaya göre yönetmelik; yeni sosyal ağlar ve güncellemeler bir anda ortaya çıktığından, her üç ayda bir değişime tabi tutulacak ve gerekli görüldüğünde revize edilecek.
Sosyal medyanın hayatımızdaki etkisi göz önünde bulundurulursa bu yeni dijital kuralların düzenleyici mi kısıtlayıcı mı olduğu sorusunun cevabını bulmak çok da kolay gözükmüyor.