Sosyal medyanın, hayatın tamamına hakim olduğu fikri her ne kadar abartı olsa da, gezegendeki 7,2 milyar insandan 2 milyarının aktif sosyal medya kullanıcısı olduğu, rakamlarla kayıt altına alınmış durumda.
Bununla birlikte 1,7 milyar insan ise mobil cihazlarla sosyal mecralarda boy gösteriyor. Haliyle bu durum, sosyal mecraları devasa bir ticari platforma dönüştürüyor.
Böylesine büyük bir kitleye ulaşabilmek, reklam boyutunda düşünüldüğünde, her işletme için büyük bir fırsat demek. Peki buna rağmen neden firmalar hala doğru yolu izleyerek bu niş kitlelere ulaşma fırsatını yeterli ölçüde değerlendiremiyor?
1 – Facebook, parayı verenin boy gösterdiği bir platformdur
Özellikle ülkemizdeki firmaların sosyal medya yaklaşımı, az ve hatta hiç para ödemeden müşteriye ulaşmak olarak şekillendi. Bu noktada bizlerin de hatası var, burası muhakkak. Fakat firmaların farkına varması gereken nokta, Facebook’ta başarılı bir etkileşim için, az da olsa bir bütçenin belirlenmesi zorunluluk haline gelmiş durumda.
Facebook sayfalarının standart gönderilerle ulaşabildiği kitlelerin yüzdesi her geçen gün daha da azalıyor. Haliyle Facebook Reklamları’nı kullanmadan başarılı işler ortaya koymak eskiye nazaran çok daha zor bir hal almış durumda.
2 – Doğru anlayış, müşteriyi beklemek değil müşteriye ulaşmaktır
Sosyal mecraların reklamcılık için sunduğu imkanlar elbette yadsınamaz. Fakat yine son yılların büyük bir “balonu” da, sosyal mecralarda aktif olarak yer almanın, satış rakamlarını kısa süre içerisinde katlayacağı.
Elbette bu tam anlamıyla imkansız değil; fakat kendini doğru ifade edemeyen, müşterilerinin ilgisini çekmeyi başaramayan içerikler zaman kaybı olmaktan öteye gidemiyor. Sosyal mecralarda başarılı olmanın en önemli anahtarı, iyi fizibilite edilmiş bir stratejinin gerekliliği.
3 – Kullanışlı içerikler de üretmek gerekir
Sosyal mecralarda yer alıyorsanız, “Günaydın” ve “Bugün indirimdeyiz” gönderilerinden öteyeye geçmeniz gerekiyor demektir. Kullanıcılar ürettiğiniz içeriklerden faydalanamadığı sürece, önünden geçip gittikleri herhangi bir mağazadan fazlası olmak mümkün olamaz. Örneğin, bir turizm şirketinin ortaya koyacağı içerik, yalnızca kampanyaları değil, hedef kitlesindeki kişilerin faydalanabileceği farklı içerikler de olmalıdır.
Burada kar amacı gütmemek önemli bir kriter olarak görünüyor. Sosyal medya hesaplarınız, sosyal insanlara “sosyal” bir yolla ulaşabilmelidir. Marka samimiyetini sağlamanın en temel yolu budur.
4 – Her yerde olmak bir anlam ifade etmeyebilir
Çok sık yapılan bir diğer hata ise, sosyal medyada yer almaya karar vermiş bir şirketin, Facebook’tan Pinterest’e kadar her mecrada var olmaya çalışması. Sosyal mecralardaki varlığınız, bu hesapları yönetebildiğiniz sürece bir anlam ifade edecektir. En son gönderisini 2 hafta önce atmış bir sayfa, özensiz görünmekten öteye gidemeyecek, tabiri caizse, kaş yapılmaya çalışılırken göz çıkacaktır.
5 – Otantik kimlik, var olmayan bir kimlikten daha iyidir
Sosyal mecralarda özellikle son yıllarda çok sık görülen bir durum, markaların neredeyse “nabza göre şerbet” vermeye çalışması. Bu noktada kastedilen şey, gündemi yakalamak değil. Popüler gündeme ilişkin bir gönderi bile, otantik olmayı başarabildiği sürece, markanıza karşılık getirebilir.
Aslına bakılırsa ülkemizde bu alanda gerçekten başarılı işler ortaya çıkıyor. Fakat buna rağmen, kullanıcıların tatlı bir bebeğin fotoğrafını beğenmesi üzerine kurulu sosyal medya anlayışından vazgeçmeyen markaların sayısı da göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Bu yüzden, ortaya koyulacak içerikler size özgü, samimi ve nitelikli olmalıdır.