Sabah kalktığım andan, günün sonunda yatağıma uzandığım ana kadar tek bir şey devamlı yanımda, o da internet. Yalnız ofiste bilgisayar başına oturduğumda değil, bir kafede bir şeyler içerken, evde tv izlerken veya uyumadan önce de mobil telefonum sayesinde internet bağlantım hep yanı başımda… Sabahları işe geldiğim zaman çoğu kez şirket maillerinde de önce kontrol ettiğim kendi özel maillerim ve Facebook’tan gelen mesajlar.. Sonra Google’da biraz araştırma, Facebook profil ana sayfasına giriş ve bazen bir türlü çıkamayış. Şimdilerde çok yeni olmakla birlikte Twitter gezintisi, sonra duruma göre You Tube, Facebook derken mesai saatinden tam bir saat su gibi akıp geçmiş oluyor. Bir şekilde 24 saatin üzerinde sosyal medya platformlarında bulunmamışsam, döndüğümde ben yokken neler olmuş, bir şey mi kaçırdım hissine kapılıyorum ve bu his yaklaşan bir panik atak belirtisi gibi bazen…
Günlük hayatımızda ilk bakışta önemsiz gibi görünen ancak üzerinde düşünüldüğünde ‘mega’ değişiklikler oluyor, geleneksel anlamda televizyon, gazete artık daha az ilgimizi çekiyor, bunları zaten internet ortamında takip ediyoruz, geleneksel reklam anlayışının efektifliği daha çok sorgulanır oldu. Buna karşılık sosyal medya kavramı, dijital pazarlama stratejileri büyük bir hızla yaygınlaşıyor. Neden?
Çünkü insanlar BEĞEN’iyor !! Burada Facebook’a atıfta bulunmamak olmazdı.
Sosyal medya yüksek hızda durmadan ilerleyen bir tren gibi, bu trenin içindeyken durmasını beklemeden trenden inmek yani sürekli akan bilgi nehrini durdurmak mümkün değil ve dahası onu bu derece önemli kılan şey, bu tren hiçbir istasyonda durmadan yoluna devam ediyor.
Durum böyleyken biz bu kavramı çok sevdik ve benimsedik. Yeri geliyor, klavyemizin başında dünyanın öbür ucundaki arkadaşımızla, aile bireyleriyle birlikte eşzamanlı olarak bu seçilmiş sonsuz bilgi ve eğlence dünyasının keyfini çıkarıyoruz, paylaşıyoruz, anlık haber ve bilgi akışının konforunu yaşıyoruz ve bu harika bir duygu…
Sosyal medya ve dijital pazarlama kavramı sürekli bir değişim halinde ve kendini yeniliyor. İşte bu yüzden sosyal medyanın geleceği çok parlak… Topluluklar, kurumlar bu gerçeği kabul etmeli ve günlük hayatlarına entegre edebilmeliler. Ve artık şu ünlü sözden yeni bir uyarlama yapmanın da zamanı geldi. Sosyal medyada var olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!