İşi dijital pazarlama veya sosyal medya olmayan ve doğal olarak bu mecraları profesyonelleri kadar iyi bilmeyenlerin konuştuğu ve yazdığı konulardan biri de sosyal medyanın gelip geçici bir moda olup olmadığı.
Klasik yönetim ekolünden gelen ve genelde yeni olan her şeye alışma konusunda zorluk yaşayan kesim pek tabi ki sosyal medyanın bir moda olduğunu ve elbet bir gün etkisinin azalacağını düşünüyor. Teknoloji ve özellikle interneti hayatının bir parçası haline getirenler de dijitalin bundan sonra etkisini arttırarak hayatımızdan çıkmayacağını düşünüyorlar.
Biz de bu konu hakkında kesin hüküm vermeden bir kaç örnekle sosyal medyanın gelip geçici bir heves mi yoksa bir devrim mi olduğunu anlatmaya çalışacağız.
İnternette Arama yapmak dijital davranışlarımızın en önde gelen özelliklerinden biridir. İnternet kurdu olandan tutun da bu mecralardan uzak duranlara kadar hemen hemen herkes çevrimiçi ve çevrimdışı dünyada aradığı şeyi bulmak için arama motorlarına başvurur. Arama motorları internette başvurulan en önemli adreslerdir. Bugün Google’ın 44 milyar dolar marka değerine ulaşmasının altında yatan en önemli etken budur. Yani artık arama motorlarına başvurmadan hiç bir şey yapmıyoruz.
Sosyal medyanın varlığı ve gün geçtikçe artan etkisi arama motorlarının kendilerine çeki duzen vermesine, kısacası algoritmalarını güncellemesine sebep olmuştur. Sosyal medya daha genel anlamda bahsedersek Web 2.0 olarak tanımlanan interaktif internet sayesinde tüketicilerin internette arama davranışlarında değişiklik olmuştur. Paylaşan, bağlanan ve etkileşim içerisinde olan tüketici artık arama motorlarından kendisini tanımasını, daha doğrusu aradığı şeyi kendi tercihlerine göre bulmasına yardımcı olmasını istemektedir. İşte bu yüzden dolayıdır ki artık insanlar sosyal ağ sitelerini arama motoru gibi kullanmaya başlamıştır. Arama motorlarını harekete geçiren durumlardan biri de budur. Resmi pazarlama mesajlarına inanmayıp tavsiyelere inanan tüketici, çözümü aradığı şeyi çevresine danışmakta bulmuştur. Çünkü tüketici tecrübe ederek öğrenmiştir ki, en doğru ve en faydalı bilgiye çevresi üzerinden ulaşabilmektedir.
Anahtar kelime ve link vererek yapılan arama motoru optimizasyonunda bile sosyal medyanın etkisi yaşanmaktadır. Kullanıcıları içeriğe yönlendirmek kadar, içeriğin kullanilabilir olması da önem kazanmıştır. İçeriği sosyalleştirmek, paylaşılabilir ve içeriğin üzerinden bir etkileşim yaratabilmek beklentileri tatmin eden bir yaklaşım olmuştur. Sosyal medyayı takip ederek anahtar kelimelerini güncelleyen dijital stratejistlerin hedefi, artık sadece tüketicileri içeriğe yönlendirmek değil içeriği gündemin kendisi, gündemde konuşulur hale getirmektir.
Konunun ana fikrinden uzaklaşmadan ve tekniğe girmeden özetlemek gerekirse şunu söyleyebiliriz ki, internette arama -bir çok yazımızda da belirttiğimiz gibi- sosyal aramaya dönüşmüştür. Konuya bu açıdan bakarak sosyal medyanın geçici bir heves olup olmadığını değerlendirmek daha sağlıklı olur diye düşünmekteyim.