Sosyal Medya

Twitter ve YouTube Sansürü Sosyal Medyada Neleri Değiştirdi?

Türkiye bugün Twitter‘sız 10.gününe, YouTube‘suz 5.gününe uyandı. Çokça tartışılan internet yasakları henüz kalkacağa benzemese de kullanıcılar sansürlerle birlikte nasıl yaşaması gerektiğini öğrendi. Diğer bir deyişle internet sansürüyle birlikte kullanıcıların sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve sektör yeni bir sürece girdi.

Twitter ve YouTube’a erişimin engellenmesi insanları durduramadı. Bu yasakların kullanıcılara öğrettiği ilk şey yasakları aşmak için kullanılabilecek alternatif erişim yöntemleri oldu. Twitter’ın yasaklandığı ilk dönemde çoğu kişi daha önce hiç denemediği, belki de adını bile duymadığı DNS değiştirme yöntemine yöneldi. Hatta sokaklara, duvarlara DNS’in nasıl değiştirileceği hakkında yazılar yazıldı; afişler asıldı. Bir anda hayatımızın orta yerine 4.4.4.4 ya da 8.8.8.8 gibi numaralar yerleşti.

Hükümetin siteleri yasaklamakla kalmayıp alternatif DNS adreslerini de engellemesiyle VPN programlarını da ezberledik. TunnelBear, HotSpot Shield, Spotflux, Cyber Ghost gibi VPN programları en fazla indirilen programlar oldu. Bu programların Twitter hesaplarına Türkçe tweet’ler bile yazdırdık. Bununla da kalmayan Türkiye Tor Browser ile tanıştı, ZenMate gibi Chrome eklentilerinin ne işe yaradığını anladı.

Yasaklı olan Twitter’da kullanıcılar birbirine “Bu programı indir” gibi tavsiyelerde bulunurken mobilde de VPN programları yükselişe geçti. İnsanlar telefonlarına VPN kurmayı öğrendi; VPN programları uygulama mağazalarının en çok indirilen listelerinde ilk sıralara yerleşti.

VPN kullanımı ile birlikte güvenlik konusunda da bilgi paylaşımları çokça yapıldı. Örneğin; VPN açıkken online bankacılık işlemlerinin tehlikeli olduğunu öğrendik; DNS kullanırken ise fişlenebileceğimizi. Nitekim Türkiye iki gündür DNS Spoofing diye büyük ihtimalle daha önce hiç adını duymadığı bir sahtekarlık yöntemini konuşuyor. Hacker’ların kullanıcı bilgilerini ele geçirmek için DNS’lere müdahale edip onları istediği IP’ye yönlendirebileceğini öğrenen kullanıcılar, erişim sağlayıcılarının bu hukuksuz yöntemi kullanarak kendilerini farkında olmadan başka yerlere yönlendirebileceğini; böylelikle yasaklı sitelere erişimlerini engelleyeceğini; daha da vahimi bu şekilde hükümet tarafından fişlenebileceklerinin de farkına vardılar. Diğer bir deyişle DNS’i kullanmayı yeni öğrenmişken bir de bunun üzerine DNS Spoofing’i ve devletin bizi fişlemek için yasal olmayan yollara başvurabileceğini öğrendik.

Twitter ve YouTube yasağı sadece bireysel kullanıcıların ifade ve düşünce özgürlüğünü kısıtlamakla kalmadı ve koca bir sektörü de derinden etkiledi. Sosyal medya yasakları sayesinde markalar ve dolayısıyla sosyal medya ve dijital ajanslar iş yapamaz hale geldi. Twitter yasaklı olduğu günden beri çoğu marka sosyal medya pazarlamalarını durdurmuş durumda ve sadece Facebook üzerinden bu faaliyetlerini yürütüyorlar. Nitekim Facebook’un geleceği de hala çok parlak görünmüyor. Erişim yasakları sebebiyle ekonomide günlük 3,5 milyon dolar gelir kaybına uğranırken djital sektör de büyük kayıplar yaşamaya devam ediyor.

Son olarak aylardır bağıra bağıra gelen ve bizim de ısrarlı bir şekilde kamuoyunu bilgilendirmeye ve olası sonuçlarını anlatmaya çalıştığımız 5651 sayılı yeni internet yasasının nelere gebe olduğunu herkes deneyimleyerek öğrenmiş oldu. Hükümetin “mevcut internet yasasındaki açıkları kapatmak” bahanesiyle geçirdiği ve Cumhurbaşkanı’na kabul ettirdiği yeni internet yasasının belli bir tanım getirilmeyen “özel hayatı ihlal” maddesi kullanılarak ne gibi sansürlere yol açabileceğini gördük, görüyoruz. Twitter ve YouTube yasaklarında yine “özel hayat” bahanesini hükümet hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları ve kayıtlarının üstünü örtmek için kullanan yasanın bundan sonra yine bu bahaneyle daha kaç siteyi kapattıracağı, kaç kişiyi fişlettireceği ise meçhul.