Düşünün. Bir sıcak hava balonunun içindesiniz. Yükselmek istiyorsunuz, ancak çok fazla ağırlığınız var. Bulutlar ve güneş size kollarını açmış, onlara kavuşmak için bazı ağırlıklarınızdan kurtulmanız lazım. O zaman şimdi, gökyüzüne ve özgürlüğe kavuşmak için yolculuğa başlayalım; yavaş yavaş ağırlıklarımızdan kurtulalım.
Bağlarınızdan kurtulun.
Bazen dünyadaki en saçma şeylere bağlanmış oluruz. Peki neye, ne kadar güçlü bir şekilde bağlandık? Bizi geri mi çekiyor? Acı mı veriyor? İyi bakın. Ona muhtaç değilsiniz. Her bağ çözülebilir.
Suçluluk hissinden kurtulun.
Suçluluk duygusunu sürdürmenin hayatınıza hiçbir faydası yoktur. Düşünün, suçlu hissetmek şu anda neyi çözüyor? Sizi üzmekten, geriye çekmekten başka ne işe yarıyor şu an?
Negatif düşünceden kurtulun.
Negatif düşünceler, sizi karanlık bir enerji alanına kilitler ve bırakır. Sakın negatif düşüncelerin ardına düşmeyin. Sizi ve çevrenizdeki herkesi, tüm düşüncelerinizi etkiler.
Kendinizi eleştirmeyi bırakın.
Kendini bilmek güzeldir, ancak sınırları geçmemek gerekir. Düşünün. Eğer olması gerekenden fazla bir şekilde kendinize yükleniyorsanız, bu huyunuzu bırakın. Kendinize karşı nazik olun.
Ön yargılarınızdan kurtulun.
Ön yargılar size huzursuz hissettirir, alıngan yapar. Başka insanlarla iyi iletişim kurmanızı engeller.
Sürekli düşünmeyi bırakın.
Hiçbir geçerli sebebiniz olmamasına rağmen, bir şeyi yapma konusunda ısrarcı mı davranıyorsunuz? Size artık bir faydası olmadığını düşünüyorsanız, bırakın gitsin.
Başkalarından onay alma ihtiyacınızdan kurtulun.
Bu tutum, ilgi görme isteğidir ve özgüveninizi sarsar. Birey olmanızı engeller.
Kendinizi limitlemeyi bırakın.
Hayat limitlerle dolu değildir. Limitleri biz yaratırız, kendi önümüze biz koyarız. Milyonlarca fırsatla dolu dünyanın tadını çıkarın.
Kinden kurtulun.
Her şeyden önce kin, kalbinize zarar verir. Araştırmalar, kalp hastalıklarının daha çok sinirli kişilerde olduğunu gösteriyor.
Yarına bırakma huyunuzdan vazgeçin.
Bu davranışın tembellikten kaynaklandığını fark edin ve bu şekilde hissettiğiniz anlarda kendinizi uyarın. Bu huyunuzu aştıkça, yeni başlangıçlar hayatınıza daha kolay girecektir.
Telaşlı düşünceleri bırakın.
Bu tarz hisler, genelde gelecekle alakalı belirsizlikleri içerir. Geçmişteki birçok olumsuzluğun sorumlusu bizsek, gelecekteki olumlu şeylerin nedeni neden biz olmayalım?
Kalp kırıklıklarını geçmişte bırakın.
Kırık bir kalbin iyileşmesi zaman alır; ancak unutmayın, siz o kişiye aşık olarak doğmadınız. Ondan önce de harika bir hayatınız vardı. Aşk sizi var etmedi, siz aşkı var ettiniz. Ve artık onu bırakmanın zamanı geldi.
Kötü anılarınızı bırakın.
Eski kötü günleri hatırlamak, bugünün kötü hislerini de canlandırabilir. Farklı dönemlere ait üzüntüleri birleştirmeyin. Bırakın her biri ait olduğu yerde kalsın.
Yarasız şeyleri bırakın.
Hayatınızda çok önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğünüz birçok obje var. Bunlardan kurtulun.
Kötü arkadaşlardan kurtulun.
Sizin iyiliğinizi istemeyen, düşüncesiz ve bencil insanları çok iyi tanıyorsunuz. Bırakın. Onlara ihtiyacınız yok.
Geçmişinizin sonucu olduğunuz düşüncesini bırakın.
En çok düştüğümüz hatalardan biri, geçmişimiz tarafından yönetildiğimizdir. Bu düşünce, gelecekte gerçekleşebilecek güzel şeylerin ihtimalini düşürmemize sebep olun. Unutmayın, her gün yeni bir başlangıçtır.
Kendinizi işinizle/görevinizle tanımlamayı bırakın.
Bu modern hayatın en büyük problemlerinden biri. Birey olmak asıl başarınızdır. Unvanlar değişir; önemli olan ne olduğunuz değil, kim olduğunuzdur.
Zararlı alışkanlıklarınızı bırakın.
Bu tarz alışkanlıklar üreticiliğinizi ve yaratıcılığınızı düşürür. Bu bağımlılık televizyon izlemekten uyuşturucu kullanmaya kadar birçok bağımlılığı içeriyor.
Olayları çok fazla kişisel algılamayı bırakın.
İnsanların davranışlarını ve sözlerini üzerimize alınarak, yok yere canımızı sıkabiliriz. Bu his bize kendimizi kötü hissettirir. Hayata biraz dışarıdan bakmayı denemeli, alınmamayı öğrenmeliyiz.
Akıp giden zamanı unutun.
Stresin en büyük kaynaklarından biri, zaman kaybettiğimizi düşünmemiz. Aslında zaman sadece bizim algımız. Onu sayılara sınırlamak yerine, anı yaşamayı öğrenebilirsek, hiçbir şey için geç kalmadığımızı da görebiliriz.