İngilizce’de “tipping point” diye bir kelime vardır. Bazı kritik durumları anlatmak için birebirdir. Dilimizde tam olarak bu ifadeyi anlatan bir kelimeye rastlamadım henüz. Kritik bir dönemde, hassas bir noktada olunduğu zaman kullanılan bir terimdir genelde. Bu noktadan sonrası çok önemlidir. Konu ne olursa olsun bir nevi kader anı gibi bir andır.
2011 senesi de Twitter için bir tipping point’tir bana göre. Sene başında Twitter’ın Google ve Facebook tarafından alınmak istenildiğiyle ilgili bir haber paylaşmıştık. 200 milyondan fazla kullanıcıya ulaşan Twitter’ın bu potansiyeli nasıl kâra dönüştüreceği üzerine de bir çok şey yazıldı çizildi. eMarketer’ın hesaplamalarına göre geçen seneyi 45 milyon dolar gelir ile kapatan Twitter, 2011 senesini 150 milyon dolar gelir ile kapatacak. Bu gelirin ne kadarının kâr olduğu bilinmiyor. Twitter ile ilgili paylaştığımız önemli haberlerden biri de şirketin bundan sonra yeni üçüncü parti Twitter uygulamalarına izin vermeyecek olması haberiydi. Bu karar Twitter’ın bundan sonra kontrolü eline almak için gelecekte atmayı planladığı bazı adımların habercisiydi bize göre. Beklediğimiz haber bu sabah gün yüzüne çıktı. Twitter -belki de en geniş yayılıma sahip- Twitter uygulaması olan TweetDeck’i satın almak için görüşmelere başladı. Piyasa uzmanlarının yorumlarına göre üzerinde anlaşmaya varılan rakam 50 milyon dolar.
Konunun aktörleri olan Twitter ve TweetDeck yöneticilerinden şu ana kadar henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Twitter dün konu ile ilgili bir tweet atarak durumunu asağıdaki şekilde özetledi.
Yeni üçüncü parti Twitter uygulamalarına izin verilmemesi Twitter içerisinde başlatılan değişimlerden sadece bir kaçıydı. TweetDeck ile uyumlu bir çalışma içerisinde olan Twitter, piyasadan gelen kârlılıkla ilgili ciddi baskıların da etkisiyle önce Londra’ya bir ofis açarak daha sonra da gün içerisinde yollanan tüm tweetleri kontrol etmek ve müşterilerine doğru bir hizmet vermek için bazı adımlar atmaya karar verdi. Twitter’ın TweetDeck’i satın alması ile şirketin piyasada daha saygı duyulan bir konuma gelecek olması şüphe götürmeyen bir gerçek.
Bu satın alma ile birlikte, Twitter’ın ekosistemine ciddi yatırımlar yapan Bill Gross’un da bu işten ciddi paralar kazanmış olduğunu söylemek pek yanlış olmaz.