Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Sosyal Medyada İfade Özgürlüğü Çalıştayı gerçekleştirildi. Oldukça geniş bir kapsama sahip çalıştayda Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Bela Szombati ve Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Alparslan Altan önemli açıklamalarda bulundu.
Mücadele etmek yerine dinlemeliyiz
Ankara’da gerçekleştirilen çalıştayda ifade özgürlüğü üzerinde duran Szombati, Gezi olayları sırasındaki Twitter tutuklamalarına dikkat çekti. Gezi Parkı ile ilgili paylaşımların tehdit olarak algılandığını belirten Szombati, “mücadele etmek yerine, onları dinlemek durumundayız. Binlerce internet sitesini de körü körüne yasaklanması olmaz” diye konuştu. Bu konuda nefret suçları veya kamu düzenini bozan suçların ayrı tutulması gerektiğini savunan Szombati, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarının kılavuz olarak alınması gerektiğini söyledi.
Siyasi iktidarın baskısı ve medyayı yönlendirme çabaları
Sosyal medyanın artık tüm bilim alanlarını ve sosyal davranışları etkilediğini vurgulayan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Alparslan Altan ise medyadaki kartelleşme, ticari veya siyasi amaçlarla medyayı yönlendirme girişimleri, siyasal iktidarların çeşitli yollarla medyayı ele geçirme, susturma ve etkisiz hale getirme çabalarına karşı sosyal medya özgürlüğünün önemli bir role sahip olduğunu ifade etti.
Altan’a göre aynı zamanda sosyal medyada ifade özgürlüğünün kapsam ve sınırlarının belirlenmesi de bir hayli önemli. Zira Altan, ortaya çıkan hukuki problemler için çözüm önerileri oluşturulması, hukuki uygulayıcılarının internet ve medya alanındaki teknik bilgi eksikliğinin giderilmesi konusunda uzmanlarla yapılacak işbirliğinin ifade özgürlüğü adına önemli bir gelişme olacağı görüşünü savunuyor.
“Klasik medya anlayışı geride kaldı”
Çalıştayda söz alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil de internet ve sosyal medyanın hızla gelişerek insan hayatında daha çok yer ettiğini belirttiği konuşmasında şunları söyledi:
“Sosyal medya kanallarının yaygınlaşması ve insanların iletişim kurma biçimlerini baştan aşağıya değiştiren yeni iletişim aygıtlarının ortaya çıkmasına paralel olarak günümüz dijital medyası önemli bir dönüşümden geçmektedir. Artık klasik medya anlayışı çok gerilerde kalmıştır. Zira sosyal medya, insanlar arası iletişimin devamlı ve küresel nitelikte olmasını sağlamıştır. Artık her birey, sosyal medya kanalları sayesinde bilgi ve haberleri toplama, raporlama, analiz etme ve yayma imkanına kavuşturmuştur ki, bu ideal anlamda katılımcı demokrasinin günümüzdeki tezahüründen başka bir şey değildir. Bir başka ifadeyle, sosyal medya bireyleri sadece haber ve bilginin tüketicisi değil aynı zamanda bir parçası haline getirmiştir.”
Sosyal medya yasama, yürütme ve yargı organlarının kararlarını dahi etkiliyor
Klasik medyada en önemli aktörün profesyonel gazeteciler olduğunu söyleyen Erbil, sosyal medyada ise mesleği, dili, milliyeti, rengi, maddi gücü, eğitim seviyesi birbirinden çok farklı insanların gazeteci vatandaş rolüyle bilginin asıl kaynağı haline geldiğini, bunun yasama, yürütme ve yargı organlarının karar alma süreçlerini dahi etkilediği kaydetti.
Erbil’in konuşmasından diğer önemli satır başları ise şöyle:
– İfade özgürlüğü internete erişim hakkını da kapsar. Tüm devletlerin vatandaşların internete erişim hakkını güvence altına alma yükümlülüğü olduğu gibi herkesin de bilgi toplumuna katılma hakkı vardır.
– İnternet yayıncılığına getirilen her türlü sınırlama haber alma ve verme hakkının kısıtlanması anlamına gelir. AİHM, yalnızca haber verme hakkını değil, aynı zamanda toplum için haber alma hakkını da güvence altına alır.
– Yirminci yüzyılı biçimlendiren entelektüel tartışmalar dijital medya teknolojileri ışığında yeniden ele alınmalı, toplumların dönüşümü irdelenmeli, ortaya çıkan yeni olgular tartışılmalıdır.
– Tüm sorunların çözümü adına, ülke içi kurumlar arasındaki koordinasyonun sağlanması ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi gereklidir.