Tasarım oldukça zorlu bir meslektir ve birçok moda tasarımcısı için kariyer belirleyen 2 seçenek bulunuyor. Bunlardan biri pazarlama ve e-ticaretin zorluklarıyla baş etmeyi göze alıp kendi markasını yaratmaya çalışmaları. Bir diğeri ise zaten var olan bir markayı daha ileriye taşıyarak marka ile beraber kendi ismini de popülerleştirmesidir. Her iki yöntem de oldukça güzel sonuçlar doğurabildiği gibi zorlukları da var. Fakat gelişen teknoloji ve dünya bu iki kariyer planı arasındaki keskin çizgiyi giderek değiştiriyor.
Her yıl e-ticaret piyasası büyüyor ve eğilim, orta sınıfın e-ticarete yönelmesiyle giderek artacak. Yani artık bir mağaza ve raf sorunu olmadan iyi tasarım yapan herkes kendi markasını daha rahat bir şekilde kurabilir. Piyasadaki büyük markalarla daha iyi rekabet edebilir.
1- Tasarımcıları güçlendirme
Online satış rakamları arttıkça kendi markasını geliştirme yolunda tasarımcılar için önemli fırsatlar çıkıyor. Tabi şimdiye kadar böyle değildi. Örneğin Etsy, tasarımcılar için ürünlerini satabilecekleri bir platform geliştirdi fakat bu tasarımcılara ürünlerini üretebilmeleri konusunda hiç bir destek sunmadı. Türkiye’de de benzer durumlar söz konusu. Zet, tasarımcılara özel bir pazar yeri fakat tasarımcıların üretim aşamalarına herhangi bir destek sunmuyor.
Yeni trend ise tasarımcılara üretim konusunda destek olmak ve yönlendirmek. Böylece tasarımcı iyi bildiği şeyi yaparken diğer alanlar için de profesyonel destek alarak kendi markasını üretmiş oluyor.
2- Asya pazarı
Birçok Asya ülkesinde, büyüyen orta sınıf çok büyük farklılıklara neden oluyor. Bir araştırmaya göre önümüzdeki 7 yıl içerisinde orta sınıf etkisiyle bu pazar 17 milyar dolar daha büyüyecek. Tasarımcıların yeni bir pazara girmek ve bu pazardan pay almak gibi bir planı varsa Asya pazarındaki dijital kanalları kesinlikle gözden kaçırmaması gerekiyor.
3- Sosyal ticaret
Sosyal medyanın tüm markalar için ne kadar önemli olduğunu herkes çok iyi biliyor zaten. Bir araştırmada, internet kullanıcılarının %20’si, sosyal medyanın alışveriş alışkanlıklarını değiştirdiğini söylüyor. Tabi ki sosyal ticaret derken instagram’da bir içeriği öne çıkarmak veya bir fenomene inceleme yaptırmaktan daha derin bir şeyden söz ediyoruz.
Sosyal medya kullanıcılarının datalarını işleyip, anlamlandırıp ve bu doğrultuda kişiye özel eğilimleri öne çıkarıp satışa yönlendirmek bu işin teknik kısmı. Bir diğer önemli tarafı ise tüketicilerin bir bağ kurmak istiyor olması. Tüketiciler yeni markalar keşfetmeyi severler ve bunu yaparken markanın hikayesiyle bir bağ kurmak isterler bu nedenle her ürününüz için bir hikaye yazmanız ve bunu tüketiciye anlatmanız artık çok daha önemli.
4- Y kuşağının alışveriş tercihleri
Y kuşağı ile ilgili söylenmeyen şey kalmadı sanırım. İş hayatı, hayata bakış ve duruş, alışkanlıklar ve daha bir çok şeyde şimdiye kadar yaşayan herkesen çok farklı olduklarını net bir şekilde biliyoruz. Giyim alanındaki alışveriş alışkanlıkları da herkesten farklı.
Şimdiye kadar herkes “marka” giymeyi, onların kaliteli ürünlerini taşımayı tercih ederken y kuşağı yeni ve az bilinen fakat özel ürünleri daha çok tercih ediyor. Marshal’ın araştırmaları, tüm markaların y kuşağını yakalamaya çalıştığını çünkü geleceğin alışveriş ve moda alışkanlıklarını çok değiştirdiğini gösteriyor. Büyük markalar bile bu kişilere erişebilmek için küçük dijital platformları kullanmaya başlıyor. Bu nedenle yeni modacılar bu dijital platformları keşfetmeli ve orada iyi bir iletişim yapmalı. Böylece büyük bir fark yaratabilir.
Yorumlar (0)