Dijital ve internet suçlarını gözeten ilk uluslararası sözleşme olma özelliğini taşıyan Siber Suçlar Sözleşmesi, “6533 sayılı Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunu” adıyla yasalaştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan yeni yasa 2 Mayıs’ta Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sözleşmenin temelinde siber suçlar alanında ülkelerin maddi ceza hukuku unsurlarını ve bağlantılı hükümleri uyumlu hale getirmek yatıyor. Sözleşme aynı zamanda siber suçlarla mücadele ederken, taraf devletlere insan hak ve özgürlüklerinin gerekli ölçüde korunmasını sağlama ve orantılılık ilkesini yerine getirme şartını ve güvencesini de düzenliyor.
Esasında Türkiye için bu süreç yeni sayılmaz. Zira 2001 yılında Avrupa Konseyi’nde imzalanan bu sözleşmeyi Türkiye 2010 yılında kabul etmişti. Ancak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun imzasıyla kabul edilen sözleşme bugüne kadar TBMM tarafından onaylanmamış ve yasalaşmamıştı.
Yasanın zamanlaması, Türkiye’de siber suçlarla mücadele bakımından nelerin değişeceği, IP bilgisi ve sansür tartışmaları ve çekinceler hakkında merak edilenleri Taygun & Özmestik Hukuk Bürosu‘ndan bilişim avukatı Fehmi Ünsal Özmestik‘e sorduk.
Siber Suçlar Sözleşmesi Türkiye’de neleri değiştirir?
Siber Suçlar Sözleşmesi’ne ilişkin onay kanunun kabul edilmesi ile birlikte artık üye devletler açısından belirtilen suçların önlenmesi ve siber suçlar ile mücadele edilmesi amacı ile işbirliği yapılacak.
Siber suçlar sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti tarafından 10/11/2010 tarihinde çekinceler belirtilerek imzalandı. Onay kanunu ise 02.05.2014 tarihinde meclisten geçmiştir. 26/12/2012 itibarıyla, ABD’de dahil olmak üzere 38 devlet tarafından kabul edilmiş durumda.
Siber Suçlar Sözleşmesi üye devletlerin kendi iç hukuklarında sanal suçlarla ilgili kanuni düzenlemeleri yaparak, birtakım suçların tanımlarını kabul edip kendi hukuk sistemlerine uyarlamalarını sağlıyor. Aynı zamanda internet süjelerinin belirli hususlarda denetimini mümkün kılıyor.
Ülkemizde sözleşmenin onay kanunun çıkması ile birlikte artık siber suçlara ilişkin taraf devletlerin ilgili birimleri karşılıklı olarak hızlı bilgi paylaşımında bulunarak faillere ulaşabileceğini söyleyebiliriz.
Yasa direkt olarak kimleri ilgilendiriyor? Burada dikkat çekici noktalar nelerdir?
Soruşturma aşamasında adli kolluk yurt dışından bir IP bilgisi alması gerektiğinde, klasik adli yardım prosedürünü işletmek yerine üye devletlerin sözleşmede kabul ettiği şekilde elektronik ortamda verileri elde etmesi sağlanacak. Tabi bu verilerin ceza yargılamasında delil olarak kullanılabilmesi için hukuka uygun elde edilmiş olması ve manipülasyona uğrama ihtimalinin bulunmadığı ispatlanmış bir şekilde temin edilmesi gerekiyor.
Özellikle UYAP sisteminin adli birimlerce kullanımının hızlandırılması ve e-imza kanunu ile birlikte adli kolluk tarafından soruşturma aşamasında faillere ulaşılması için gerekli olan IP log kayıtları vb benzeri bilgiler sözleşme kapsamında elektronik ortamda temin edilerek gereken sürede sonuçlandırılabilecek.
13 yıldır var olan sözleşmenin kabul edilme zamanlamasıyla ilgili yorumunuz nedir?
Sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanması ardından onay kanunun neden bu kadar uzun zamandır bekletildiğine ilişkin hukuki bir cevap verebilmek mümkün değil. Ancak bu sözleşmenin uygulanabilmesi için devletlerin hem kendi iç hukuklarında düzenleme yapması hem de teknik altyapılarını iyileştirmeleri gerekiyor. Özelikle ülkemizdeki kamu kuruluşlarının sahip olduğu bürokrasi ve teknik yetersizlikler düşünüldüğünde iş bu sözleşmenin imzalanması ile birlikte onay kanunun derhal çıkartılması durumunda dahi uygulanabilirliği bir hayli güç olabilirdi.
Sanal suçlarda mücadele edebilmek salt yerel kanunlar ile mümkün değil. Bu sebeple; uluslararası işbirliğine ilişkin bu sözleşmenin onay kanunun geçte olsa yürürlüğe girmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz. Bununla birlikte acilen Kişisel Verilen Korunmasına ilişkin Kanun’un çıkartılması da gerekiyor.
Siber Suçlar Sözleşmesi’yle ilgili Dışişleri Komisyonu’nun kabul ettiği çekinceler ve beyanlar ise şöyle:
“DIŞİŞLERİ KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METNE EKLİ ÇEKİNCELER VE BEYANLAR
SANAL ORTAMDA İŞLENEN SUÇLAR SÖZLEŞMESİ (ETS-NO. 185) İLE İLGİLİ ÇEKİNCELER VE BEYANLAR
1) 40 ıncı madde ve 2 nci maddeye istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, suçun bilgisayar verilerini elde etmek veya başka bir sahtekar niyetle veya bir bilgisayar sistemine bağlı başka bir bilgisayar sistemiyle ilişkili olarak güvenlik tedbirlerinin ihlal edilmesi suretiyle işlenmiş olmasını şart koştuğunu beyan eder.
2) 40 ıncı madde ve 7 nci maddeye istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bilgisayarla bağlantılı sahteciliğe ilişkin 7 nci maddedeki suç tanımının Türk kanunlarına göre dolandırma veya benzeri hileli davranış kastını gerektirdiğini beyan eder.
3) 42 nci madde ve 14 üncü maddenin 3 (b) paragrafına istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herhangi bir hizmet sağlayıcının bilgisayar sistemi üzerinden iletişime ilişkin olarak, söz konusu sistemin belli bir kullanıcı grubunun menfaatine işletiliyor olması; halka açık iletişim şebekelerini kullanmıyor olması ve halka açık ya da özel nitelikli başka bir bilgisayar sistemine bağlı olmaması halinde, söz konusu aktarıma ilişkin olarak 20 nci ve 21 inci maddelerde belirtilen önlemleri uygulamama hakkını saklı tutar.
4) 42 nci madde ve 22 nci maddeye istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatandaşının yurt dışında işlemiş olduğu suçlardan dolayı Türk Ceza Kanununun 11 inci ve 13 üncü maddeleri çerçevesinde yargı yetkisini kullanma hakkını saklı tutar.
5) 42 nci madde ve 29 uncu maddenin 4 üncü paragrafına istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çifte suçluluk şartının verilerin açıklandığı tarihte yerine getirilemiyor olduğuna ilişkin gerekçeler bulunması halinde, işbu madde çerçevesinde verilerin korunması talebini reddetme hakkını saklı tutar.
6) 24 üncü maddenin 7 (a) paragrafına istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, suçluların iadesine ilişkin anlaşma mevcut olmadığı durumlarda, suçluların iadesi veya geçici tutuklama taleplerini iletmek veya almak üzere Adalet Bakanlığını yetkili makam olarak belirler.
7) 27 nci maddenin 2 (c) paragrafına istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, karşılıklı yardım taleplerinde bulunmak, talepleri yanıtlamak, bu taleplerin gereğini yerine getirmek veya bunların gereğini yerine getirecek makamlara bu talepleri iletmekle Adalet Bakanlığını merkezi makam olarak belirler.
8) 35 inci maddenin 1 inci paragrafına istinaden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 7 gün/24 saat esasına göre temas noktasının Emniyet Genel Müdürlüğü Bilişim Suçlarıyla Mücadele Daire Başkanlığı olduğunu beyan eder.”
Yorumlar (0)