Ortalama sekiz saatlik mesai saatinin çoğu, yeme içme ve haber okumak da dahil olmak üzere, iş ve iş dışı başka şeylerle uğraşmakla geçmektedir. Psikologlar, beynin tek seferde birkaç saatten fazla görevlere odaklanamayacağını buldular. Bunun bilincinde olan şirketler de çalışanlarının verimliliklerini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı olmak için programlarını düzenlemeye başladı.
Sekiz saatlik mesai süresinde çalışanlar neredeyse günde 3 saatini işe ayırırlar. Diğer süreçte sigara içme, sosyalleşme ve sosyal medyada gezinme gibi aktivitelerle zaman geçer. Bazı araştırmalar, insanların yalnızca tek seferde yaklaşık 20 dakika konsantre olabileceğini bulmuştur. Bir başka araştırma ise insanların 10 saniyeden fazla aynı görevde kalmaya çabaladıklarını ortaya koymuştur.
Şirketler gittikçe çalışma günlerini kısaltmak yerine haftalık iş saatini kısaltmaya karar vermeye başladılar. İnsanlardan 9 – 5 çalışmalarını istemek yerine, sekiz saat çalışmaları istenmeye başlanmıştır. Teknoloji eğitim şirketi Treehouse’un CEO’su Ryan Carson, çalışanlarının, 2006’da haftalık çalışma saatini 32 saat olarak düzenledikten sonra onların daha mutlu ve üretken hale geldiğini gördü. Carson, liderlik felsefesinde insanları haftada 40 saatlik çalışmaya zorlamanın insanlık dışı olduğunu söyledi.
İsveç’te, Ocak 2015 ile Ocak 2017 arasında yayınlanan bir hükümet çalışması, Gothenburg’daki kesin emeklilik planını yerine getirmek üzere olan yaklaşık 80 emekliyi ve ev hanımlarını seçti. Çalışmanın sonunda insanlar daha mutlu olduklarını, daha az stres yaşadıklarını söylediler.
Üretkenlikte devam eden bir deney
Amazon, daha az çalışma saatlerinin olduğu haftaları test ediyor. Eylül 2016’da perakende devi, birkaç düzine çalışanın Pazartesi’den Perşembe’ye kadar saat 10:00 – 22:00 saatleri arasında çalıştığı 30 saatlik bir çalışma haftası üzerinde deneme yaptı. Grup, normal maaşlarının % 75’ini aldı fakat menfaatlerini tam olarak korudular.
Şirket, hareketin insanların üretkenliğini veya yaşam kalitesini nasıl etkilediğine ilişkin henüz herhangi bir veri yayınlamadı. Ancak psikologlar, dünya genelindeki ofis çalışanlarının genel bir bulgusu olarak bu hareketin insanları daha tazelenmiş göstereceğini söylüyor.
Daha sonra Wisconsin Public Radio’ya konuşan Anders Ericsson, bu hareket sayesinde insanların uzun vadede daha üretken olabileceğini söyledi. “İşverenler, aslında, mevcut çalışma saatlerinin yalnızca yüzde 50 veya yüzde 75’ini iş olarak algılasalar, çalışanlarından daha fazla verim alabilirler.”
Son olarak demek istiyoruz ki önemli olan çalışma saatleri değil verimli geçen mesai saatleri…
Çok çalışmak yerine verimli çalışmak diye bir kavram geldi lakin ne kadar dayanır, ne kadar empoze olur ne kadar uyum sağlarız hep birlikte göreceğiz…