‘Adblock’ yani reklam önleyiciler hakkında çok farklı görüşler ortaya atılıyor. Ve son gelişmelere bakılırsa bu tartışmalar artarak devam edecek.
Bu yılın sonlarına doğru, iOS ve OSX cihazlardaki Safari uygulamasında Adblock eklentileri kullanılabilir hale gelmiş olacak. Bu ayın başlarında ise, Google’ın yöneticisi Larry Page’e Adblock eklentilerinin Google’ın gelirlerini nasıl etkilediği sorulduğunda, bu soruyu savuşturmayı seçmişti. Ki bu noktada göz önünde bulundurulması gereken durum, Google’ın gelirlerinin yüzde 90’ını internet reklamları oluşturuyor.
Haliyle Adblock kullanıcılarının sayısı bu açıdan çok daha önemli hale gelmiş oluyor. Bu yıl yayınlanan rapora göre, aylık Adblock kullanıcı sayısı 144 Milyonun üzerinde. Ve çok daha önemlisi geçen yılın rakamlarına kıyasla tam yüzde 69’luk bir artış söz konusu. Diğer taraftan dikkat çeken bir nokta ise, 18-29 yaş aralığındaki kullanıcıların yüzde 41’i bu uygulamayı kullanıyor.
Hal böyle olunca, hem reklamcılar hem yayıncılar hem de kullanıcılar tarafında ciddi bir tartışma başlamış durumda. Reklamcılar, reklam gelirlerinin düşmesinden şikayetçiyken, yayıncılar ise sunulan içeriklerin tek gelir kaynağı olan internet reklamlarından elde ettikleri gelirlerin düşmesi sebebiyle durumdan rahatsızlar. Diğer tarafta ise Adblock kullanıcıları, gösterilen reklamların rahatsız edici olması, fazla kaynak tüketmesi, zararlı içerik taşıması ve dikkat dağıtıcı olması gibi sebeplerle bu uygulamaya destek çıkmaya devam ediyor.
Tüm bu karşıt görüşlerin bir çıkmazda toplanmasının sebebi ise, reklam görmeden içerik tüketmek isteyen kullanıcıların, bir sürenin sonunda içeriğe ulaşamayacak olması. Zira Adblock, yayıncıların gelirlerini düşürerek içerik üretmekten vazgeçmelerine sebep olmaya itecek gibi görünüyor.
Tüm bu karmaşanın içerisinde çözüm yolu olarak ise üçüncü bir alternatif ortaya çıkıyor; yayıncıların ve reklamcıların, yayınladıkları reklamları düzenleyerek, kullanıcıların rahatsız olmasını önleyecek düzeye getirmesi ve haliyle kullanıcıların da bu reklamları engellememesi. Reklamcıların ve yayıncıların, kullanıcılarla karşı karşıya gelmesine sebep olan bu konu ne kadar bir süre daha devam edecek bilinmiyor fakat her halükarda sürekliliğin sağlanmasının ancak bir orta yolun bulunmasıyla mümkün olabilecek.
Bence artık reklam verenlerin sadece Google, Facebook gibi siteleri değil, bireysel yada kurumsal blog sitelerini de tercih etmesi gerekiyor. Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir nokta var, Google bir Türk firması olsaydı, Chrome ‘da ve diğer projelerinde AdBlock ‘u engellerdi =)
Reklamların tamamen kaldırılması kesinlikle içerik bakımından bir sorun teşkil etmeyecek. Çünkü ister tutkulu bir bloggerin ürettiği içerik olsun ister HBR gibi profesyonel dergilerin makale yayınladıkları websiteler olsun ya bilgiyi yayma azmiyle ya da içeriği profesyonel iş edinme ve buna bağlı olarak makalelere ücretli erişim yoluyla içerik gitgide büyüyor. Reklam gelirlerindeki düşüşle içerik üretmeyi bırakacak kişi hemen bıraksın zaten. Reklam içeriğe destek olan bir unsur değildir. Masum görülemez. Orta yol bulmaya da gerek olmadığı kanaatindeyim. Reklam filtresi kullanan önemli bir kesim de “rahatsız edici olmasa bile reklam gelirini kesmek için” filtre kullananlar.
İnternet üzerindeki içeriklere ücretsiz olarak ulaşan kullanıcıların, bir de reklamlardan rahatsız olması gerçekten inanılır gibi değil. Sonundan bütün içerik üreticileri çeşitli ücretli üyeliklere dönerse, bu seferde para verdikleri için ağlayan bir kitle ortaya çıkacak. Ne yapsın içerik üreticisi, bitcoin mi minelamaya çalışsın.
Sayfanın kullanımını engelleyen pop up şeklindeki reklamlar veya sayfanın her yerinde arsızca konmuş reklamlar, herhangi bir yere tıklayınca sekme yada sayfa açan reklamlar insanları tabii ki rahatsız ediyor. Rahatsız ediyorsa girmeyin diyenlere de şunu söylemek isterim, isteyen sitene giremeyecekse ücretli yap, ücretli olduğunu da en başta belirt ki insanlar sitene girdiği gibi geri çıkabilsin. Bu işi yapıyorsan insanları rahatsız etmeden yapmayı öğreneceksin veya hiç yapmayacaksın, nasıl olsa bir yapan çıkar.
yazının sonu gayet mantıklı bir öneriyi içeriyor. makul reklam bu işin tek çıkar yolu. ayrıca içerik üreticiler artık berbat bi şekilde rahatsız edici düzeyde olan reklamların artı değerden ziyade ilgili markaya karşı büyük bir nefret kaynağına dönüşebileceğine dair reklam verenleri ikna etmeli. ve sakın ola, kullanıcıyı valla bu köyü satarım ha yaklaşımıyla korkutmak içerik üreticinin yapacağı en son hamle bile olmamalıdır. aksi takdirde önce yabancı dillere hakim kaliteli okuyucu bir yandan var olan nispeten kaliteli içerikten uzaklaşır. diğer kullanıcılardan yeterli talebi bulduğu anda ya yeni kaynak olarak ya da büyük bir boardun yerel şubesi olarak hayatına devam eder.