Facebook, Twitter, Foursquare, Friendfeed, Linkedin ya da Youtube… Bunlardan illa ki bir ya da bir kaçına üyesiniz. Belki istediğiniz için, belki de toplum baskısından kaçamadığınız için üye oldunuz ama gerçek şu ki, öyle ya da böyle, bu sosyal ağlar sizin zamanınızı çalıyor. Atasözlerimiz çoğu yerde olduğu gibi burada da haklı aslında: Azı karar, çoğu zarar.
Verimli çalışmanın yolu sosyal ağlardaki hesaplarınızı kapatmaktan geçmiyor. Bilakis sosyal ağlardaki tutarlı varlığınızın size birçok faydası var. Ancak daha verimli, daha akil bir sosyal ağ varlığı ve iş ya da öğrencilik hayatı için hesaplarınıza dizgin vurmanız, zamanınızı ayarlamanız gerekiyor. Yoksa sosyal ağların ve aynı anda birçok işi yapmanın bünyenizde yarattığı tahribattan haberiniz yok mu?
Oneforty’nin derlediği 6 adım, size sosyal ağları nasıl dize getirebileceğinizi anlatıyor.
1 – Sosyal ağların kölesi olmayın.
Facebook ve Twitter’ın en çok tıklanan yerlerinin anasayfa (home) alanları olduğunu biliyor muydunuz? Bunun başlıca nedeni kullanıcıların devamlı anasayfa bağlantısına tıklayarak yeni gelişme var mı diye kontrol ediyor oluşu. Bu alışkanlık siz kullanıcıları daha verimli bir iş ya da öğrencilik hayatından ediyor.
Kendi kendinize sınırlar koyup, kendi kendinizi terbiye edebilirsiniz. Örneğin sosyal ağları yalnızca işe/okula giderken otobüste, metrobüste kontrol edin ve sıra iş ya da derslere geldiğinde bu sayfalara girmenin yersiz olduğunu aklınıza getirin. Farkındayım, gerçekten zor bir şey bu istediğim ama daha verimli çalışmak için mühim bir adım bu. Malum, sosyal ağlar siz olmayınca kaçıyor değil. Hesaplarınıza her an F5 çekmek yerine, sabah, öğlen ve akşam ya da periyodik ama sınırlı bir şekilde kontrol etmeyi deneyebilirsiniz.
2 – Anti-social uygulamasını deneyin.
Kendi kendinizi frenleyemiyorsanız, o zaman bırakın Anti-social isimli uygulama size çeki düzen versin. Şimdilik yalnızca Mac kullanıcılarının deneyebildiği bu bir nevi filtre programı ile Facebook, Twitter ya da diğer ağlardaki varlığınızı direk olarak sizin belirleyeceğiniz süre içinde girmemek üzere kısıtlayabilirsiniz. Örneğin ertesi güne hazırlanmanız gereken bir toplantınız ya da sınavınız mı var? O zamana kadar Facebook’un erişilemez olmasını sağlamak, sizin vereceğiniz komut ile Anti-social’ın işi.
Tabii girmek isteyen bir şekilde yine girer. Anti-social sadece bir araç.
3 – Sosyal ağ alarmlarını susturun.
Her yeni Facebook bildirisinde ya da Twitter mesajında ötüp duran ve konsantrasyonunuzu duman eden bir cep telefonunu önlemenin yolu gerçekten çok basit: İlgili alarmları kapatmak. Bir zamanlar kişisel gelişim uzmanlarının en fazla tekrarladığı noktalardan biri cep telefonlarını dize getirmekti, onları susturmaktı. Şimdi ise sosyal ağ bildirimleri ve mesajları bizi işimizden eder oldu.
Cep telefonunuzu yalnızca aramalara açık hale getirerek acil durumlarda da ulaşılabilir olabilir, böylece sosyal ağların yalnızca siz isterseniz sizi kontrol edebilmesini sağlayabilirsiniz.
4 – Twitter’da liste oluşturun.
Twitter’da liste oluşturmak, eğer şimdi liste oluşturmadan 300-500 kişiyi takip ediyorsanız gerçekten zor iş. Ama yüzlerce kişiyi en baştan başlar gibi listelemeye bile değer çünkü böylece takip ettiğiniz kişileri kategorize ederek yalnızca belirlediğiniz konudaki insanları takip etme şansınız olacak. Örneğin daha çok futbol ve daha çok teknoloji yazan kişileri takip ediyorsanız, futbol ve teknoloji listeleri yapabilirsiniz. Böylece o sırada oynanan maç sırasında neler konuşuluyor diye Twitter’ı kontrol ederken araya son teknolojik gelişmeleri yazan Twitter kullanıcıları karışmamış olur. Böylece sizin de dikkatiniz dağılmaz, yalnızca ilgilendiğiniz konuları izler olursunuz.
5 – Sosyal ağları birleştirin.
Eğer birden fazla Twitter hesabıyla aynı anda ilgilenmek durumundaysanız Hootsuite, Seesmic ya da Tweetdeck’i deneyebilir, birden fazla sosyal ağ hesabını aynı anda izleyerek zamandan kazanmak isterseniz Rockmelt’i indirebilirsiniz.
Bu programlarla daha da bağımlı hale gelmek işin riskli tarafı. Aman dikkat.
6 – Google Reader ile bloglara çeki düzen verin.
Okumanız gereken çok fazla blog ve web sitesi mi var? İki gün bakılmasa yüzlerce yazı birikiyor ve maalesef yeni çağın düzeni de her şeyi takip etmemizi zorunlu kılıyor. Sık kullanılanlar artık demode oldu çünkü atılan her yeni yazıyı size göstermeyi beceremiyorlar. Ama Google Reader becerebiliyor ve siz okumadığınız sürece de yeni yazıları hesabınızda tutuyor. Böylece hangi blog ya da websitesi ne zaman yenilenmiş, kaç kere yenilenmiş gibi soruları ilkel yöntemlerle bulmak yerine Google Reader’ın sizin için bulmasına izin veriyorsunuz.
Google Reader RSS teknolojisinin bir ürünü. Yani RSS okuyabilen her türlü program ya da web sitesi de bu maddeyi karşılayabilir ama Google Reader için alanında en iyisi diyebiliriz.
Instapaper ve Readitlater gibi araçları da es geçmemek gerekiyor bence. Bu araçlar ile çeşitli sosyal ağlardan size ulaşan linkleri daha sonra okumak üzere kolayca rafa kaldırabiliyorsunuz. Bilmeyene, denemek isteyene tavsiye edilir.
İnsan sosyal bir varlıktır. Ve nedendir bilemem sürekli sosyalleşmek ister. Öyle değilmiyiz zaten, endonezyada ki bir olay bizim ilgimizi çeker ve merak ederiz. Sosyal olmak güzel, ama çok sosyal olmanın zararlarıda yok değil..