Günde defalarca kontrol etmeden duramadığımız, hemen bir fotoğraf ya da video çekince “Dur Instagram’da paylaşayım” diye koştuğumuz, markaların dijital pazarlama faaliyetlerinin en önemli ayaklarından olan Instagram’ın hayatına “Burbn” olarak başladığını biliyor muydunuz? Kurucularından Kevin Systrom’un viski sevgisinin onu bir milyarder yapabileceğini kim tahmin edebilirdi ki?
Her gün onlarca yeni fotoğraf ve video paylaşım uygulaması çıksa da hiçbiri Instagram’ın tahtını sallayacak gibi değil. Twitter çatısı altında hizmet veren en büyük rakibi Vine bile Instagram’ın popülaritesini etkileyemedi. Peki Instagram buralara nasıl geldi? Onu özel yapan ne?
Bu soruların cevabı Instagram’ın ilk kalp atışlarında gizli. The Atlantic‘te yer alan hayat öyküsü popüler uygulama hakkında bilmediklerimizi de ilk kez gün yüzüne çıkarıyor. Foursquare’in başarısından esinlenen ve bir viski aşığı olan Kevin Systrom lokasyon bazlı bir iPhone uygulaması geliştirmek için yola çıkıyor ve adını da şaşırmayacağınız üzere Burbn koyuyor.
Uygulama kullanıcıların belirli lokasyonlarda check in yapması, gelecek check in’lerini planlaması, arkadaşlarıyla buluşması karşılığında puan kazanması ve bu buluşmalarda çektiği fotoğrafları paylaşması üzerine kurulu. Yani bildiğimiz Foursquare‘in en basit hali.
Buraya kadar her şey normal, daha ilk dönemlerini yaşayan ve henüz çok büyük bir kullanıcı sayısına ulaşamamış olan Foursquare’e rakip olabilecek olan Burbn’ı bu yolda engelleyen ise uygulamanın kullanım zorluğu ve karışık yapısı oluyor.
Ancak Systrom vazgeçmiyor ve uygulamayı geliştirmeye devam ediyor. Sonra yanına yol arkadaşı Mike Krieger’i alan Systrom, kullanıcıların uygulamayı nasıl kullandığını inceliyor ve Instagram’ın ilk kalp atışı burada duyuluyor. Çünkü ikilinin bulduğu veriler kullanıcıların Burbn’ın check in özelliğini hiç kullanmazken deli gibi fotoğraf paylaştığını gösteriyor.
Bu sebeple geriye kalan her şeyi atarak uygulamanın fotoğraf paylaşım özelliğini tutan ve bunları geliştirerek filtreler ekleyen ikili Burbn’ı üç tıkla fotoğraf yüklenebilen bir platforma dönüştürüyorlar.
Aylarca süren denemelerden sonra 2010’un Ekim ayında ise bugün bildiğimiz, sevdiğimiz Instagram ortaya çıkıyor. Burbn’dan öğrendiklerini Instagram’a aktaran ikili bu uygulama sayesinde tüm dünyanın tanıdığı iki girişimciye dönüşüyor ve yıllar sonra şirketi Facebook‘a satarak da en büyük başarılarını elde ederek ceplerini parayla dolduruyorlar.
Systrom’un buna rağmen Burbn’ı “yanlış bir başlangıç” olarak yorumlaması da ilgi çekici. Dünyadaki tüm sitelerin en başta farklı bir yönde hayatlarına başladığını söyleyen Systrom YouTube’un da ilk olarak bir arkadaşlık sitesi olduğunu ancak sonrasında dünyanın en büyük video paylaşım sitesine evrildiğini açıklaması ise bir yandan da başarının şanstan çok tecrübeye bağlı olduğunu gösteren cinsten.
(Ana görsel: Mashable)
Yorumlar (0)